Fethullah Gülen hareketi ile AKP iktidarını yan yana koyduğumuzda bozuluyorlar. Hatta '17-25 Aralık'tan öncesi bizi bağlamaz', diye bir sınır dahi koydular.
Ama öylesine birbirlerine sarılmışlar, iç içe geçmişler, kaynaşmışlar ki, sınırlar bile gerçekleri ayırmaya yetmedi, yetmiyor.
Geçtiğimiz gün BTP lideri Hüseyin Baş, Halk TV'ye konuk oldu. Sayın Baş'a, "İktidarın, FETÖ konusunda geldiği noktayı samimi buluyor musunuz?" sorusu soruldu.
2021 yılın, 'FETÖ firarda fikri iktidarda' çıkışıyla iktidarın FETÖ ile sözde mücadelesini özetleyen son soruya ise şu cevabı verdi:
"FETÖ'nün Türkiye'deki dini, kültürel misyonu dinler arası diyalog projesiydi. Bu şekilde aslında Türklüğün ve Türk'ün tarihinin altını boşaltıyorlardı. Bugün baktığınızda bu misyon devam ediyor…
Bugün FETÖ uzaktan, 'Aferin, biz yapamayacaktık, bunlar yapıyor' diyordur. AK Parti FETÖ ile birlikte bu ülkeye ne zarar verdiyse aynı zararları vermeye devam ediyor. Bir şey değişmiş değil."
Örnek vereyim
İlahiyatçı Prof. Dr. Mehmet Aydın. 2002'de AKP vekili olarak meclise girdi. 3 dönem vekillik yaptı. 58 ve 59'cu Erdoğan hükümetlerinde Diyanet'ten sorumlu devlet bakanı idi.
Kimdi Mehmet Aydın ki, Sayın Erdoğan bu şahsa iki dönem diyanet gibi hassas bir kurumun sorumluluğunu verdi?
AKP'nin kurulmasına 4 yıl var. Tarih 23-27 Ekim 1998 ve DİB Ankara Hilton Otelinde 2. Din şurası tertipliyor. Komisyonun ana başlıkları şöyle:
1- Dini konularda toplumun aydınlatılması ve farklı yorumlanmasından kaynaklanan problemler ve çözüm yolları komisyonu
2- Din eğitimi komisyonu
3- Dinler Arası diyalog ve Hoşgörü komisyonu.
Bu komisyonun başkanı kim biliyor musunuz? Mehmet Aydın
İşte o Mehmet Aydın'ı, Sayın Erdoğan bahsettiğim gibi DİB'ten sorumlu bakan yaptı.
Mehmet Aydın'ın ilk icraatlarından birisi de 1998'deki o şurada yapılan konuşmaları derlettirmek oldu ve bu derlemeleri, "II. Din Şurası Tebliğ ve Müzakereleri" adıyla 1500 sahifelik iki cilt halinde kitaplaştırdı.
Bu kitaptan birkaç bölüm hatırlatayım!
"Diyalog bilgi eksikliklerini giderebilir, gidermelidir. Yani herkes kendi dinini anlatsın bir defa. Hıristiyanlığı bilelim, Yahudiliği bilelim, İslamiyet'i bilelim. Sağlam bilgilere sahip olursak önemli bir başarıdır bu. Hatalarımızın büyük bir kısmı yanlış bilgilerden geliyor. Atalarımız bizi yoldan çıkarmışlar."( II. Din Şurası Tebliğ ve Müzakereleri c.2, sh. 321)
"Bazı Müslüman kardeşlerimiz diyordu ki, 'Yahu bir fırsat düştü, Müslümanlığı anlatalım Hıristiyanlara, Allah belki hidayetini gösterir.'
