Bıktım vallahi! Sayın Erdoğan'ın da, Bahçeli'nin de bu CHP, Kılıçdaroğlu, HDP söylemlerinden bıktım, usandım.
Her mikrofonu gördüklerinde başlıyorlar şikayete. Ekranlar adeta ağlama duvarına döndü.
Etki sizde, yetki sizde ve 20 yıldır bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz. Kimi, kime şikayet ediyorsunuz?
Örneğin şu çocuk olayı. Seviye bu kadarda düşmemeliydi. Hele Sayın Bahçeli'nin, "Bu çocuğa bunları düşündüren nedir" diye kendince bir mantık ortaya koyması çok düşündürücüydü.
Bu ülkede, 'hain' kavramını en çok kullanan siyasetçi Devlet Bahçeli'dir. Bu kavramı HDP'den sonra en çok kimin için kullandığını da biliyorsunuz.
2015 yılıydı ve Sayın Bahçeli adeta kükrüyordu! "Be hey densiz, be hey kanun tanımaz, ahlak bilmez… Sen, cumhurbaşkanısın! Sen, devletin başısın. Ne geziyorsun meydan meydan, bizimle ne uğraşıyorsun. Kahramanmaraş, sana güvendi oy verdi. Bunu zelil etmeye ne hakkın var? Erdoğan oyundur yalandır, aldatmadır, komplodur, tuzaktır, riyadır, ihanettir."
Bahçeli'nin bu sözleri yanında 'hain' iltifattır.
Acıdığım nokta ise Haliç'e döktükleri persillerdir, tursillerdir, omolardır, alolardır. Hiç birisi girip de yıkanmamış.
Gıybet siyaseti kime fayda sağlar
Evet, dediğim gibi ülkemiz siyasetçileri plan, proje, fikir yarıştırmak yerine adeta gıybet yarışına girmiş durumdalar.
Birbirlerini çekiştiriyorlar, birbirlerine itham ve benzetmelerde bulunuyorlar. Beyoğlu'nun arka sokaklarında böyle bir üslup var mıdır, bilmiyorum!
Bu siyaset mantığı neden revaçta? Çaresizlikten, çözümsüzlükten ve istifanın da bir erdem olduğunu, hatayı kabul etmenin de üstünlük olduğu kabul edemediklerinden ötürü bu mantığa sığındılar.
İktidarda, muhalefette iflas etmiş tüccarı oynuyor. Birbirlerinin defterlerini açıyorlar. Biri 1940'lardan örnek veriyor, diğeri ortaçağdan bahsediyor.
Bugünü konuşan yok. Haliyle yarın daha da karanlık ve bu karanlıktan ürken genç beyinler ülkeyi terk ediyor.
Bakın! AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 10 gün önceki söylemlerinden bir kaçını hatırlatayım:
'Kura endeksli Türk Lirası ile bütün oyunlarını bozduk.'
'Enflasyon düşüşe geçti, kur ve faiz de düşecek.'
'Yavaş yavaş, kademeli şekilde kur da düşecek, faiz de aynı şekilde düşecek ve 2022 bizim en parlak yılımız olacak, 2023'e de zaten böyle gireceğiz'.
'Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız eserler üzerine inşa edeceğimiz büyük Türkiye hedefine ulaşacağız. Hizmetlerimizle konuşmaya, övünmeye devam edeceğiz'
Sonuç: "Bankada, yastık altında, kasasında parası, dövizi bulunan bireylere bir çağrı yapmak istiyorum: Herkesi yatırım, istihdam, üretim, ihracat temelleri üzerine inşa ettiğimiz yeni ekonomi politikamızın getirdiği fırsatları değerlendirmeye davet ediyorum." (R. T. Erdoğan)
Sizce bu mantık ile vatandaş 2023'ü görebilir mi?
'İktidar partisine körü körüne bağlanmış kardeşlerimize söylüyorum.'
Akıl yaşta değiş BAŞ'tadır. Çözüm ortadadır. İşte o çözümün sahibi BTP Lideri Hüseyin Baş iki ay önce aynı markanın Türkiye ve Almanya'daki fabrikalarında çalışanlarından örnek vermişti.
"Almanya'daki Mercedes fabrikasında çalışan işçiler, TL hesabıyla 60-70 bin lira para alıyor, Aksaray'daki Mercedes fabrikasında çalışan işçiler aynı iş karşılığında 5 bin lira alıyor.
Böyle saçmalık olabilir mi? Aynı işi yapan iki insan niye ayrı bedeller alıyor?
Ben bunları iktidar partisine körü körüne bağlanmış kardeşlerimize söylüyorum. Artık uyanma, kendimize gelme vakti. Emeğimiz çalındı, geleceğimiz çalındı, hayallerimiz çalındı, hiçbir şey düşünemez olduk.
Bu ülkede gençler hayal kuramaz bir hale geldi. Bugün siyaset milleti açlığa mahkûm ediyor, muhalefetin de tek görüşü; 'İsraf yapmayacağız, düşük faizli borç alacağız'.
Bu milletin çalışmakla bir sorunu yok, Alman'dan daha fazla çalışıyor. Vatanına bağlılık mı? Dünyada şuanda milliyetçiliğin en yüksek seviyede yaşandığı ülke Türkiye.
Her şey bu ülkede ama iş senin emeğinin karşılığına geldiği zaman sen para etmezsin. İşte buna hiçbirimizin müsaade etmesi mümkün değildir" diyordu.
Müsaade etmeyeceğiz!
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025