Güzelim Anadolumuzun her karışı adeta evliya nefesi ile yoğrulmuştur.
Bu hafta sonu Anadolu’yu manen fetheden alperenlerden Hacı Bektaş-ı Veli’ye konuk olduk.
Anadolu’nun İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde Hacı Bektaş-ı Veli, Sarı Saltuk, Geyikli Baba, Abdal Musa, Horozlu Dede gibi alperenlerin emeği çoktur.
Hacı Bektaş, Ahmed Yesevi tarafından Anadolu’nun önce İslamlaşması, sonra da Türkleşmesi için buraya gönderilen alperenlerden biridir.
Türklerin Kur’an’ın Türkçe anlamını öğrenmeleri, Hz. Peygamberin sünnetini, İslam’ın temel prensiplerini kavramaları hep Ehl-i Beyt imamları kanalı ile olmuştur.
Hacı Bektaş-ı Veli bu hareketin öncülerindendir. Soyu İmam Musa Kazım’a (as) uzanmaktadır.
Kendi himayesinde 36 bin kişinin olduğu yazılmaktadır.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin halifelerinden Karaca Ahmed Sultan İstanbul’da ve Akhisar’da; Akçakoca, Akyazı’da; Barak Baba Bigadiç’de; Hızır Samut Bozok’da Yozgat’ta; Sultan Şüca Eskişehir’de; Hacım Sultan Uşak ta; Taptuk Emre Sakarya bölgesinde faaliyet göstermişlerdir.
Şeyh Abdal Murad Horasan erenlerindendir. Bursa’nın fethinde bulunmuştur.
Şeyh Abdal Musa, Yesevi fakirlerindendir. Hacı Bektaş ile Anadolu’ya gelmiştir.
Emir Sultan, Hüseynî soydandır.
Şeyh Geyikli Baba da Yesevi fakirlerindendir. Bursa’dadır.
Ahi teşkilatını kuran kişi bir Ehl-i Beyt aşığı olan Hacı Bektaşi Veli’dir.
Hacı Bektaş, “eline, diline, beline sahip ol” diyerek büyük bir nefsi inkişaf başlatmış ve yarenlerinin Allah’a ulaşmasında bir binek olmuştur.
Yine kendisinin kurt ile koyunu bir arada kardeş olarak tutması da meşhurdur.
Demek ki, kurt ile kuzuyu kardeş eden de Ehl-i Beyt nefesidir.
Nevşehir’de, biz de şehrin Kültür Ateşesi Arife Ana’nın evine yaptığımız ziyarette bunu birebir yaşadık.
Bektaşi veya Sünni veya Alevi fark etmedi. İmam Ali’yi konuştuk, Hz. Fatıma’yı andık, on iki masum imamı yad ettik.
İslam’ın özü bu, İslam’ın birlik mayası bu kardeşlik, bunu birebir yaşadık.
Anadolu’da, Hacı Bektaş-ı Veli’nin talebeleri tarafından başlatılan bu büyük İslamlaşma hareketi Ehl-i Beyt nefesi ile gergef gergef her yeri sarmıştır.
Bu muhabbet, Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu dönemlerinde, Yavuz Sultan Selim zamanına kadar geçen süreçte devam etmiştir.
Ancak bundan sonra Ehl-i Beyt’e sırtını dönen anlayış Osmanlının da sonunu hazırlamıştır.
Alevilere, Caferilere, Bektaşilere uygulanan farklı muamele onların bugüne kadar bizden kopuk yaşamalarına sebep olmuştur.
Oysa itikadımız bir olan bu dünya Ehl-i Beyt’i hiç unutmamış onun aşkını ve muhabbetini gönülden gönüle ve dilden dile yaşatmıştır.
Bizim “birlik ve beraberlik için Ehl-i Beyt” derken amacımız yitirdiğimiz birliği Ehl-i Beyt nefesi ile tekrar kazanmamızdır.
Bugün İslam coğrafyasındaki işgal harekatı veya İslam itikadı üzerindeki oyunların temeli Şii ve Sünni ayrılığı üzerine kurulu ise, bunu bozacak olan Şii - Sünni kardeşliğidir.
Bir olmayı geçmişte Ehl-i Beyt paydasında gerçekleştirdik. Yine başarabiliriz.
Biz, Ahmed Yesevi gibi, Hacı Bektaş-ı Veli gibi çarıklarımızı giydik ve Ehl-i Beyt’in sevgisi etrafında Alevi, Caferi, Bektaşi, Sünni herkesi kardeş etmek için yola çıktık.
Allah bizi bu konuda muvaffak kılsın.
Bu hafta sonu Anadolu’yu manen fetheden alperenlerden Hacı Bektaş-ı Veli’ye konuk olduk.
Anadolu’nun İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde Hacı Bektaş-ı Veli, Sarı Saltuk, Geyikli Baba, Abdal Musa, Horozlu Dede gibi alperenlerin emeği çoktur.
Hacı Bektaş, Ahmed Yesevi tarafından Anadolu’nun önce İslamlaşması, sonra da Türkleşmesi için buraya gönderilen alperenlerden biridir.
