Ben emekli, bir eğitimciyim. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın daveti üzerine Moskova'ya gittim. Bu tarihi olayı oluşum sürecini izlemenin ve dinlemenin keyfini ve gururunu yaşadım. 27 Şubat 2013 günü Duma'da Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın Milli Ekonomi Modeli kapitalist sistemin ciğerine elini atmış hatta kapitalizmin bütün iç organlarını dışarıya çıkarmıştır. Ortaya kapitalist sistemin bütün pislikleri saçılmıştır. Haydar Baş Hoca ve ekibindeki çok kıymetli arkadaşları, bu leşi hep beraber el birliği ile Duma'da toprağa gömdüler. Bu olay akademisyenlerin, öğrencilerin, halkın, Duma Meclisindeki halk temsilcilerinin gözleri önünde cereyan etti. Moskova dönüşünde ben de bu muhteşem olayı bölge halkıma duyurabilmek için yerel bir gazetenin sahibi olan arkadaşıma, dostuma yayımlatmak için başvuruda bulundum. Gazeteci arkadaşım biraz lafı geveledikten sonra bana hitaben 'Hocam bu yazıyı yayımlarsak mağdur oluruz' dedi. Bu konuşma kalabalık bir ortamda oldu. (Mağdur olmak konusunu biraz açmam lazım düşüncesiyle) 'O zaman dur dedim sana ve gazeteci arkadaşlarına bir iki çift sözüm var. Beni can kulağıyla dinleyin ve gazeteciliğinize biraz ayar verin' dedim.Prof. Dr. Haydar Baş ve ekibi ile bundan tam 1,5 yıl önce tanışma fırsatı buldum. Kendisi ve ekibi beni samimi ve içten bir şekilde kabullendi. Size biraz bu ekipten bahsedeyim dedim. Prof. Dr. Haydar Baş Hoca kırıcı dökücü değil, yapıcı ve yol gösterici bir muhterem zat.Siyasi çizgisinde ve üslubunda hakaret yok, iftira yok, karalama yok, yalan yok ikiyüzlülük yok.Güç karşısında eğilmeyen bükülmeyen doğru dürüst bir şahsiyet-haktan adaletten sevgiden, hoşgörüden yana bir insan.Yaşamını milletinin birliği ve bütünlüğüne adamış, namlusunu milletine ve Müslüman ülkelere çeviren silahlara selam durmamış.Dikleşmeden dik durmuş, zalimin karşısında mücadele vermiş, hayatı boyunca haksızlığa uğramasına rağmen mağdurluk edebiyatı yapmamıştır.Önyargılara yenik düşmeyip bilim ve sağduyunun serinkanlılığını sergilemiştir.Önce insana saygı duymuş, sevgiyi ve hatırayı, onuru, şerefi ve vefa bağlılığını yaşamış ve yaşatmıştır.Vatandaşını potansiyel tehlike, öğrencisini potansiyel anarşist görmemiş. İnsanları doğdukları yerlere, ait oldukları ırklara göre sınıflandırmamıştır. Şu dağlar var ya onları ben yarattım dememiştir.Düşünmüştür, konuşmuştur, konuşturmuştur ama kavga etmemiştir.Evrensel düşünmüştür ama yerel davranmıştır. Haydar Hoca tasavvuf ehlidir. Toprak gibidir, iyiye de kötüye de verir.Bulut gibidir her şeyi gölgeler.Yağmur gibidir sevileni de sevilmeyeni de sular.Ney gibidir insanın ruhuna işler. Toplumun akordunu yapar.Haydar Hoca haklarını savunurken zor kullanmamıştır. Her zaman onurunu korumuştur. Kendi onurunu korurken başkalarının onurunu zedelememiştir.Kendisinin ve ekibinin bilgi dağarcığını sürekli geliştirmiş ama hiçbir zaman yeterli bulmamış daha araştırmamız gerekir demiştir.Sevgiyi, şefkati, hoşgörüyü ve mutlu olmayı bilmiştir.Olayları ve olguları aklının süzgecinden geçirerek vicdanın mahkemesinde yargılamıştır.Zıtlaşma yerine uzlaşmayı, düşmanlık yerine dostluğu yeğlemiştir.Gölgesi altında yaşadığı bayrağın, üstünde hayat bulduğu toprağın kendisine emanet edildiği bilinciyle yaşamıştır.Kendisi ve çok kıymetli ekibi taraf olmalarına rağmen hiçbir zaman mağdur olduklarını söylememiştirler.Çünkü kendisi ve ekibi bayraktan, milletten, Cumhuriyetten yana taraftılar, mağdur olamazdılar.Haktan, hukuktan, onurdan taraftılar mağdur olamazdılar.Atatürk'ten Ehl-i Beyt'ten yana taraftılar, mağdur olamazdılar.Şereften haysiyetten yana taraftılar, mağdur olamazdılar.Askerden, milleten, bilimden, gerçekten taraftılar mağdur olamazdılar.Amerikan emperyalizmine, siyonizme karşı taraftılar, mağdur olamazdılar.Teslimiyete karsı taraftılar, namerde karşı taraftılar, doğruya taraftılar o yüzden mağdur olmadılar olamazdılar.Ekibine 'batsın sizin gazeteciliğiniz' hiç kimse diyemedi. Ekipten çakıl taşı kadar kimseyi koparamadılar. Karşı oluşlarını çalakalem yazdılar.Haydar Baş hoca ve ekibi 27 Şubat 2013'de güneş ufuktan daha doğmadan Duma Meclisine girdiler ve Hocamızın dört saati aşkın konuşması ve sunumu herkes tarafından ayakta alkışlandı.Mili Ekonomi Modeli'nin bilimselliği ve uygulanabilirliği ortaya konuldu ve dünyaya tanıtıldı. Sonuçta Türk onuruna, vakarına yakışır bir karşılamadan sonra yine aynı şekilde bir uğurlama yapıldı dedim. Ve orada bulunan herkese mağduriyetin ne olduğunu anlatabildim mi anladınız mı dedim. Sadece zavallı insanlar mağdur olur mağduriyetten şikayetlenir, onurlu şerefli insanlar mağduriyetten söz etmez mücadele ederler dedim.Sonuçta yerel gazetede yazımı yayımlattım. Böylece ben üzerime düşeni, anlatmam gerekenleri anlattım. Onlarda mağduriyetin ne olduğunu, mücadelenin ne olduğunu anladılar sanırım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bünyamin Yücel / diğer yazıları