"Resûlulah (s.a.a) buyurdular ki: "Hasedden kaçının. Çünkü o, ateşin odunu yiyip tükettiği gibi, bütün hayırları yer tüketir.", "Kıskançlıktan sakının, çünkü geçmiş ümmetlerin helak olmasına sebep olmuştur."
İmam Ali Efendimiz ise, "hasetçinin huzuru yoktur" buyurmuşlardır. Mutlak kadere isyan olan hased ve kıskançlık çok büyük bir ruhsal hastalıktır. Haset, ruhsal hastalıklardan biridir. İnsanı çaresiz hale duçar eder. Haset öyledir ki, insana işkence vererek ve onu ölüme kadar dahi götürür. Allah'ın bir insana verdiği bir nimeti ya da güzelliği kıskanmanın Allah'ın takdirine razı olmamak anlamına gelebileceğini düşünerek, bu lanet hastalıktan beri olmak için azami rikkat ve dikkat üzere olmalıyız. Yoksa yaptığımız bütün işlerin heba olması ve Allah'a isyanla karşı karşıya gelmek gibi bir nasipsizlik ve huzursuzluk inanan bir insanın tercihi olmamalı…
Gençliğimizde merhum Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın kaleme aldığı ve ezberlediğimiz "Gençliğe Hitabe"sinde hased hastalığına dikkat çekerek; "İyi bilin ki; taassup ve haset, yaptığınız güzel işleri yakan bir ateştir. Bu ateşe düşmeyin. Haset, büyük bir hastalıktır. Kabil, bu hastalıktan dolayı kardeşi Habil'i öldürdü. Sonra, nice kavimler de bu hastalıktan helak oldular." şeklindeki ikazları hayatımızın vazgeçilmez düsturu olması gerekmektedir.
Gençliğe hitabede devamla muhterem üstadımız hasedden kurtulma yolunu da ortaya koymaktadır: "Kimseden kendinizi üstün görmeyin; yücelik tevazudadır. İyi bilin ki, tevazuda ne kadar ilerlerseniz o kadar yücelirsiniz. Hz. Adem'den olduğunuz muhakkaktır. Adem ise topraktandır. O halde siz, toprak olarak kimseden üstün olamazsınız, yani kalp olarak. Ancak Hakk'tan korkar ve O'nu sayarsanız üstün olursunuz. Hak sizin kul olmanızı istiyor, kul! İyi bilin ki, kulluk en büyük makamdır. Sizin her an kontrol ve murakabe eden mutlak kudreti unutmayın. O'nun hesabı adildir. Siz de adıl olmak istiyorsanız nefsinizi murakabe edin, muhasebe edin. Siz hesaba çekilemeden nefsini hesaba çekerseniz sonunuz hayr olur."
Hased ve kıskançlıktan kurtulmanın bir yolu da hediyeleşmekten geçmekte sevgili okurlar. Peygamber Efendimizin bu hususta birçok hadisi var bu konuda. İşte onlardan bazıları: "Birbirinize hediye gönderiniz; sevgiler artar.", "Hediye gönderiniz; kinler silinir.", "Hediye gönderiniz; dostluklar artar, endişeler giderilir."
Yüce Rabbimizden tazarru ve niyazla bu hastalığın kalplerden kazınması için samimi, içten dileklerle yalvarmak gerek.
Tazarru, kalbin samimiyet, duygu, sızlama ve yalvarış hissiyle Allah'a yönelişi anlamına gelir. Tazarruda daima sızlanma ve ağlama vardır. Böyle bir şekilde Allah'a yalvaracak ve Ondan istemekle hased hastalığından kurtulmak gerek…
Bu ahir zaman günleri müminlerin birbirlerine daha bir içten kardeşçesine bağlanma ve dua etme günleridir. İnanan gönüller birbirlerini yormamalı aksine hayır üzere yarış içinde olmaları gerekmektedir.
Son duamız ve duaya başlarken de ilk dualarımız şöyle olsun: "Kalbimizdeki karanlıkları, gözlerimiz önündeki perdeleri kaldır Yarabbi…
Kalbimizdeki hileleri, mühürleri, kini, zehirleri, şüpheleri, şirki, kibri, hasedi, kıskançlıkları bizden al Yarabbi…"
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025
- Ümmü Eymen anamız / 24.02.2025
- Peygamberlik nuru ve nübüvvet kokusu / 21.02.2025
- Bilal Habeşi / 13.02.2025
- Ağaç mucizesi ve Mescid-i Şecere / 12.02.2025
- Bir yıl boyunca yıkanmayan kadın: Hint / 11.02.2025
- Musab bin Umeyr / 10.02.2025