Yani adam aslında Müslümanlaştırmak için gelmiş. Bu diyalog değil. İşin ucunda din değiştirmek, bilmem adam kazanmak, üye kazanmak varsa, açıkçası bu bir din mensubuna yapılacak en dinsizce bir harekettir. Dinsizce diyorum, çünkü bunu hiçbir din kabul etmez." (II. Din Şurası Tebliğ ve Müzakereleri c.2 s.332)
"Allah farklılıktan rahatsız olmuyor" (II. Din Şurası Tebliğ ve Müzakereleri c.2 s.331)
"Öbür dinler büsbütün batıl dinler değildir. Onlarda da bir gerçeklik payı vardır."( II. Din Şurası Tebliğ ve Müzakereleri c.2 s.341)
"Ben, Avrupa'ya gittiğimde kiliseye çok giderim. Büyük zevk duyuyorum." (II. Din Şurası Tebliğ ve Müzakereleri c.2 s.375)
Fethıullah Gülen'de aynı şeyleri söylüyordu. Ama birisi darbeci hain oldu diğeri AKP'li eski vekil.
Yani ruh ikizi bu zihniyet İslam itikadına darbe girişiminde bulunduklarında susanlar, iktidarlarına karşı başlatılan malum kalkışmayı destana çevirdiler.
"İçin temiz olmadıktan sonra hacı, hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tespih, post, seccade güzel: Ama Tanrı kanar mı bunlara?" (Ömer Hayyam)
Oysa uyarıcı da gelmişti
BTP'nin ebedi Genel Başkanı Merhum Prof. Dr. Haydar Baş yıllar önce "BTP ve AK Partisi kurulmadan önce Recep Tayyip Erdoğan ile Boğaz'da kahvaltıda bir araya geldik. Kendisine Türk milletini heder etmemek için dinler arası diyalog hariç biz sizi destekleriz, dedik. Biz bunda anlaştık.
Ancak akabinde Sayın Erdoğan, gittiği her yerde 4 hak dinden, 3 hak dinden bahsediyor. Bize dinler arası diyalogun karşısında olduğunu söyledi, kendisi de bundan bir parça oldu. Arkadaşına haber gönderdim: sizinle bu yolu yürümem mümkün değil" demişti.
15 Temmuz 2016'dan sonra FETÖ'nün üstlendiği misyonda herhangi bir değişiklik oldu mu? Tam aksine gelişmişlik (!) oldu.
Gülen'i hain ilan edenler, hocasına (Said Nursi) sahip çıktı, o kırmızı kitaplarını devlet eliyle basacaklarını açıkladı.
Hahamları, Saray'da ağırladılar ve dualarına (isteklerine) nail oldular. Ortodoks baş papazı artık ekümenik. Sümela'da, Tecavüz Adasındaki (Akdamar) ayinlere artık dünya çağından katılım oluyor.
'İnanç turizmi' başlığı altında yerin altını kaza kaza, batıya, 'burası sizin medeniyetinizin beşiği, biz burada misafiriz' mesajları veriliyor.
Bugün iktidarda olanlar 80'li, 90'lı yıllarda meydanlarda, gazetelerde, 'camiler olmasa buranın İslam devleti olduğunu nereden anlayacağız' cümleleriyle iktidarları suçluyorlardı.
İktidar oldular şimdi camilerin yanında kilise ve havralar var. Yani FETÖ firarda fikri iktidarda.
- Emeklileri hallettiler sıra ailede / 13.01.2025
- ‘Duanız olmasa Rabbim, size ne diye değer versin?’ / 12.01.2025
- Talan edilmiş Anadolu’dan tam bağımsız Türkiye’ye / 11.01.2025
- Devlet Bahçeli’nin bebek katiline ilgisi yeni değilmiş / 10.01.2025
- Papa, Öcalan sürecine dahil olacak mı? / 09.01.2025
- İktidarın hedefi: ‘Herkes sussun’ / 08.01.2025
- Soru sırası bizde: Bu ülkeyi bu hale kim getirdi? / 06.01.2025
- Zalimin zulmü varsa bizim de duamız var / 05.01.2025
- Sayın Savcım! Yoksa adalet, kadıya göre mi? / 04.01.2025