Dost acı söyler, acı da olsa söyler, muhatabı acıtsa da söyler.
Dost acır onun için söyler, dost "dur bakalım ne olacak" diyerek dostunun uçurumdan yuvarlanmasını seyretmez, seyredemez ve dostunun darılması pahasına yanlış yola girdiğini yüksek sesle söyler.
Dostun ayağı taşa değdiği zaman, ayağı kayıp düştüğü ve dostun başı dara düştüğü zaman derhal koşar, tutar kaldırır ve yaralarına merhem arar.
Aşık Reyhani ne güzel söylemiş:
Bülbül odur ötüşünde zar ola
Dost odur ki dar gününde yar ola
Geniş günde düşman bile yar olur."
Sayın Prof. Dr. Haydar Baş öncülüğünde bu kadro nice on yıllardan beridir ki bu ilke ile hareket ediyor; 'dost acı söyler' ilkesi ile.
Bu kadro, vatana dost, millete dost, toprağa dost, ağaca dost, çevreye dost, yeşile dost, tüm hayvanata ve nebatata dost olduğu için, tüm dostlar zarar görmeden evvel, düşmeden evvel, ateşlere yanıp pişmeden evvel son sesleri ile uyarırlar, bazen çok çıkan sesleri muhatapları rahatsız da edebilir ama bilirler ki ateşe yanmaları ve uçuruma düşmeleri yanında bu rahatsızlık hiçbir şey değildir.
Yirmi yıl evvel, Fetullah Gülen'in Papa'yı ziyarete gideceği haberleri basına düşer düşmez, Haydar Hoca'nın derhal kurmay heyetini toplayarak; "bu adamı uyarmamız lazım, yanlış yapıyor, bunun bu hareketi ilerde çok büyük yanlışlara kapı aralayabilir" diyerek bir kitapçık çapında uzunca mektup yazarak elden göndermesinin altında bu anlayış yatmaktadır.
On altı yıldan beri ülkeyi tek başına yöneten mevcut iktidar partisinin daha kurulma aşamasında iken Sayın Erdoğan'ı bizzat bu FETÖ hareketine karşı uyarmasının altında da yine bu anlayış, yani 'dost acı söyler' anlayışı yatmaktadır.
Sayın Erdoğan, kendisini dostça uyaran Haydar Hoca'nın uyarılarını dikkate alsaydı, daha işin başında bu harekete karşı dikkatli olup birçok devlet kurumunu, birçok bakanlığı bu şebekeye teslim etmeseydi bu ülke 15 Temmuz gibi bir felaketi yaşamamış olacaktı.
On altı yıldan beri devlet çarkının işleyişi ile ilgili, iktidarın gidişatı ve özellikle ekonomiyi yönetim biçimi ile ilgili Haydar Hoca'nın yaptığı tatlı-sert eleştirilerin de temelinde yine bu 'dost acı söyler' ilkesi yatmaktadır.
Haydar Hoca hangi konuda eleştiri getirmişse, şöyle değil böyle yapmalısınız demişse ve geçen bunca yıl kendisini sürekli haklı çıkarmışsa, suç sürekli uyaran Haydar Hoca'nın mıdır yoksa uyarıları dikkate almayıp her defasında duvara toslayanların mıdır?
Göz görüyor ve gönül tahammül etmiyor, 'ne halleri varsa görsünler' diyemiyoruz ve biz başkaları gibi 'yıkama-yağlama' yapmadan 'dost acı söyler' ilkesi gereğince gördüğümüz yanlışları söylemeye devam ediyoruz ve edeceğiz.
Dost acır onun için söyler, dost "dur bakalım ne olacak" diyerek dostunun uçurumdan yuvarlanmasını seyretmez, seyredemez ve dostunun darılması pahasına yanlış yola girdiğini yüksek sesle söyler.
Dostun ayağı taşa değdiği zaman, ayağı kayıp düştüğü ve dostun başı dara düştüğü zaman derhal koşar, tutar kaldırır ve yaralarına merhem arar.
Aşık Reyhani ne güzel söylemiş:
Bülbül odur ötüşünde zar ola
Dost odur ki dar gününde yar ola
Geniş günde düşman bile yar olur."
Sayın Prof. Dr. Haydar Baş öncülüğünde bu kadro nice on yıllardan beridir ki bu ilke ile hareket ediyor; 'dost acı söyler' ilkesi ile.
Bu kadro, vatana dost, millete dost, toprağa dost, ağaca dost, çevreye dost, yeşile dost, tüm hayvanata ve nebatata dost olduğu için, tüm dostlar zarar görmeden evvel, düşmeden evvel, ateşlere yanıp pişmeden evvel son sesleri ile uyarırlar, bazen çok çıkan sesleri muhatapları rahatsız da edebilir ama bilirler ki ateşe yanmaları ve uçuruma düşmeleri yanında bu rahatsızlık hiçbir şey değildir.
Yirmi yıl evvel, Fetullah Gülen'in Papa'yı ziyarete gideceği haberleri basına düşer düşmez, Haydar Hoca'nın derhal kurmay heyetini toplayarak; "bu adamı uyarmamız lazım, yanlış yapıyor, bunun bu hareketi ilerde çok büyük yanlışlara kapı aralayabilir" diyerek bir kitapçık çapında uzunca mektup yazarak elden göndermesinin altında bu anlayış yatmaktadır.
On altı yıldan beri ülkeyi tek başına yöneten mevcut iktidar partisinin daha kurulma aşamasında iken Sayın Erdoğan'ı bizzat bu FETÖ hareketine karşı uyarmasının altında da yine bu anlayış, yani 'dost acı söyler' anlayışı yatmaktadır.
Sayın Erdoğan, kendisini dostça uyaran Haydar Hoca'nın uyarılarını dikkate alsaydı, daha işin başında bu harekete karşı dikkatli olup birçok devlet kurumunu, birçok bakanlığı bu şebekeye teslim etmeseydi bu ülke 15 Temmuz gibi bir felaketi yaşamamış olacaktı.
On altı yıldan beri devlet çarkının işleyişi ile ilgili, iktidarın gidişatı ve özellikle ekonomiyi yönetim biçimi ile ilgili Haydar Hoca'nın yaptığı tatlı-sert eleştirilerin de temelinde yine bu 'dost acı söyler' ilkesi yatmaktadır.
Haydar Hoca hangi konuda eleştiri getirmişse, şöyle değil böyle yapmalısınız demişse ve geçen bunca yıl kendisini sürekli haklı çıkarmışsa, suç sürekli uyaran Haydar Hoca'nın mıdır yoksa uyarıları dikkate almayıp her defasında duvara toslayanların mıdır?
Göz görüyor ve gönül tahammül etmiyor, 'ne halleri varsa görsünler' diyemiyoruz ve biz başkaları gibi 'yıkama-yağlama' yapmadan 'dost acı söyler' ilkesi gereğince gördüğümüz yanlışları söylemeye devam ediyoruz ve edeceğiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025