Ebû Süleyman Darani
Nefsin isteklerine karşı çıkan Ebu Süleyman Darani çok riyazet ve mücahedede bulundu. Açlık çekmek hususunda meşhur oldu. Bu sebeple "Bündarü'l-Caiin" (açlık çekenlerin reisi) adıyla anıldı. Aç kalmanın faziletiyle ilgili olarak sohbetleri sırasında şöyle buyurdu:
"Dünyanın anahtarı tokluk, ahiretin anahtarı açlıktır. Helalden bir lokma az yemeği, akşamdan sabaha kadar namaz kılmaktan daha çok severim. Çünkü, mide dolu olunca, kalbe gaflet basar. İnsan Rabbini unutur. Helalin fazlası böyle yaparsa mideyi haram ile dolduranların hali acaba nasıl olur?"
"Açlık, Allah-ü Teala'nın hazinelerinden bir hazinedir. Onu sevdiklerine ihsan eder. İnsanın karnı doyunca, bütün azalarını şehvet açlığı kaplar. Karnı aç olanın ise azaları şehvetlere karşı bir arzu duymaz."
"En sağlam kale, dilini korumaktır. İbadetin özü açlıktır. İnsanı Allah-ü Teala'dan uzaklaştıran şeylere muhabbet etmek, bütün kötülüklerin başıdır."
"Karın tokluğu, Allah-ü Teala'ya karşı yapılacak ibadetlerin tam yapılmasına manidir."
"Her şeyin bir helak sebebi vardır. Kalpteki nurun helakinin sebebi ise tokluktur. Her şeyin pası vardır. Kalp nurunun pası tokluktur."
"Ben öyle insanlara yetiştim ki, onlar açlığı kendileri için ganimet sayardı. Tıpkı şimdikilerin tokluğu ganimet saydığı gibi."
Yemek yerken hızlı ve çok yememeyi tavsiye ederek şöyle buyurdu; "Karnını tıkabasa doyuran kimse altı şeye mübtela olur. Birincisi; ibadetlerinden haz duymaz, ikincisi; hafızası zayıflamaya başlar, üçüncüsü; ibadetler ona ağır gelmeye başlar, dördüncüsü; başkalarına karşı şefkati azalır, beşincisi; arzu ve istekleri çoğalır, altıncısı; aç olan müminler camiye giderken, çok yiyen kimse helaya koşar."
"Dünya ve ahirete ait bir iş dilemeden önce bir müddet aç kal. Dileğini sonra Allah-ü Teala'ya arzet. Zira tokluk, aklı ve kalbi bozar. Karnı aç olanın kalbi saf ve ince olur. Tok olanın kalbi ise kör ve azgın olur."
Nefsin isteklerine karşı çıkan Ebu Süleyman Darani çok riyazet ve mücahedede bulundu. Açlık çekmek hususunda meşhur oldu. Bu sebeple "Bündarü'l-Caiin" (açlık çekenlerin reisi) adıyla anıldı. Aç kalmanın faziletiyle ilgili olarak sohbetleri sırasında şöyle buyurdu:
"Dünyanın anahtarı tokluk, ahiretin anahtarı açlıktır. Helalden bir lokma az yemeği, akşamdan sabaha kadar namaz kılmaktan daha çok severim. Çünkü, mide dolu olunca, kalbe gaflet basar. İnsan Rabbini unutur. Helalin fazlası böyle yaparsa mideyi haram ile dolduranların hali acaba nasıl olur?"
"Açlık, Allah-ü Teala'nın hazinelerinden bir hazinedir. Onu sevdiklerine ihsan eder. İnsanın karnı doyunca, bütün azalarını şehvet açlığı kaplar. Karnı aç olanın ise azaları şehvetlere karşı bir arzu duymaz."
"En sağlam kale, dilini korumaktır. İbadetin özü açlıktır. İnsanı Allah-ü Teala'dan uzaklaştıran şeylere muhabbet etmek, bütün kötülüklerin başıdır."
"Karın tokluğu, Allah-ü Teala'ya karşı yapılacak ibadetlerin tam yapılmasına manidir."
"Her şeyin bir helak sebebi vardır. Kalpteki nurun helakinin sebebi ise tokluktur. Her şeyin pası vardır. Kalp nurunun pası tokluktur."
"Ben öyle insanlara yetiştim ki, onlar açlığı kendileri için ganimet sayardı. Tıpkı şimdikilerin tokluğu ganimet saydığı gibi."
Yemek yerken hızlı ve çok yememeyi tavsiye ederek şöyle buyurdu; "Karnını tıkabasa doyuran kimse altı şeye mübtela olur. Birincisi; ibadetlerinden haz duymaz, ikincisi; hafızası zayıflamaya başlar, üçüncüsü; ibadetler ona ağır gelmeye başlar, dördüncüsü; başkalarına karşı şefkati azalır, beşincisi; arzu ve istekleri çoğalır, altıncısı; aç olan müminler camiye giderken, çok yiyen kimse helaya koşar."
"Dünya ve ahirete ait bir iş dilemeden önce bir müddet aç kal. Dileğini sonra Allah-ü Teala'ya arzet. Zira tokluk, aklı ve kalbi bozar. Karnı aç olanın kalbi saf ve ince olur. Tok olanın kalbi ise kör ve azgın olur."