Dünyada uyuşturucu satışı ile elde edilen para birkaç yüz milyar doları ifade eder! Bu miktar kara paraya dönüşür. Aklanmak için gizli yöntemler kullanır. Girdiği her yerde korkunç tahribat yapar. Sosyal ve ahlaki çöküntüler görülür. Tüm ülke ve halk büyük sarsıntı geçirir. Kara paranın girdiği her kolda ve bölgede ekonomik depremler oluşur. Bütün kaçakçılara uygun zemin gelişir. Böylece bu uyuşturucu canavarının önünde de nice nesiller eriyip gider. Gençlik insafsızca kırılıp dökülür.
Türkiye'de son 5-10 yılda gençliğe büyük çapta uyuşturcu çengeli görülmektedir. Üniversitelerde %5-6, lise ve orta-okullarda %2-3, hatta ilk okulların son sınıflarında bile kolaylıkla uyuşturucu ortamları oluşur. Ali huzursuzlukları, boşanmalar, geçimsizlikler, çocukların dışlanması, eğitimsizlik ve inançsızlık bu ortamın gelişmesi için en uygun zemindir. Eğitimsiz zenginlikte ayrı bir konudur. Çocuklara kontrolsüz para vermek ise çok tehlikeli ve hatalıdır. Bu para kolaylıkla kural dışı yollara gidebilmektedir.
Son zamanlarda, gazetelerde uyuşturucu haberleri sıklıkla manşet haline gelmektedir. Çeteler-mafyalar yakalanıyor, lokaller gizli evler basılıyor, imalat yerlerine baskınlar yapılıyor vb. Ama bunlar yetmiyor. Bu mücadelenin sadece Polisiye tedbirerle başarılı olacağını herhalde kimse düşünmüyor. Mücadelenin organize şekilde yürütülmesi ve sistemli yapılması gerekir. Bunun için uyuşturucu ile mücaele derneğini (uyum) kurduk. Böylece mücadelemizi organize bir şekilde yürütmek ve medya, konferans, panel toplantı ve etkinliklerle halkımızı uyarmak, daha kolay ve başarılı olacak kanısındayız. Bu mücadelede aile içi yaşam çok önemlidir.
Aile geçimsizliklerinde ve boşanmalarda Amerika ve Avrupa önde gitmektedir. Evli çiftlerin hemen hemen %60'ı boşanmalarla sonuçlanmaktadır. Ayrıca evlilik dışı çocukların, normalden daha fazla olduklarını gösteren rakamlar zikredilmektedir. Bu korkunç bilanço korkunç sonuçlar vermektedir. Bu çocuklar aile sevgisi ve şefkat nedir bilmemektedir. Sevgisiz büyüyen çocuklarda, hayatlarında sevgi ve saygısız davranmaktadır. Birçoğu Psikopat kavramlarına yatkın davranış bozukluğu içindedir. Onlar her türlü suça daha meyilli olmaktadır. Bu tür insanlar belirli pozisyonlara geldiklerinde büyük çapta yıkıcı, kırıcı ve acımasız olmaktadır. Bunlar büyük holding idarelerinde, devlet ve özel teşebbüslerde, müdür ve diğer kadrolarda, medyada, TV'lerde ve benzeri kurumlarda halka ve gençliğe acımasız davranmaktadır. Gayelerine ulaşmak için herşeyi mübah görmektedir. Önüne çıkan her kuralı, her canlı ve cansızı, idare ve kurumu ortadan kaldırmak için var kuvvetleri ile yüklenmektedirler! Hayati bir ölüm-kalım savaşına ve ortalığı bir arenaya çevirmektedirler.
Şu anda dünya ve Türkiye buna yakın bir süreç içindedir. Çok dikkatli olmalıyız. Aklıselimle olayları takip edip ona göre karar vermeliyiz.
Bölgemizde tek demokraktik büyük devlet Türkiye'dir. Demokrasi açık bir rejim olduğundan, eğer tedbir alınmazsa, her türlü yıkıma da açıktır!
Kışkırtmalara ve tahriklere kapılmamak gerekir. Aile bütünlüğüne yönelik her türlü tahribata karşı koymalıyız. Nüfusumuzun %65'ini oluşturan gençliğimize, sabırlı ve töleranslı davranmalıyız. Gelecek onlarındır. En büyük kozumuz kuvvetli aile bağlarımızdır. Güçlü aile bağlarımız ise henüz tam olarak, tahrip olmamıştır.
