Gerçek olan iflas ve taviz; gerisi hikaye

Ahmet Davutoğlu yönetimindeki yeni AKP hükümetinin başarı öykülerine ihtiyacı olduğunu herkes biliyor.Tarımdan istihdama, sosyal güvenlikten gelir dağılımına, cari açıktan dış ticaret açığına, eğitimden bilimsel seviyeye, asayişten yargıya, toplumsal ayrışmalardan aile içi şiddete, bonzai ve bali illetinin yaygınlaşmasından ahlaki-kültürel-dinî yozlaşmaya kadar birçok alanda yaşanan 12 yıllık iflas artık dışa vuruyor.AKP yönetimindeki birçok bakan ve vekilin ise, halk nezdinde üstüne şal çekilmesi gereken çok işleri var. Rant, yolsuzluk ve kul hakları, artık dokunulmazlık dosyalarından sızıyor.Dahası AKP hükümetinin, Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi'nde eş başkanlık üstlendiği dönemden bu yana, İslam coğrafyasında milyonlarca Müslüman'ın canına, malına, vatanına ve namusuna mal olan işgal ve mezalimlerde Arş-ı Âlâ'yı titreten ortaklığı ve vebali var.Böyle vahim bir tablonun üstüne, Savunma Bakanı Keryy başta olmak üzere Amerikan bakan ve Temsilciler Meclisi üyeleri, AKP hükümetinin eli kanlı terör şebekeleriyle korsan petrol ticareti yaptığı şeklinde öyle katranlar boşalttılar ki, temizlenmesi zor, hatta imkansız?Amerika, AKP hükümeti maharetiyle BOP ve iflas kapanına kıstırılmış Türkiye'yi at edip binmek, eşek edip sürmek için, vaktin tam denk düşdüğü öngörüsüyle adım atıyor. Kendisinin havadan bombardımana tabi tuttuğu IŞİD'e karşı Barzani ve PKK uzantılarıyla birlikte Türkiye'yi karadan mücadeleye iteklerken; AKP hükümetinin Çekirdek Koalisyon'a katılmadaki çekimserliğine bahane olan 46 rehine işi kaş-göz arasında halloluyor.Hükümet, rehine sürecinin doğal karanlık noktaları ve yukarı tükürse bıyık-aşağı tükürse sakal hesabı sebebiyle, çok çabalamasına rağmen, bir zafer hikayesine dönüştüremiyor, ağız tadıyla siyasi bir pirim devşiremiyor.Dış dünyada yaşanan eksen ve omurga kaymasına dönük restorasyon işi ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kalıyor. Amerika'ya uçuyor.Erdoğan, finansörü Yahudi banker Rotschild, taşeronu ise Yuvarlak Masa grubunun da kurucusu ve aynı zamanda Filistin'i Yahudilere veren Balfour deklarasyonunun yazarı Siyonist Lord Milner'in oluşturduğu CFR'de soluğu alıyor. Dünyayı Türkiye'nin Ortadoğu'daki bilgi ve deneyimlerinden yararlanmaya faydalanmaya çağırıyor. Türkiye, sahip olduğu bilgi ve tecrübeyi, model ortaklık çerçevesi içerisinde, Amerika Birleşik Devletleri ile paylaşmayı son derece sağlıklı bir şekilde sürdürüyor, diyor.Erdoğan, kendisine taktıkları Yahudi Cesaret Madalyasını geri isteyen Amerikan Yahudi lobilerine CFR'den sesleniyor. Herkesin anlayacağı dilden şu mesajı veriyor:Ben, antisemitizmi bir insanlık suçu olarak açıklayan ilk başbakanlardan biriyim. Türkiye, devletiyle ve halkıyla, her zaman mazlumların yanında olmuş; Museviler de mazlum konumuna düştüğünde el uzatan ülke olmuştur? Hitler'in zulmünden kaçan Musevilere de ülkemiz kucak açmıştı? IŞİD'in doğduğu yer Irak'tır, ama palazlandığı yer Suriye'dir. Obama'nın ifade ettiği gibi Irak ve Suriye'yi kapsayacak bir adımın atılması lazım; biz de Türkiye olarak üzerimize düşen neyse yapmaya hazır olacağız!Başkanıyla-başbakanıyla AKP hükümetinin duruşu budur.Ekonomisi dış borç ve sıcak paraya mahkum ve tüm politikaları madden ve manen iflas etmiş bir hükümet, Atlantik ötesi rüzgarlarıyla savrulmaya mahkumdur. Vaziyeti kurtarmak için küresel güçlerin müsaade ettiği kadar yazılan başarı öyküleri ve atılan zafer naraları sadece verilecek yeni tavizleri halka fark ettirmemek içindir. Gerisi hikaye?