Siyasilerimiz, karlı kamu kuruluşlarını 2-3 yıllık karına yabancılara sattığı için, senyoraj gelirini görmezden gelip, madenleri de toprak fiyatına yabancılara devrettiği için, Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, geriye gelir olarak sadece vergiler, cezalar ve zamlar kaldı.
Ülkemizde verginin de vergisini alıyorlar, zam üstüne zam yapıyorlar. Vatandaşlar iki darbeyi aynı anda yiyor; hem geliri azalıyor, hem de artan vergiler, cezalar ve zamlar sebebiyle giderleri katlanarak artıyor.
Bugün benzine 15 kuruş daha zam geldi. Bu zamla İstanbul'da benzinin litre fiyatı 5.81 liraya yükseldi. Eski bir milletvekili, ardı ardına gelen benzin zamlarına tepki göstererek sosyal medya hesabından şu eleştirilerde bulundu:
"Bu gece benzine 15 kuruş zam yapılacak ve 50 litrelik benzin için Ankara'da tam 292,5 TL ödenecek! Bunun da 169 TL'si vergi! Ödenen bu vergi ile vatandaş sofrasına 5,6 kg kıyma, 8,5 kg zeytin, 317 adet yumurta, 242 adet halk ekmek ya da 10 kg beyaz peynir alabilirdi! Yeter! Yani aslında vatandaş 123,5 TL benzin alabilmek için 169 TL vergi ödemek zorunda? 169 TL'yi kötü, keyfi yönetimi için hükümete haraç olarak ödüyor! Vergi adaleti istiyoruz. Dünyanın en pahalı benzini Türkiye'de, dolaylı vergide de Türkiye şampiyon! Zam zam zam başka bir şey bilmiyorlar. Vergide adalet istiyoruz herkes kazandığı kadar vergi ödesin, çok kazanandan çok vergi alınsın, asgari ücretliden neden vergi alınıyor mesela?"
Evet, sayın eski vekilin de ifade etiği gibi, Türkiye'de vergi adaleti yok, kazanandan değil kazanmayandan vergi alınıyor, dünyanın en pahalı benzini Türkiye'de, adaletsiz vergi denilen ve tüketiciden alınan dolaylı vergilerde Türkiye dünya şampiyonu? Açlık sınırının altında maaş alarak, mutfak masrafını dahi karşılayamayan asgari ücretliden, daha maaşı eline geçmeden vergi alınıyor.
Türkiye'de tablo bu; vatandaşına hizmet eden değil, vatandaşını potansiyel gelir kapısı gören, daha açık bir ifadeyle yapılan yanlışları kapatmak için vatandaşını yama olarak gören bir siyasi anlayışla idare ediliyoruz.
Halbuki bu ülkede, vergileri asıl gelir kaynağı olarak görmeyen, senyorajı, yani para basma hakkını kullanarak ve de 3 katrilyon dolarlık maden kaynaklarını devlet-millet ortaklığıyla işleterek milletini kıyamete kadar abad edecek bir lider, Prof. Dr. Haydar Baş vardı.
Üstelik sunduğu çözümlerin modelini yazdı Sayın Baş, dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli adıyla? Millet olarak bu gerçeğe gözlerimizi kapadık, kulaklarımızı tıkadık ve yıllardır sürünüyoruz, sonra da feryat ediyoruz. Peki, çektiğimiz sancılar bizleri ayıktırıyor mu? Hayır. Ayıkmıyoruz, uyanmıyoruz ve bu inat bizlerin daha da karanlığa gömülmesine neden oluyor.
Prof. Dr. Baş, 16 Mart tarihli "Milli Ekonomi Modeli uygulanmadan Türkiye kurtulamaz" başlıklı makalesinde vergilerle alakalı şu temel tespitleri yapmıştı:
"?Alınacak vergiler de elbette ki devletlerin gelir kalemidir. Ancak her gelir kesiminden aynı oranda vergi almak, sosyal devlet anlayışına aykırıdır. Devlet, geliri belli bir miktarın altındakilerden vergi almamalıdır. Bu kesimden vergi almamak devletin gelirini azaltmamakta, tam tersine arttırmaktadır.