Ayrıca hayata bakış açısı da önemlidir. Eğer sadece olumsuzlara değil de elimizde olap da olumlu gelişen konulara da bakabilirsek ve onları da değerlendirirsek, umutsuzluğa kapılmamız için hiçbir sebep olmadığını kolaylıkla görürüz. Sonunda Türkiye'nin üzerine, bir karabasan gibi, yapay olarak örtülen bu kapkara ve umutsuz süreci de, birçok mücadelelerimizde olduğu gibi, fazla zarar görmeden atlatabiliriz.
Türkiye'de son 5-10 yılda gençliğe büyük çapta uyuşturcu çengeli görülmektedir. Üniversitelerde %5-6, lise ve orta-okullarda %2-3, hatta ilk okulların son sınıflarında bile kolaylıkla uyuşturucu ortamları oluşur. Ali huzursuzlukları, boşanmalar, geçimsizlikler, çocukların dışlanması, eğitimsizlik ve inançsızlık bu ortamın gelişmesi için en uygun zemindir. Eğitimsiz zenginlikte ayrı bir konudur. Çocuklara kontrolsüz para vermek ise çok tehlikeli ve hatalıdır. Bu para kolaylıkla kural dışı yollara gidebilmektedir.
Son zamanlarda, gazetelerde uyuşturucu haberleri sıklıkla manşet haline gelmektedir. Çeteler-mafyalar yakalanıyor, lokaller gizli evler basılıyor, imalat yerlerine baskınlar yapılıyor vb. Ama bunlar yetmiyor. Bu mücadelenin sadece Polisiye tedbirerle başarılı olacağını herhalde kimse düşünmüyor. Mücadelenin organize şekilde yürütülmesi ve sistemli yapılması gerekir. Bunun için uyuşturucu ile mücaele derneğini (uyum) kurduk. Böylece mücadelemizi organize bir şekilde yürütmek ve medya, konferans, panel toplantı ve etkinliklerle halkımızı uyarmak, daha kolay ve başarılı olacak kanısındayız. Bu mücadelede aile içi yaşam çok önemlidir.
Aile geçimsizliklerinde ve boşanmalarda Amerika ve Avrupa önde gitmektedir. Evli çiftlerin hemen hemen %60'ı boşanmalarla sonuçlanmaktadır. Ayrıca evlilik dışı çocukların, normalden daha fazla olduklarını gösteren rakamlar zikredilmektedir. Bu korkunç bilanço korkunç sonuçlar vermektedir. Bu çocuklar aile sevgisi ve şefkat nedir bilmemektedir. Sevgisiz büyüyen çocuklarda, hayatlarında sevgi ve saygısız davranmaktadır. Birçoğu Psikopat kavramlarına yatkın davranış bozukluğu içindedir. Onlar her türlü suça daha meyilli olmaktadır. Bu tür insanlar belirli pozisyonlara geldiklerinde büyük çapta yıkıcı, kırıcı ve acımasız olmaktadır. Bunlar büyük holding idarelerinde, devlet ve özel teşebbüslerde, müdür ve diğer kadrolarda, medyada, TV'lerde ve benzeri kurumlarda halka ve gençliğe acımasız davranmaktadır. Gayelerine ulaşmak için herşeyi mübah görmektedir. Önüne çıkan her kuralı, her canlı ve cansızı, idare ve kurumu ortadan kaldırmak için var kuvvetleri ile yüklenmektedirler! Hayati bir ölüm-kalım savaşına ve ortalığı bir arenaya çevirmektedirler.
Şu anda dünya ve Türkiye buna yakın bir süreç içindedir. Çok dikkatli olmalıyız. Aklıselimle olayları takip edip ona göre karar vermeliyiz.
Bölgemizde tek demokraktik büyük devlet Türkiye'dir. Demokrasi açık bir rejim olduğundan, eğer tedbir alınmazsa, her türlü yıkıma da açıktır!
Kışkırtmalara ve tahriklere kapılmamak gerekir. Aile bütünlüğüne yönelik her türlü tahribata karşı koymalıyız. Nüfusumuzun %65'ini oluşturan gençliğimize, sabırlı ve töleranslı davranmalıyız. Gelecek onlarındır. En büyük kozumuz kuvvetli aile bağlarımızdır. Güçlü aile bağlarımız ise henüz tam olarak, tahrip olmamıştır.
Ayrıca hayata bakış açısı da önemlidir. Eğer sadece olumsuzlara değil de elimizde olap da olumlu gelişen konulara da bakabilirsek ve onları da değerlendirirsek, umutsuzluğa kapılmamız için hiçbir sebep olmadığını kolaylıkla görürüz. Sonunda Türkiye'nin üzerine, bir karabasan gibi, yapay olarak örtülen bu kapkara ve umutsuz süreci de, birçok mücadelelerimizde olduğu gibi, fazla zarar görmeden atlatabiliriz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006