Türklerin Kur’an’ın Türkçe anlamını öğrenmeleri, Hz. Peygamberin sünnetini, İslam’ın temel prensiplerini kavramaları hep Ehl-i Beyt imamları kanalı ile olmuştur.
Hacı Bektaş-ı Veli bu hareketin öncülerindendir. Soyu İmam Musa Kazım’a (as) uzanmaktadır.
Kendi himayesinde 36 bin kişinin olduğu yazılmaktadır.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin halifelerinden Karaca Ahmed Sultan İstanbul’da ve Akhisar’da; Akçakoca, Akyazı’da; Barak Baba Bigadiç’de; Hızır Samut Bozok’da Yozgat’ta; Sultan Şüca Eskişehir’de; Hacım Sultan Uşak ta; Taptuk Emre Sakarya bölgesinde faaliyet göstermişlerdir.
Şeyh Abdal Murad Horasan erenlerindendir. Bursa’nın fethinde bulunmuştur.
Şeyh Abdal Musa, Yesevi fakirlerindendir. Hacı Bektaş ile Anadolu’ya gelmiştir.
Emir Sultan, Hüseynî soydandır.
Şeyh Geyikli Baba da Yesevi fakirlerindendir. Bursa’dadır.
Ahi teşkilatını kuran kişi bir Ehl-i Beyt aşığı olan Hacı Bektaşi Veli’dir.
Hacı Bektaş, “eline, diline, beline sahip ol” diyerek büyük bir nefsi inkişaf başlatmış ve yarenlerinin Allah’a ulaşmasında bir binek olmuştur.
Yine kendisinin kurt ile koyunu bir arada kardeş olarak tutması da meşhurdur.
Demek ki, kurt ile kuzuyu kardeş eden de Ehl-i Beyt nefesidir.
Nevşehir’de, biz de şehrin Kültür Ateşesi Arife Ana’nın evine yaptığımız ziyarette bunu birebir yaşadık.
Bektaşi veya Sünni veya Alevi fark etmedi. İmam Ali’yi konuştuk, Hz. Fatıma’yı andık, on iki masum imamı yad ettik.
İslam’ın özü bu, İslam’ın birlik mayası bu kardeşlik, bunu birebir yaşadık.
Anadolu’da, Hacı Bektaş-ı Veli’nin talebeleri tarafından başlatılan bu büyük İslamlaşma hareketi Ehl-i Beyt nefesi ile gergef gergef her yeri sarmıştır.
Bu muhabbet, Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu dönemlerinde, Yavuz Sultan Selim zamanına kadar geçen süreçte devam etmiştir.
Ancak bundan sonra Ehl-i Beyt’e sırtını dönen anlayış Osmanlının da sonunu hazırlamıştır.
Alevilere, Caferilere, Bektaşilere uygulanan farklı muamele onların bugüne kadar bizden kopuk yaşamalarına sebep olmuştur.
Oysa itikadımız bir olan bu dünya Ehl-i Beyt’i hiç unutmamış onun aşkını ve muhabbetini gönülden gönüle ve dilden dile yaşatmıştır.
Bizim “birlik ve beraberlik için Ehl-i Beyt” derken amacımız yitirdiğimiz birliği Ehl-i Beyt nefesi ile tekrar kazanmamızdır.
Bugün İslam coğrafyasındaki işgal harekatı veya İslam itikadı üzerindeki oyunların temeli Şii ve Sünni ayrılığı üzerine kurulu ise, bunu bozacak olan Şii - Sünni kardeşliğidir.
Bir olmayı geçmişte Ehl-i Beyt paydasında gerçekleştirdik. Yine başarabiliriz.
Biz, Ahmed Yesevi gibi, Hacı Bektaş-ı Veli gibi çarıklarımızı giydik ve Ehl-i Beyt’in sevgisi etrafında Alevi, Caferi, Bektaşi, Sünni herkesi kardeş etmek için yola çıktık.
Allah bizi bu konuda muvaffak kılsın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- Hz. Peygamber'in Ehl-i Beyt'i / 10.02.2025
- Siyaseten katl hadisesi / 09.02.2025
- Temiz kimlik sahibi olmak / 08.02.2025
- Senyorajı devreye koymak zorundayız / 07.02.2025
- Nereye kadar iyi niyet? / 06.02.2025
- Dünün ve bugünün Meclisi / 05.02.2025
- Atatürk'ün hilafet hakkındaki görüşleri / 04.02.2025
- Diyalog ve Diyanet / 03.02.2025
- Görüntü hiç de öyle değil / 02.02.2025
- Güvenli bir Türkiye için / 01.02.2025
- Siyaseten katl hadisesi / 09.02.2025
- Temiz kimlik sahibi olmak / 08.02.2025
- Senyorajı devreye koymak zorundayız / 07.02.2025
- Nereye kadar iyi niyet? / 06.02.2025
- Dünün ve bugünün Meclisi / 05.02.2025
- Atatürk'ün hilafet hakkındaki görüşleri / 04.02.2025
- Diyalog ve Diyanet / 03.02.2025
- Görüntü hiç de öyle değil / 02.02.2025
- Güvenli bir Türkiye için / 01.02.2025