Haydar Baştan belki de son uyarı-1

21. yüz yılın başlamasıyla beraber Haçlı dünyası başta ülkemiz olmak üzere İslam Dünyasına karşı yüz yıllardır ulaşamadıkları hedeflerine ulaşmak için hazırladıkları planlarını uygulamaya hız verdiler. Gerek siyaset, gerek sosyal ve dini alanlardaki iş birlikçileri ile bu planları devreye koydular.Bu planlar nedir, nasıldır, neyle sonuçlanır gibi soruların cevaplarını Muhterem Hocam Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu ayki (Ekim) İcmal Dergisinde yayınlanan yazısından, tarihi bir örneği aktararak anlatmak istiyorum. Sayın Baş, Allah'a (c.c) kulluk, din, kulluğa ve dine (itikada) yönelik tehditleri konu aldığı yazısında şu örneği veriyor; "Günümüzde dini anlamada temel yanlışlar yapılıyor. Mesela bazıları aklı öne çıkarıyor. Bazıları ideolojik mantıkla işi ele alıyor. Bazıları ise felsefe ile? Hâlbuki din, Allah'a gidiş yoludur?"Akılla nas çatışırsa" ne demektir? Yani aklın dediği ile Allah'ın dediği karşı karşıya gelirse... Bu mümkün değil. Mümkün olduğunu kabul etsek de sen, kimi kabul ediyorsun? Aklının dediğini kabul ediyorsun. Yani ne demek istiyorsun; "Bu konuda Allah bilemedi. Benim aklım bildi. Allah bunu demesi gerekirdi" demek istiyorsun. Dolayısıyla Allah bir meselede bilemezse, ikinci meselede de bilemez. Yani bir meselede yanılan Allah, -haşa- senin o kafandaki Allah bütün meselelerde yanıldı, demektir.Bakın Kur'an ne diyor buna; "Onlar, Allah'ın bazı ayetlerini kabul, bazı ayetlerini reddederler. Onlar kâfirlerin taa kendisidir." Eğer bu görüşte ısrar edersen, Allah'ın dediğine itiraz ediyorsun, kabul etmiyorsun, manası çıkar. O zaman bir meselede Allah'ı haklı görmeyen birçok meselede görmez? Tarihe baktığımızda bu tür çıkışlar yeni değil. Endülüs'ün yıkılması için Batı'nın hazırladığı bir projedir bu. Bu görüşler önce Endülüs'te çıktı: "Aklın dediği de doğru. Vahyin dediği de doğru. Aklın dediği mutlak doğru? Vahyin dediği doğru? O halde akılla vahiy çatışırsa, karşı karşıya gelirse akıl tercih edilir." Zamanla öyle oldu ki Kuran'ı tenkide, tâbi tuttular. Allah da öyle bir bela verdi ki, 800 küsur sene süren imparatorlukta bir tane taş yerinde kalmadı. Öyle bir gaddarca orasını imha edip yok ettiler ki, (Hıristiyanlar) bir tane Müslüman bırakmadılar? İşte Endülüs bu kaderi yaşamıştır. Allah, onlara (Endülüs Müslümanlarına) muhabbet edip Hıristiyan âleminin, Batı dünyasının sultanı yaparken onlar, kalktılar kendi dinleri ile oynamaya çalıştılar. Oynayanların, oyununa geldiler. Allah da, "niye basiret ehli olmadınız?" diye, öyle bir şamar yapıştırdı ki, yerle bir etti onları. Şimdi korkarım ki aynı oyunlar bu yüce millet için tezgâhlanıyor. Ayık olalım. İhtar-ı ilahi ağır gelebilir. Allah bizi ayıktırsın!"Evet, Anadolu'daki 1000 yıllık Türk-İslam Medeniyeti aynı tehlike ile karşı karşıyadır. Sayın Baş'ı örneklendirdiği itikadı sapmalar 21. Yüz yılın başlamasıyla açıktan, milyonların önünde yapılmakta ve insanımız yanlış yörüngelere kaydırılmaktadır.Bakın! Gülen anlayışıyla, AKP iktidarlarının el ele kol kola oldukları, iktidarın "her istediklerini verdikleri" dönemlerde Abant toplantıları düzenlenir, sözde din âlimi sıfatıyla ilahiyatçılar, felsefeciler, yazar-çizer takımları katılırdı. Bu toplantılarda konuşulan konulardan biri de, "akılla vahiy çatışırsa ne olur?" sorusuydu. Katılımcıların % 60'ı "akıl tercih edilir" dedi ve sonuç bildirgesine yazıldı. Şimdi bu iki anlayış kavgalı görünse de misyonları aynen devam etmektedir. Sadece aklı, vahye tercih noktasında değil siyasi ikballerini, vahye tercih etme boyutu da uygulamaya konulmuştur? Nasıl sorusunun, cevabı yarın?