Hani hayattayız ya, hani yaşıyoruz ya, siz konuşuyorsunuz bizler seksen milyon işitiyoruz ya, diyoruz ki biraz yaşadığımız dünyadan, yaşadığımız şartlardan haber verseniz.
Mahşerde herkesin önüne kendi kitabı konulacak ve en küçük bir şeyin dahi unutulmadan kayda geçtiğini göreceğiz.
"Beratını sağ eline alanlardan eyle bizi" diye dua ederiz ve o şerefe mazhar olabilmek için gayret ederiz.
"Öteki âlemdeki kurtuluş; ne sizin vahye dayanmayan kuruntularınızla, ne de bize de kitap verildi diyen, önceki toplumların kuruntularıyla gerçekleşecek değildir. Kim bir kötülük yaparsa, onunla cezalanır, kendisi için Allah'tan başka dost da, yardımcı da bulamaz." (Nisa: 123).
"Her insanın yaptığı işlerden dolayı, bir pay bir nasip takdir ettik. Kıyamet günü de apaçık yazılmış bir kitap olarak, onları meydana çıkaracağız. Herkes ne yapmışsa, hepsini o kitapta yazılmış bulacak. Ve o gün ona, şimdi oku kitabını denecek, bu gün hesap görücü olarak sen, sana yetersin artık." (İsra: 13-14).
"O gün, insana, yaptıkları da yapmadıkları da haber verilir.
Özürlerini sayıp dökse de, insanoğlu, artık kendi kendinin şahididir." (Kıyame: 13-15).
Daha tartı-terazi kurulmamışken, hesap-kitap görülmemiş ve amel defterleri dağılmamışken Mahşere dair 'kurtuluş beratları' dağıtmak neyin nesi ve kimin haddine?
Yaşadığımız dünyaya dair, yaşadığımız ülkeye dair, yaşadığımız şehirlere dair haberler, güzel haberler var mı heybenizde, siz onlardan söz edin.
On yedi senedir ülkeyi yönetiyorsunuz, tam çeyrek asırdan beridir de sizin ekip şehirlerimizin yarıdan fazlasını yönetiyor, sizlerden yaşadığımız hayata dair haberler, güzel haberler bekliyoruz.
Bir kilo patlıcanın on beş, bir kilo acı soğanın yedi, bir kilo patatesin beş lira olduğuna dair haberler dolaşıyor bütün bir vatan sathında, ne dersiniz?
Kendi kendine yeten tarım ülkesi iken, saman ithal ettiğimiz, mısır-mercimek, nohut-fasulye, buğday-arpa, soğan-sarımsak ithal ettiğimiz söyleniyor, ne dersiniz?
Bunlara dair bir haber var mı yanınızda-yörenizde?
Yoksa bütün bunlar muhalefetin uydurduğu haberler mi?
Lütfen bir haber!
Ruz-i Mahşer'e dair 'kurtuluş beratı' dağıtmadan önce şu on yedi senenin, şu çeyrek asırlık yönetiminizin lütfen bir
hesabını verin.
"Biz bu şehre ihanet ettik, etmeye de devam ediyoruz" itirafının ardından ihanet edilen şehirlerin sayısı kaça çıktı, bir haber ver.
Şehirlerdeki yeşil alanlar, hatta zaruri toplanma alanları birer birer yerlerini gökdelenlere, yani beton yığınlarına bırakırken sizin ekip ne işte idi?
Yoksa yönettiğiniz ülkeye, yönettiğiniz şehirlere dair güzel haberleriniz olmadığı için mi, öteki dünyanın haberlerine geçiyorsunuz?
Fesübhanellah! Kimin haddine düşmüş 'kurtuluş beratı' dağıtmak?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025