Bunu örnekleyelim: Yıllık kârı 20 milyar olan bir bireyden alacak olduğumuz 8 milyarlık vergiyi almadığımız takdirde, bu 8 milyarlık para tüketim olarak piyasaya girecek ve elden ele dolaşacaktır. Bunun ülkemiz şartlarında yılda 16 kez el değiştirdiğini düşünürsek, bu meblağda bir para vergi olarak alınmadığı takdirde ortaya çıkacak artı tüketim miktarı 128 milyar olacaktır. Buna mukabil bir üretim artışı olacağı göz önüne alındığında, bu yeni üretim artışından alınacak vergi miktarı bizim başta almadığımız 8 milyardan en az 4 kat daha fazla olacaktır.
Yani dar gelirliden alınmayan vergi, devletin topladığı vergi miktarını azaltmayacaktır. Geliri belli bir meblağın altındaki kesimi sadece vergi muafiyeti ile değil, sosyal devlet projeleri ile de destekleyeceğiz. Bu sayede dar gelirli ekonomiyi ayağa kaldıran bir kaldıraç vazifesi de görecektir.
Bunların hayata geçirilmesinin tüm detayları da tezimizde (Milli Ekonomi Modeli) yer almaktadır. Ve bu model uygulanmadan devletin gelir kalemlerinin gider kalemlerini geçmesine imkân bulunmamaktadır?"
Vergiler çok ağır, gelirimiz yetmiyor, yeter artık diye feryat edeceğimize, dünyanın duyduğu bu sese kulak vermeliyiz, uyguladığı bu Model'i, Model'in sahibiyle birlikte hayata geçirmeliyiz.
Bakın, 2006 yılından bu yana Milli Ekonomi Modeli'nin projelerini hayata geçiren, 27 Şubat 2013 tarihinde Modelin sahibi Prof. Dr. Baş'ı ve ekibini Duma'ya davet ederek, 4,5 saat zaman ayıran ve bu toplantıdan sonra da MEM'i tümüyle uygulama kararı alan Rusya'nın lideri Putin, geçtiğimiz Pazar yapılan seçimlerde yüzde 76,66 oranında oy aldı.
Kremlin Sözcüsü Peskov bu sonuçla ilgili olarak, "halkın, Putin'in Rusya'nın gelişimine yönelik planları etrafında birleştiğini" söyledi. Nedir bu planlar?
Milli Ekonomi Modeli'in projeleri?
Yine Çin Ulusal Halk Kongresi'nde, yeniden ve ölene kadar Çin Devlet Başkanı seçilen Şi Cinping'in bu başarısının altında, 5 Mart 2013'te, bundan 5 yıl önceki kongrede tüketim odaklı MEM'i uygulama kararının olduğu bilinen bir gerçek?
Yeniden seçilen Şi Cinping kapanış konuşmaşında şunları söyledi: "Hangi mevkide olursanız olun, şunu unutmayın: Çin Halk Cumhuriyeti, Çin halkıdır. Sürekli Çin halkının çıkarlarını, mutluluğunu ve halka hizmeti en merkeze koyun ve öyle gayretle çalışın."
İnsanı, halkı, vatandaşı merkeze koyan dünyadaki tek sistem Milli Ekonomi Modeli'dir.
BRICS devletleri içimizden çıkan MEM'in projelerini doya doya hayata geçirip, liderleri halkları tarafından bu sebeple baş tacı edilirken, kendisi için yazılan MEM'i görmezden gelen Türk milleti bu inada devam ettikçe daha çok sürünecek.
