Temmuz'un 1'i itibariyle Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı'nı İngiltere devraldı. Lüksemburg'tan sonra İngiltere'nin bu görevi üslenmiş olması Ankara'nın umudunu da yeşertti.Ankara'ya her defasında Avrupa Birliği'ne katılım konusunda destek veren İngiliz hükümetinin bu yeni görevinde Türkiye daha da Avrupa'ya yakınlaşmış hissedecek kendini.Fransa'dan, Almanya'dan ya da Hollanda ve Lüksemburg'dan duyamadığımız iyimser vaadleri İngiltere ağzından duyacağız.İngiltere, Türkiye'nin 3 Ekim'de Hırvatistan'a verilen sözlerde olduğu gibi Türkiye'ye verilen sözlerin de tutulması taraftarı.Özellikle Türk dostu(!)ilan ettiğimiz Jack Straw'ın Ankara'ya verdiği beyanlar bizim siyasilerin koltuklarının kabarmasına neden oluyor.Bakan Straw, Türkiye'nin belli bir şekilde kendisine yüklenilen görevleri yerine getirdiği ve getirmeye de devam ettiği kanaatini taşıyor.Peki Türkiye sadece İngiltere'nin vereceği desteğe dayalı olarak politikasını aynı şekilde mi sürdürmeli?Elbette ki hayır. Atlantik Ötesi İttifakı'nın önemli aktörlerinden İngiltere, Amerika'nın dayatması ile Avrupa konusunda Türkiye'ye destek veriyor. Hatta çoğu ülke ingiltere'nin bu baskıya paralel olarak Türkiye'yi desteklemesinden kıl kapıyor.Almanya ve Fransa'daki hükümetler ile İngiliz hükümetinin Avrupa bütçesi ve Anayasası konusunda karşı karşıya geldiği problemlerin belli bir yüzdesinde de bu sorun yatıyor.Önümüzde Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine körü körüne umut bağlamak ya da Avrupa'ya sövmek gibi bir seçenek olmamalı.Ama enazından kimlerin, hangi siyasilerin ve hangi ülkelerin hangi gerekçeler ile bizi destekleyip desteklemediklerini iyi görmek ve hissetmek durumundayız.Türkiye'ye kimlerin hangi vaadlerde bulunduğu ya da bulunacağı değil, bizim sözkonusu Birlik'ten ne aldıklarımız ve alabileceklerimiz tartışılmak durumunda.Avrupa Birliği'nin parasını kabul etmeyen, tarım politikalarını her defasında eleştiren, mali yapısının bozuk olduğunu ve kendi ülkesinin de yapısını bozabileceği endişesini taşıyan hatta onun anayasasına mesafeli duran bir ülke olarak İngiltere'ye ve İngiliz hükümetine nasıl bel bağlayabiliriz ki.İngiltere'nin kendisi Avrupa'yı eleştirirken,bizim eleştirilerden kaçmak için İngiltere'ye yapışmamız hangi mantığa oturtulacak?"En azından daha az eleştiri alacağız" diyenler vardır elbette.Onlara da hak vermemek elde değil. Hayırlı olsun İngiltere, Gözün aydın Türkiye...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005