Millet olarak topyekun tefekküre ihtiyacımız var, fert fert ciddi muhasebelere ihtiyacımız var; acaba hangi büyük günahı işledik ki, son on yılımızı, son on yılda yüz yıllık birikimlerimizi ele veren, yele veren AKP ekibi başımıza musallat edildi.
Millet olarak nasıl bir cürüm işledik ki, kutsallarımızı kullanarak, kutsallarımızın içini boşaltabilen, boşalttıkça da alkış ve destek almasını becerebilen bir düzenbazlar kadrosu idaremize musallat oldu.
Millet olarak hangi kötü fiilin faili olduk ya da hangi önemli vazifeyi ihmal ve terk ettik ki, çağın sihirbazlarının ustalarından oluşan bir ekip, on seneden beri geceyi gündüz olarak, karayı ak olarak, kirliyi pak olarak, eğriyi doğru olarak, haksızı haklı olarak yutturmayı başarabildi.
Hayatımızın hangi noktasında, beynimizin hangi tarafında, ne tür boşluklar oluştu ki, günün birinde bir ekip çıktı da o boşlukları ezeli düşmanlarımızın reçeteleri ile, hazırladıkları sözde ilaçlarla doldurma, tedavi etme sözü verdi ve bizleri inandırdı?
İki bin on ikinin bitimine üç ay gibi bir zamanın kaldığı şu gün itibariyle, neredeyse her güne on şehit düşüyorsa, her gün onlarca, yüzlerce eve, binlerce ana yüreğine ateş düşüyorsa ve hala yönetim kadrosundan birileri çıkıp "terörle mücadelede başarılıyız" diyebiliyorsa milletin zekası ile dalga geçen, acılarını hiçe sayan, feryatlarına kulak tıkayan bir ekiple karşı karşıyayız demektir.
İyi de bu kadar hissiz, bu kadar vurdum duymaz, bu kadar millet ve devlet düşmanları ile sarmaş-dolaş bir kadro nasıl oluyor da on seneden beri tepemizde boza pişirebiliyor?
"Kimsesizlerin kimsesi olacağız" diyerek oy toplamış iktidar olmuş ama milleti kimsiz-kimsesiz bırakmış.
Güllük-gülistanlık yıllar vad etmiş ama her geçen yıl karanlıklar katmerleşmiş.
Hukuktan adaletten bolca söz ederek oy toplamış, alkış almış, her ikisin de yerinde yeller esiyor.
"Yoksulluk tarih olacak demiş" destek almış, Türk insanını fabrika sahibi iken, fabrikanın bekçisi, arazi sahibi iken arazinin bekçisi haline getirmiş.
Şimdi eski fabrikatörler kendi fabrikalarına bekçi olduklarında "iş bulduk" diye havalara zıplıyorlar.
Belki tekrar olacak ama herkesin bizzat yaşadığı, bildiği bir gerçeği hatırlatalım; bu iktidardan önce gerekli noktalarda, giriş-çıkışlarda, arama-kontrol noktaları vardı, geldiler kaldırdılar ve Oslo görüşmelerinden sızan bilgilerde denildiği gibi "şehirlerin cephanelik olmasına" sebep oldular. Bu yasanın geçmesi için el kaldıran vekiller hiç utanmadan-sıkılmadan gidip şehit cenazelerine katlıyor bir de ağlama numarası yapıyorlar.
Yüzsüzlüğün bu kadarı ve dahi basiretsizliğin bu kadarı tarihin hangi döneminde kaydedilmiştir araştırmaya değer doğrusu.
Hangi günahı işledik ki bunlar hala tepemizde boza pişiriyorlar?
Millet olarak nasıl bir cürüm işledik ki, kutsallarımızı kullanarak, kutsallarımızın içini boşaltabilen, boşalttıkça da alkış ve destek almasını becerebilen bir düzenbazlar kadrosu idaremize musallat oldu.
Millet olarak hangi kötü fiilin faili olduk ya da hangi önemli vazifeyi ihmal ve terk ettik ki, çağın sihirbazlarının ustalarından oluşan bir ekip, on seneden beri geceyi gündüz olarak, karayı ak olarak, kirliyi pak olarak, eğriyi doğru olarak, haksızı haklı olarak yutturmayı başarabildi.
Hayatımızın hangi noktasında, beynimizin hangi tarafında, ne tür boşluklar oluştu ki, günün birinde bir ekip çıktı da o boşlukları ezeli düşmanlarımızın reçeteleri ile, hazırladıkları sözde ilaçlarla doldurma, tedavi etme sözü verdi ve bizleri inandırdı?
İki bin on ikinin bitimine üç ay gibi bir zamanın kaldığı şu gün itibariyle, neredeyse her güne on şehit düşüyorsa, her gün onlarca, yüzlerce eve, binlerce ana yüreğine ateş düşüyorsa ve hala yönetim kadrosundan birileri çıkıp "terörle mücadelede başarılıyız" diyebiliyorsa milletin zekası ile dalga geçen, acılarını hiçe sayan, feryatlarına kulak tıkayan bir ekiple karşı karşıyayız demektir.
İyi de bu kadar hissiz, bu kadar vurdum duymaz, bu kadar millet ve devlet düşmanları ile sarmaş-dolaş bir kadro nasıl oluyor da on seneden beri tepemizde boza pişirebiliyor?
"Kimsesizlerin kimsesi olacağız" diyerek oy toplamış iktidar olmuş ama milleti kimsiz-kimsesiz bırakmış.
Güllük-gülistanlık yıllar vad etmiş ama her geçen yıl karanlıklar katmerleşmiş.
Hukuktan adaletten bolca söz ederek oy toplamış, alkış almış, her ikisin de yerinde yeller esiyor.
"Yoksulluk tarih olacak demiş" destek almış, Türk insanını fabrika sahibi iken, fabrikanın bekçisi, arazi sahibi iken arazinin bekçisi haline getirmiş.
Şimdi eski fabrikatörler kendi fabrikalarına bekçi olduklarında "iş bulduk" diye havalara zıplıyorlar.
Belki tekrar olacak ama herkesin bizzat yaşadığı, bildiği bir gerçeği hatırlatalım; bu iktidardan önce gerekli noktalarda, giriş-çıkışlarda, arama-kontrol noktaları vardı, geldiler kaldırdılar ve Oslo görüşmelerinden sızan bilgilerde denildiği gibi "şehirlerin cephanelik olmasına" sebep oldular. Bu yasanın geçmesi için el kaldıran vekiller hiç utanmadan-sıkılmadan gidip şehit cenazelerine katlıyor bir de ağlama numarası yapıyorlar.
Yüzsüzlüğün bu kadarı ve dahi basiretsizliğin bu kadarı tarihin hangi döneminde kaydedilmiştir araştırmaya değer doğrusu.
Hangi günahı işledik ki bunlar hala tepemizde boza pişiriyorlar?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025