Ülke idare etmeye gelince; örneklerde de görüldüğü gibi, MEM'le milletine hizmet ederek ülke idare etmek, kapitalizmle milletinin elindekini alarak idare etmekten her zaman daha kolay ve daha kalıcıdır.
Ülkemizde verginin de vergisini alıyorlar, zam üstüne zam yapıyorlar. Vatandaşlar iki darbeyi aynı anda yiyor; hem geliri azalıyor, hem de artan vergiler, cezalar ve zamlar sebebiyle giderleri katlanarak artıyor.
Bugün benzine 15 kuruş daha zam geldi. Bu zamla İstanbul'da benzinin litre fiyatı 5.81 liraya yükseldi. Eski bir milletvekili, ardı ardına gelen benzin zamlarına tepki göstererek sosyal medya hesabından şu eleştirilerde bulundu:
"Bu gece benzine 15 kuruş zam yapılacak ve 50 litrelik benzin için Ankara'da tam 292,5 TL ödenecek! Bunun da 169 TL'si vergi! Ödenen bu vergi ile vatandaş sofrasına 5,6 kg kıyma, 8,5 kg zeytin, 317 adet yumurta, 242 adet halk ekmek ya da 10 kg beyaz peynir alabilirdi! Yeter! Yani aslında vatandaş 123,5 TL benzin alabilmek için 169 TL vergi ödemek zorunda? 169 TL'yi kötü, keyfi yönetimi için hükümete haraç olarak ödüyor! Vergi adaleti istiyoruz. Dünyanın en pahalı benzini Türkiye'de, dolaylı vergide de Türkiye şampiyon! Zam zam zam başka bir şey bilmiyorlar. Vergide adalet istiyoruz herkes kazandığı kadar vergi ödesin, çok kazanandan çok vergi alınsın, asgari ücretliden neden vergi alınıyor mesela?"
Evet, sayın eski vekilin de ifade etiği gibi, Türkiye'de vergi adaleti yok, kazanandan değil kazanmayandan vergi alınıyor, dünyanın en pahalı benzini Türkiye'de, adaletsiz vergi denilen ve tüketiciden alınan dolaylı vergilerde Türkiye dünya şampiyonu? Açlık sınırının altında maaş alarak, mutfak masrafını dahi karşılayamayan asgari ücretliden, daha maaşı eline geçmeden vergi alınıyor.
Türkiye'de tablo bu; vatandaşına hizmet eden değil, vatandaşını potansiyel gelir kapısı gören, daha açık bir ifadeyle yapılan yanlışları kapatmak için vatandaşını yama olarak gören bir siyasi anlayışla idare ediliyoruz.
Halbuki bu ülkede, vergileri asıl gelir kaynağı olarak görmeyen, senyorajı, yani para basma hakkını kullanarak ve de 3 katrilyon dolarlık maden kaynaklarını devlet-millet ortaklığıyla işleterek milletini kıyamete kadar abad edecek bir lider, Prof. Dr. Haydar Baş vardı.
Üstelik sunduğu çözümlerin modelini yazdı Sayın Baş, dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli adıyla? Millet olarak bu gerçeğe gözlerimizi kapadık, kulaklarımızı tıkadık ve yıllardır sürünüyoruz, sonra da feryat ediyoruz. Peki, çektiğimiz sancılar bizleri ayıktırıyor mu? Hayır. Ayıkmıyoruz, uyanmıyoruz ve bu inat bizlerin daha da karanlığa gömülmesine neden oluyor.
Prof. Dr. Baş, 16 Mart tarihli "Milli Ekonomi Modeli uygulanmadan Türkiye kurtulamaz" başlıklı makalesinde vergilerle alakalı şu temel tespitleri yapmıştı:
"?Alınacak vergiler de elbette ki devletlerin gelir kalemidir. Ancak her gelir kesiminden aynı oranda vergi almak, sosyal devlet anlayışına aykırıdır. Devlet, geliri belli bir miktarın altındakilerden vergi almamalıdır. Bu kesimden vergi almamak devletin gelirini azaltmamakta, tam tersine arttırmaktadır.
