Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğrenci Topluluğunca düzenlenen video konferansta, Türkiye'nin "Girişimci ve İnsani Dış Politikası" inisiyatifine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bu konuşmasında Asya kıtasının yükseliş ivmesine değinen Çavuşoğlu, bu eğilimi öncesinde fark ettikleri için Bakanlık olarak "Yeniden Asya" inisiyatifini başlattıklarını aktardı. Çavuşoğlu şunları kaydetti:
"Kökümüz oradan geliyor. Asya ülkelerinin hepsinde mevcudiyetimiz var. Ekonominin merkezi Asya oluyorsa, dijitalleşmenin merkezi Asya oluyorsa, o zaman bütüncül bir yaklaşımla buradaki mevcudiyetimizi artırmamız lazım, yeni bir enerji katmamız lazım. Sadece ekonomi değil, bunun içinde kültür var, eğitim var, sanayileşme ve teknoloji var."
Evet, "ABD'siz olmaz", "ABD bizim stratejik ortağımızdır", "AB bir medeniyet projesidir" duruşundan, "Yeniden Asya"ya...
Batı medeniyetinin çöküşünü seyrederken, yükselişte olan "ekonominin merkezi" Asya'ya yönelme stratejisi...
Türkiye'yi yönetenler olarak hep "sığınılacak bir liman" arayışındayız.
Uzun yıllar bu Batı oldu.
Bunu fırsata çeviren Batı, kuyruğuna takılan Türkiye'yi sömürdükçe sömürdü.
Türkiye'nin kaynaklarına, kurumlarına, topraklarına, siyasetine, hukukuna, kültürüne, inancına el attı.
Atatürk'ün "Tam bağımsızlık" ve "milli ekonomi" temelleri üzerine kurulu, muasır medeniyetin üstüne çıkma hedefinde olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni aldık, medeniyeti kokuşmuş, kendine faydası olmayan, işgalci, insanlıktan uzak, sömürücü haçlı Batı'nın rıhtımına bağladık.
Her gelen siyasetçi, bu kutlu ülkeyi bu bataklığın içine biraz daha sapladı.
Dün topraklarımızı işgal edenlere, önümüze Sevr'i koyanlara "bütüncül" bir teslimiyetle her şeyimizi teslim ettik.
Şimdi Batı'nın sistemi çöktü, dünyayı sömürdükleri kağıttan imparatorlukları yerle bir oldu.
Ve bizler yönümüzü "yükselen Asya'ya çevirdik.
Ama şu bir gerçek ki bu yönelme, İbrahim Berk'in ifade ettiği gibi, "Batı gemisinin güvertesinde Doğu'ya doğru yürümek" şeklinde...
Batı'nın Titanik'inden inmiyoruz, tavizlere, sömürülmeye aynen devam, Doğu'nun ise kuyruğuna takılıyoruz.
Öncelikle "tam bağımsız" olunmadan, "milli bir ekonomi" olmadan bu "git-gel"ler sadece sömürenlerimizin sayısını artıracaktır.
Siyasilerimizin attığı bu adımlar "eğilimi önceden fark ettikleri" ni değil, gözlerinin önünde olan gerçek çözümü hala göremediklerinin bir göstergesidir.
Doğru, dünyada ekonomik, siyasi tüm dengeler değişti, Batı battı, Asya yükseliyor ama bu nasıl oluyor, kendiliğinden mi yoksa sihirli bir değnek mi var?
Bu büyük değişim dikkat ederseniz, 2005 yılında Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni bir uluslararası kongreyle dünyaya tanıtmasıyla başladı.
Bu tarihten sonra başta Rusya ve Çin olmak üzere 4,5 milyar nüfusa sahip BRICS devletleri MEM'i uygulamaya başladılar.
Bu ülkeler, Batı'nın, kağıdını boyayarak kaynaklarını ve emeklerini sömürdüğü ülkelerdi.
MEM'le beraber bu ülkeler, kendi paralarının, kaynaklarının ve de iç pazarlarının değerini öğrendiler.
Sömürülenler uyanınca, sömürenler nasıl sömürsün?
İşte bir sömürü sistemi olan Kapitalizmin, sömürgecilik anlayışı üzerine bina olmuş Batı sisteminin, emek ve üretimleri sömüren dolar imparatorluğunun yıkılışının; Asya'nın ise yükselişinin sırrı burada...
Sihirli değnek MEM ve bu modelin projesi olan Milli Paralarla Ticaret...
BRICS devletleri Kapitalizm gemisinden indiler ve bugün ekonomide Nuh'un Gemisi olan MEM gemisine bindiler.
Tümüyle, bütüncül olarak...
Bizler ise Türkiye olarak içimizden birine ait olan MEM gemisine bineceğimize hala kuyruklarda dolaşmaya, savrulup durmaya devam ediyoruz.
"Prof. Dr. Baş" ve "MEM" gerçeğini inkar etmek, görmezden gelmek, Türkiye'ye ve Türk milletine hiçbir şey kazandırmadı, aksine çok şey kaybettirdi.
BRICS devletlerinin temsilcileri katıldıkları MEM kongrelerinde hem de Türkçe olarak "Dünyanın Haydar Hoca'ya ihtiyacı var" diye haykırdılar.
Esasen onlar da bu ilanla aynen rahmetli Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun dediği gibi, "Prof. Dr. Haydar Baş benim sığınacak tek limanımdır" dediler.
Türkiye'ye kuyruk olmak değil baş olmak yakışır.
Bunun da tek yolu; MEM'dir, MEM'in şifrelerini bilen tek siyasi hareket, Hüseyin Baş'ın önderliğinde Bağımsız Türkiye Partisi'dir.
İktidarıyla muhalefetiyle diğer tüm siyasi hareketler Türkiye'yi sadece birilerine kuyruk yaparlar.
Kaybeden yine hep Türkiye ve Türk milleti olur.
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025