Geldiğimiz noktada akrabalarıma, arkadaşlarıma, hacıma, hocama, akşama kadar cami çay ocaklarında oturmak zorunda kalan büyüklerime, sokak başlarını mesken tutmuş gençlerime, hayatı sadece süslenmek olarak gören genç kızlara, her gün toplu taşıma araçlarında (kadın-erkek) üst üste binmek zorunda kalan halkımıza, açlık sınırı altında bir ücretle, köleden çok çalıştırılan emekçilerimize vs. soruyorum;
Hayatınızdan memnun musunuz? Ne yaptık ki, böylesi, maddi ve manevi bir esarete mahkum olduk? Dünü yaşayan bizdik. Ölenler öldü. Bugünü yaşayanda biziz. Hiç mi? Çok değil son 10-15 yılın bir kıyasını yapamadık? Mesela!
10-15 yıl önce birileri bankaları hortumluyordu. Sayıları belliydi. Kızıyorduk, bağırıyorduk, beddua ediyorduk. Şimdi halk fakirleşirken, Türkiye’nin milyarder sayısı tavan taptı. Bu nasıl oldu? Ya, seni beni kullanarak zenginleştiler ya da hortumculuk yasallaştı. Yandaş ihaleciliği dönüştü. Razı mısın?
10 yıl önce hükümetleri, devleti borç batağına batırmakla, maddi esaret altında AB ve ABD’ye köle olmakla suçluyor, “Bugün borç alıyorsunuz, yarın emir alacaksınız” diyorduk.
Şimdi borç, dört katına çıktı. Emirler ise açıktan ve tehditle geliyor. Neden susuyorsunuz? Neden razı oluyorsunuz?
10-15 yıl önce hükümetleri beceriksizlikle suçluyor, küresel krizlere neden çare olamadıklarını sorguluyorduk. İyi de yapıyorduk.
Peki, on yılda bizim vicdan ve insaflarımıza ne oldu? Ne değişti? Mesela! Son on yılda kaç kişi ekonomik sebeplerle iş yerini kapattı? Aynı sebeplerle kaç kişi hapse girdi? Kaç kişi intihar etti? Kaç aile dağıldı? Eskiden borçlarını ödeyebilmek için organlarını satılığa çıkardı haberlerini duyuyor muydunuz? Vs. vs. vs. Şimdi bunların hepsi hayaldi gerçek oldu? Peki, sen hala neden hayallerdesin?
Eskiden beri bir iş bulma, bir işe girme yarışı içindeyiz. Peki, hiç 30 kişinin alınacağı bir işe 3 bin kişinin veya 200 kişinin alınacağı bir işe 50 bin kişinin müracaat ettiğini duydunuz mu? İşte bunlar hayaldi gerçek oldu?
Yine eskiden beri devlet veya özelde bir koruma, kollama, torpil vs. şeyler olduğu hepimizin malumuydu. Ama bu günkü kadar aşikar ve cüretkar olmasına nasıl razı oldunuz?
Eskiden hükümetleri emeğe saygısızlıktan, işçinin, memurun hakkını yemekten ötürü kınardık. Sendikaları göreve çağırırdık. İyi kötü söylemleri olurdu. Grevler yapılırdı. Bu grevlerde “cop” “biber gazı” “tazyikli su” yemezdi emekçiler. Kısmen de olsa hükümetlere varlıklarını hissettirirdiler.
Ya şimdi! Haklarını isteyenler Türk malı coplarla dövülüyor, organik gazlarla biberleniyor, arıtılmış suların tazyikine maruz kalıyor. Sendikaların neredeyse tamamı hükümetin emir eri olmuş vaziyette. Pahalı araçlarında hükümet sözcülüğü yapıyorlar. Ne oldu alın terine, emeğe, hakka, insanca yaşamaya, ne oldu?
Ya, yemeyip yedirdiğimiz, içmeyip içirdiğimiz aman bir üniversite kazansın, okusun, bizim çilemizi çekmesin diye okuttuğumuz evlatlarımız ne yapıyorlar? Bu muydu hayaliniz? Kaç diplomalı işsizimiz var biliyor musunuz?