Bunu örnekleyelim: Yıllık kârı 20 milyar olan bir bireyden alacak olduğumuz 8 milyarlık vergiyi almadığımız takdirde, bu 8 milyarlık para tüketim olarak piyasaya girecek ve elden ele dolaşacaktır. Bunun ülkemiz şartlarında yılda 16 kez el değiştirdiğini düşünürsek, bu meblağda bir para vergi olarak alınmadığı takdirde ortaya çıkacak artı tüketim miktarı 128 milyar olacaktır. Buna mukabil bir üretim artışı olacağı göz önüne alındığında, bu yeni üretim artışından alınacak vergi miktarı bizim başta almadığımız 8 milyardan en az 4 kat daha fazla olacaktır.
Yani dar gelirliden alınmayan vergi, devletin topladığı vergi miktarını azaltmayacaktır. Geliri belli bir meblağın altındaki kesimi sadece vergi muafiyeti ile değil, sosyal devlet projeleri ile de destekleyeceğiz. Bu sayede dar gelirli ekonomiyi ayağa kaldıran bir kaldıraç vazifesi de görecektir.
Bunların hayata geçirilmesinin tüm detayları da tezimizde (Milli Ekonomi Modeli) yer almaktadır. Ve bu model uygulanmadan devletin gelir kalemlerinin gider kalemlerini geçmesine imkân bulunmamaktadır?"
Vergiler çok ağır, gelirimiz yetmiyor, yeter artık diye feryat edeceğimize, dünyanın duyduğu bu sese kulak vermeliyiz, uyguladığı bu Model'i, Model'in sahibiyle birlikte hayata geçirmeliyiz.
Bakın, 2006 yılından bu yana Milli Ekonomi Modeli'nin projelerini hayata geçiren, 27 Şubat 2013 tarihinde Modelin sahibi Prof. Dr. Baş'ı ve ekibini Duma'ya davet ederek, 4,5 saat zaman ayıran ve bu toplantıdan sonra da MEM'i tümüyle uygulama kararı alan Rusya'nın lideri Putin, geçtiğimiz Pazar yapılan seçimlerde yüzde 76,66 oranında oy aldı.
Kremlin Sözcüsü Peskov bu sonuçla ilgili olarak, "halkın, Putin'in Rusya'nın gelişimine yönelik planları etrafında birleştiğini" söyledi. Nedir bu planlar?
Milli Ekonomi Modeli'in projeleri?
Yine Çin Ulusal Halk Kongresi'nde, yeniden ve ölene kadar Çin Devlet Başkanı seçilen Şi Cinping'in bu başarısının altında, 5 Mart 2013'te, bundan 5 yıl önceki kongrede tüketim odaklı MEM'i uygulama kararının olduğu bilinen bir gerçek?
Yeniden seçilen Şi Cinping kapanış konuşmaşında şunları söyledi: "Hangi mevkide olursanız olun, şunu unutmayın: Çin Halk Cumhuriyeti, Çin halkıdır. Sürekli Çin halkının çıkarlarını, mutluluğunu ve halka hizmeti en merkeze koyun ve öyle gayretle çalışın."
İnsanı, halkı, vatandaşı merkeze koyan dünyadaki tek sistem Milli Ekonomi Modeli'dir.
BRICS devletleri içimizden çıkan MEM'in projelerini doya doya hayata geçirip, liderleri halkları tarafından bu sebeple baş tacı edilirken, kendisi için yazılan MEM'i görmezden gelen Türk milleti bu inada devam ettikçe daha çok sürünecek.
Ülke idare etmeye gelince; örneklerde de görüldüğü gibi, MEM'le milletine hizmet ederek ülke idare etmek, kapitalizmle milletinin elindekini alarak idare etmekten her zaman daha kolay ve daha kalıcıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025