AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon'da STÖ temsilcileri ve partililerin katıldığı bir toplantıda yaptığı konuşmada adeta günah çıkarır bir hali vardı. Bu günah çıkarma psikolojisi, "yaşanan olaylara ilişkin durum değerlendirmesi için bu toplantının düzenlendiğini" izahında da seziliyordu. Günaydın Sayın Başbakan!Nihayet Trabzon'un Türkiye'nin bir kenti olduğunu ve aynı zamanda Trabzon'un da başbakanı olduğunuzu hatırladınız. Ama Sayın başbakan, Trabzon halkı size ve partinize çok kırıldı. Bu kırgınlığın ne derece büyük olduğunu seçim andıkları açıldığında daha iyi anlayacaksınız eminim. Nasıl kırılmasın ki? Dink cinayetinin üzerinden haftalar geçmesine rağmen sizden beklenen açıklamalar gelmedi. Seyrettiniz! Evet, sadece seyrettiniz. Trabzon ve Trabzon halkı topyekûn karalanırken hiç bir şey yapmadınız.Şimdi ne oldu da Trabzon'u hatırladınız?Bugün sizin unuttuğunuz Trabzon halkı elbet sizi gün gelecek unutacaklardır. Etme bulma dünyası bu dünya. Oysa bir Başbakan Trabzon üzerinden estirilen psikolojik harekâtı, cinayetten hemen sonra sezmeli ve ona göre şimdi yaptığı açıklamaları o zaman yapmalıydı. Bundan dolayı çok geç kaldınız. Hem de çok geç?Bundan dolayı Trabzon halkı çok gecikmiş olan bu çıkışınızı samimiyetten uzak görüyor. Kaybettiğiniz güveni bana kalırsa artık kazanmanız hiç ama hiç mümkün değil. Söylenen sözler ne kadar süslü ve övücü olursa olsun bu sözlerle Trabzon halkının nezdinde kaybedilen güveni hükümete geri kazandıramayacaktır. Erdoğan, "Trabzon'un bunu hak etmedi. Her ilin içerisinden bu tür insanlar çıkar. Bu, işin doğasında, yapısında var. 81 vilayetin masaya yatırıldığında hepsinde bunun olduğunun görüleceğini" söylüyor.Aslında bu söz 81 vilayetinde sırası geldiğinde Trabzon'un yaşadığı kaderi yaşayacağının ifadesi gibi geldi bana. Sırada memleketimizin hangi köşesi var acaba?Başka?"Kimse kalkıp da Trabzon'da benim vatandaşlarımı veya Trabzon kentini elinin tersiyle bir tarafa itebilir mi? Böyle bir hak var mı? İşe buradan bakmayacağız, tam aksine, Trabzon'da müşterek olarak bundan sonraki süreçte neler yapabiliriz, bunları konuşmalıyız. Mesafeyi böyle alacağız" demekte.Trabzon'a "benim vatandaşlarım" demek için artık çok geç Sayın başbakan!Başka?"Siz Trabzonlu kardeşlerime özellikle teşekkür ediyorum. Çünkü üzerinizde hesap yapanlara sağduyu ve sükûnetinizi koruyarak en iyi cevabı vermiş oldunuz. Başka oyunlar peşinde koşanlar umduklarını bulamadı, beklentileri boşa çıktı" ifadesi de Başbakan'a ait.Başbakan'ın ifadelerinde belki de tek tutarlı yön, Trabzon halkının sağduyulu davrandığıdır. Doğru, Türkiye Trabzon halkından son iftira kampanyasında sağduyulu ve soğukkanlı bir onurlu duruş görmüştür. Ama aynı şeyi AKP hükümeti için söylemek ne yazık ki mümkün değildir.Bir de derin devlet tartışmasına körükle giden zatı şahanelerinizden tezahür ettiğine inanamadığımız, bundan dolayı da samimi bulmadığımız sözler var ki, bunlar inanarak söylenirse bir başka geliyor insanın kulağına."Kimse, yanlış yapan birkaç kişi üzerinden ne devletimizi, ne devletin kurumlarını birbiriyle çatıştırmasın. Kim olursa olsun, kimsenin buna hakkı yok. Bizim güvenlik güçlerimizin hepsi el ele, omuz omuza ülkemizin güvenliğinin temini için ellerinden geleni yapıyor. Kimse onların üzerinden kalkıp da spekülasyon içine girmesin. Hatalar, yanlışlar, eksikler olabilir. Kalkıp bunlar üzerinden bir çatıştırma gayreti içerisine girmenin hiç anlamı yok. Hiçbir siyasinin de bunu yapma yetkisi yok."Başlangıçta olaylara körükle giden bir tavırlardan sonra bu birlik ve beraberlik mesajları biraz absürt durmakta. Burada Sayın Başbakan eğer sözlerinde samimi olduğunu milletimize ve özellikle Trabzon halkına ispatlamak istiyorsa, lafla peynir gemisi yürütmeyi bir kenara bırakıp, Trabzon'u iftira bombardımanı altında olduğu sırada hiç savunmayan AKP'li Trabzon milletvekilleri hakkında ciddi soruşturmalar başlatarak göstermelidir. Sonra da görevlerini yapan ve Dink cinayetinde belki de en az sorumlu olan Trabzon valisi ve emniyet müdürünü görevden alarak hiçbir yere varılamadığını anlayıp, İçişleri Bakanlığından başlayarak asıl sorumluların milletin önünde hukuka teslim edilmesini sağlamalıdır. Bunları yaparsa konuşmaya bile gerek kalmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024