Dünyanın değişik ülkelerinde, değişik gerekçelerle halk ayaklamaları olmaktadır. Ayaklanmaların gerekçeleri, her ne kadar değişik olsa da, ortak ve temel bir noktası da bulunmaktadır. O da meşruiyete itirazdır. Onun için hükümetlerin dikkat edeceği en önemli husus, meşruiyeti korumak ve onu tartışma konusu yaptırmamaktır. Hiçbir ülkede, hiçbir zaman toplumun tamamı hükümetten memnun olmaz. Hükümetler ne kadar adaletli davranırsa davransın, bu durum değişmez. Şu gerçeği de gözden uzak tutmamak, birbirine karıştırmamak gerekir. Hükümete muhalif olmak, meşruiyetini kabul etmemek anlamına gelmez. Hükümetlere muhalefet yapılabilir, hele demokratik ülkelerde yapılması şarttır. Hükümetlerin, yanlış ve hatalı görülen icraatları protesto edilebilir. Protestolar ve gösteriler, hükümetler için çok önemli uyarılardır. Bu durumlarla karşılaşan hükümetlerin, heyecanlanıp paniğe kapılmaması ve baskı yolunu seçmemesi gerekir. Böyle yapan hükümetler, olayları şiddetlendirmiş, halka meşruiyetini sorgulatmış, protesto ve gösterilerin ayaklanmaya kaymasına neden olmuştur.Sosyal bilimciler derler ki: "Hükümet ile eşkıya çetesi arasında tek fark meşruiyettir. Meşruiyetini kaybeden hükümet, eşkıya çetesine dönüşür." Bu hükmü teyit eden, şöyle tarihi bir olaydan bahsedilir: Deniz korsanlığının yaygın olduğu dönemlerde meşhur bir korsan yakalanır, hükümdarın karşısına çıkarılır. Hükümdar, korsana bağırıp çağırır, ancak korsan gayet sakin, istifini bozmadan dinler. Bu hali gören hükümdar korsana sorar: "Yaptığın işin meşru olduğunu mu sanıyorsun?" Korsan der ki: "Benim yaptığım ile senin yaptıklarının arasında hiçbir fark yoktur. Tek fark, şu an senin güçlü olman ve beni hesaba çekme konumunda bulunmandır." Böyle bir kanaatin oluşmaması için hükümetler, meşruiyeti zedeleyecek her türlü söz ve hareketlerden özenle kaçınırlar. Ne yazık ki, ülkemizde ne hükümet, ne de Mecliste grubu bulunan partiler, bu hassasiyeti gösteriyor. Partiler, hükümetin meşruiyetini yitirdiğini söylüyor, hükümet de ihanet suçlamasında bulunuyor. Bu, halk ayaklanmalarına sebep olabilecek, çok tehlikeli bir gelişmedir. Sorumluluk sahibi kişiler, böyle davranmamalı, halk ayaklanmasıyla harabeye dönen ülkelerden ders ve ibret almalıdır. Meşruiyete zarar veren ve onu zaafa uğratan işlerden biri de, kişilere göre muamele etmektir. Olması gereken hukuk önünde herkesin eşitliğidir. Hükümet, bu konuda büyük bir sınavla karşı karşıyadır. Zaman geçirmeden toplumun vicdanını tatmin edecek şekilde yolsuzluk ve paralel yapı iddialarını sonuçlandırmak zorundadır.Bu iddiaların seçim kampanyasına denk gelmesi veya getirilmesi gerçekten çok manidardır. Ülkemizde seçim kampanyaları, genelde tezler ve projeler üzerinden sürdürülmüyor. Bir başka deyişle siyasetçilerimiz oya odaklanıyor, bilimsel siyaset yapmıyorlar. Oy almak için her türlü karalayıcı, kışkırtıcı, bölücü, kin ve nefret saçan söylemlere başvuruyorlar. O bakımdan söz konusu iddialar, bu tür partilerin çok işine yaramaktadır. Ülkemizde bilimsel siyaset için gösterebileceğimiz tek örnek, Bağımsız Türkiye Partisidir. Bağımsız Türkiye Partisi muhalefeti, birleştirici, yol gösterici, tez ve proje sunarak yapıyor. Dahası, tüm bunları devleti yıpratmadan, milleti ümitsizliğe sevk etmeden ve meşruiyet sınırını aşmadan gerçekleştiriyor. Dileğimiz, diğer partilerin de, bu asil davranışı örnek almalarıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018