Dilenciler, mendil satan çocuklar eskiden de vardı. Peki, şimdiki kadar çok muydu? Her sokak başında, her üst, alt geçitlerde, duraklarda kaç dilenciyle karşılaşıyorsunuz? Allah’ın evi olan camilere “satıcı ve dilenci giremez” yazısı ne amaçla konuldu?
Özellikle cami cemaatine, cami çay ocaklarındaki muhabbet sahiplerine soruyorum; Eskiden beri hükümetleri, fuhşa göz yummakla, fuhuştan para kazanmakla itham ederdiniz. Birçoğunuz ise bu ithamları bir siyasi hareket adına yapardınız.
Ne oldu on senede ki, bu söylemlerinizden vazgeçtiniz? Bakın! Zina suç değil hükümetin yasasıyla. Birileri fuhuştan toplanıyor, sorgulanıyor. Kendi isteğimizle diyorlar ve serbest kalıyorlar.
Devletin yani hükümetin kontrol ve denetimi altındaki 56 genelevde resmi fuhuş yapılıyor. Hükümet tıkır tıkır vergisini tahsil ediyor. Son 10 yılda sadece üç büyük ilde 30 bin kadın bu sektöre girmek için müracaat etmiş. Şu an yüz bin insan fuhuş sektöründe çalışıyor. Eğer geçmişte yaptığınız itham ve söylemleri şimdi yapmıyorsanız iyi bilin ki, bu günaha aynen ortaksınız.
Listeyi uzatabiliriz. Son olarak şunları sorgulayalım; Teröristle aynı masaya oturan bir anlayışa destek olmaktan mutlu musunuz?
Türkiye eskiden mi daha özgürdü, şimdi mi? Türkiye eskiden mi daha bağımsızdı, şimdi mi? Türkiye ve Türk Milleti tarihin hangi döneminde bu kadar aciz ve haçlının karşısında boynu bükük, eli açık kalmıştı? Hatırlayanınız var mı? Bunların hepsi hayaldi gerek oldu? Peki, siz neden razı oldunuz?
Hayatınızdan memnun musunuz? Ne yaptık ki, böylesi, maddi ve manevi bir esarete mahkum olduk? Dünü yaşayan bizdik. Ölenler öldü. Bugünü yaşayanda biziz. Hiç mi? Çok değil son 10-15 yılın bir kıyasını yapamadık? Mesela!
10-15 yıl önce birileri bankaları hortumluyordu. Sayıları belliydi. Kızıyorduk, bağırıyorduk, beddua ediyorduk. Şimdi halk fakirleşirken, Türkiye’nin milyarder sayısı tavan taptı. Bu nasıl oldu? Ya, seni beni kullanarak zenginleştiler ya da hortumculuk yasallaştı. Yandaş ihaleciliği dönüştü. Razı mısın?
10 yıl önce hükümetleri, devleti borç batağına batırmakla, maddi esaret altında AB ve ABD’ye köle olmakla suçluyor, “Bugün borç alıyorsunuz, yarın emir alacaksınız” diyorduk.
Şimdi borç, dört katına çıktı. Emirler ise açıktan ve tehditle geliyor. Neden susuyorsunuz? Neden razı oluyorsunuz?
10-15 yıl önce hükümetleri beceriksizlikle suçluyor, küresel krizlere neden çare olamadıklarını sorguluyorduk. İyi de yapıyorduk.
Peki, on yılda bizim vicdan ve insaflarımıza ne oldu? Ne değişti? Mesela! Son on yılda kaç kişi ekonomik sebeplerle iş yerini kapattı? Aynı sebeplerle kaç kişi hapse girdi? Kaç kişi intihar etti? Kaç aile dağıldı? Eskiden borçlarını ödeyebilmek için organlarını satılığa çıkardı haberlerini duyuyor muydunuz? Vs. vs. vs. Şimdi bunların hepsi hayaldi gerçek oldu? Peki, sen hala neden hayallerdesin?
