Bir atasözümüz vardır, "Deliye her gün bayram".
Ülke nerede ise elden gidiyor. Ekonomi felç, ulusal güvenlik sıkıntılı, dünün işgalcileri yine iş başında, milli direnç zaafa uğramış durumda.
Halk ayağa kalkmış mitingler yapıyor, yüz binler, milyonlar meydanlara dökülüyor.
Durum bu olduğu halde, bazı çevreler çok rahat bir halde, ortalığın güllük gülistanlık olduğunu söylüyorlar. İşte Mesut Yılmaz bey, sanki ülkenin temel meselesiymiş gibi, ulusal güvenliği tartışmaya açıyor. Bazı yazar çizerler de şakşak çalıyor.
Genelkurmay, zamanında bir uyarıda bulunarak, tehlikeli boyutlara işaret ediyor.
Ne hazin bir tecellidir ki, hepimiz aynı gemideyiz. Anlamayanlar bu gemiyi delmek isteseler buna rıza göstermek mümkün değildir. Zira aklın yolu birdir. Gemiyi kim delerse delsin, sonuçta herkes batar. Delisi de batar, akıllısı da batar. Suçlusu da batar, suçsuzu da batar.
Bu sebeple akledemeyenleri uyarmak istiyoruz. Türkiye için milli güvenlik belki de tarihinin en hassas bir dönemindedir. Gülen dostlarını bir de kafaları okuyabilseniz.
Ekonomiyi zaafa uğrattılar. Türkiye'nin 22.5 milyar dolarlık askeri yatırımı ertelemesi ne demektir? Bundan kimler güç kazanmıştır? Konya'da yapımı planlanan jet üssünün İsrail için antrenman alanı seçilmesi ne mana ifade eder? Ve benzeri pek çok soru var milli güvenlik konusun da.
Meseleyi insan haklarının bir parçası olarak ifade edenler, gündem değiştirmekle puan alacağını zannedenler kesinlikle yanılıyorlar ve milleti yanıltıyorlar. Bu çıkışları ile puan almak şöyle dursun, her an puan kaybediyorlar.
Bir kısım insanımız ise, "konuyu daha özel şartlarda konuşmalı" diyerek zimni bir destek vermiş oluyorlar. Onları da uyarıyoruz.
Siyasetin ve güvenliğin temel unsuru güçtür. Gücünüz kadar etkili olur ve haklarınızı korursunuz. Aksi halde, bir filozof gibi, cazip ve mantıklı şeyler söylemekle yetinmek zorunda kalırsınız.
Herkes başını elleri arasına alarak yeniden düşünsün. Türkiye'nin jeopolitik durumunu iyice hesap ederek konuşsun. Ölçmeden söylenecek herbir söz, bu ülkeye fayda değil bilakis zarar getirir.
Merhum Özal, gündemi değiştirmekle ün yapmıştı. Fakat onun ortaya attığı şeylerin bir anlamı olmuyordu. Kamuoyunda da alaka görüyordu.
Sayın Yılmaz'ın selefi Özal'ı taklit etme niyeti varsa, Özalvari bir tarz benimsemelidir.
Aksi halde bu tarz, hem kendisine zarar verir ve hem de milleti rahatsız eder.
Şakşakçı medyacılar, hem kulaklarını ve hem de gözlerini dört açmaklılar. Aksi halde milletin başına dert açarlar.
Ülke nerede ise elden gidiyor. Ekonomi felç, ulusal güvenlik sıkıntılı, dünün işgalcileri yine iş başında, milli direnç zaafa uğramış durumda.
Halk ayağa kalkmış mitingler yapıyor, yüz binler, milyonlar meydanlara dökülüyor.
Durum bu olduğu halde, bazı çevreler çok rahat bir halde, ortalığın güllük gülistanlık olduğunu söylüyorlar. İşte Mesut Yılmaz bey, sanki ülkenin temel meselesiymiş gibi, ulusal güvenliği tartışmaya açıyor. Bazı yazar çizerler de şakşak çalıyor.
Genelkurmay, zamanında bir uyarıda bulunarak, tehlikeli boyutlara işaret ediyor.
Ne hazin bir tecellidir ki, hepimiz aynı gemideyiz. Anlamayanlar bu gemiyi delmek isteseler buna rıza göstermek mümkün değildir. Zira aklın yolu birdir. Gemiyi kim delerse delsin, sonuçta herkes batar. Delisi de batar, akıllısı da batar. Suçlusu da batar, suçsuzu da batar.
Bu sebeple akledemeyenleri uyarmak istiyoruz. Türkiye için milli güvenlik belki de tarihinin en hassas bir dönemindedir. Gülen dostlarını bir de kafaları okuyabilseniz.
Ekonomiyi zaafa uğrattılar. Türkiye'nin 22.5 milyar dolarlık askeri yatırımı ertelemesi ne demektir? Bundan kimler güç kazanmıştır? Konya'da yapımı planlanan jet üssünün İsrail için antrenman alanı seçilmesi ne mana ifade eder? Ve benzeri pek çok soru var milli güvenlik konusun da.
Meseleyi insan haklarının bir parçası olarak ifade edenler, gündem değiştirmekle puan alacağını zannedenler kesinlikle yanılıyorlar ve milleti yanıltıyorlar. Bu çıkışları ile puan almak şöyle dursun, her an puan kaybediyorlar.
Bir kısım insanımız ise, "konuyu daha özel şartlarda konuşmalı" diyerek zimni bir destek vermiş oluyorlar. Onları da uyarıyoruz.
Siyasetin ve güvenliğin temel unsuru güçtür. Gücünüz kadar etkili olur ve haklarınızı korursunuz. Aksi halde, bir filozof gibi, cazip ve mantıklı şeyler söylemekle yetinmek zorunda kalırsınız.
Herkes başını elleri arasına alarak yeniden düşünsün. Türkiye'nin jeopolitik durumunu iyice hesap ederek konuşsun. Ölçmeden söylenecek herbir söz, bu ülkeye fayda değil bilakis zarar getirir.
Merhum Özal, gündemi değiştirmekle ün yapmıştı. Fakat onun ortaya attığı şeylerin bir anlamı olmuyordu. Kamuoyunda da alaka görüyordu.
Sayın Yılmaz'ın selefi Özal'ı taklit etme niyeti varsa, Özalvari bir tarz benimsemelidir.
Aksi halde bu tarz, hem kendisine zarar verir ve hem de milleti rahatsız eder.
Şakşakçı medyacılar, hem kulaklarını ve hem de gözlerini dört açmaklılar. Aksi halde milletin başına dert açarlar.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002