Eskiden beri bir iş bulma, bir işe girme yarışı içindeyiz. Peki, hiç 30 kişinin alınacağı bir işe 3 bin kişinin veya 200 kişinin alınacağı bir işe 50 bin kişinin müracaat ettiğini duydunuz mu? İşte bunlar hayaldi gerçek oldu?
Yine eskiden beri devlet veya özelde bir koruma, kollama, torpil vs. şeyler olduğu hepimizin malumuydu. Ama bu günkü kadar aşikar ve cüretkar olmasına nasıl razı oldunuz?
Eskiden hükümetleri emeğe saygısızlıktan, işçinin, memurun hakkını yemekten ötürü kınardık. Sendikaları göreve çağırırdık. İyi kötü söylemleri olurdu. Grevler yapılırdı. Bu grevlerde “cop” “biber gazı” “tazyikli su” yemezdi emekçiler. Kısmen de olsa hükümetlere varlıklarını hissettirirdiler.
Ya şimdi! Haklarını isteyenler Türk malı coplarla dövülüyor, organik gazlarla biberleniyor, arıtılmış suların tazyikine maruz kalıyor. Sendikaların neredeyse tamamı hükümetin emir eri olmuş vaziyette. Pahalı araçlarında hükümet sözcülüğü yapıyorlar. Ne oldu alın terine, emeğe, hakka, insanca yaşamaya, ne oldu?
Ya, yemeyip yedirdiğimiz, içmeyip içirdiğimiz aman bir üniversite kazansın, okusun, bizim çilemizi çekmesin diye okuttuğumuz evlatlarımız ne yapıyorlar? Bu muydu hayaliniz? Kaç diplomalı işsizimiz var biliyor musunuz?
Dilenciler, mendil satan çocuklar eskiden de vardı. Peki, şimdiki kadar çok muydu? Her sokak başında, her üst, alt geçitlerde, duraklarda kaç dilenciyle karşılaşıyorsunuz? Allah’ın evi olan camilere “satıcı ve dilenci giremez” yazısı ne amaçla konuldu?
Özellikle cami cemaatine, cami çay ocaklarındaki muhabbet sahiplerine soruyorum; Eskiden beri hükümetleri, fuhşa göz yummakla, fuhuştan para kazanmakla itham ederdiniz. Birçoğunuz ise bu ithamları bir siyasi hareket adına yapardınız.
Ne oldu on senede ki, bu söylemlerinizden vazgeçtiniz? Bakın! Zina suç değil hükümetin yasasıyla. Birileri fuhuştan toplanıyor, sorgulanıyor. Kendi isteğimizle diyorlar ve serbest kalıyorlar.
Devletin yani hükümetin kontrol ve denetimi altındaki 56 genelevde resmi fuhuş yapılıyor. Hükümet tıkır tıkır vergisini tahsil ediyor. Son 10 yılda sadece üç büyük ilde 30 bin kadın bu sektöre girmek için müracaat etmiş. Şu an yüz bin insan fuhuş sektöründe çalışıyor. Eğer geçmişte yaptığınız itham ve söylemleri şimdi yapmıyorsanız iyi bilin ki, bu günaha aynen ortaksınız.
Listeyi uzatabiliriz. Son olarak şunları sorgulayalım; Teröristle aynı masaya oturan bir anlayışa destek olmaktan mutlu musunuz?
Türkiye eskiden mi daha özgürdü, şimdi mi? Türkiye eskiden mi daha bağımsızdı, şimdi mi? Türkiye ve Türk Milleti tarihin hangi döneminde bu kadar aciz ve haçlının karşısında boynu bükük, eli açık kalmıştı? Hatırlayanınız var mı? Bunların hepsi hayaldi gerek oldu? Peki, siz neden razı oldunuz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Atatürk’ün annesi gibi Erdoğan’ın annesi de annemizdir / 28.03.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Atatürk’ün annesi gibi Erdoğan’ın annesi de annemizdir / 28.03.2025