Kiralar fahiş. Ulaşım fahiş. Gıda fahiş. Giyim fahiş. Eğitim fahiş. Sağlık fahiş. Gelir nahoş.
Ama Sayın Erdoğan diyor ki, 'vatandaşımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Enflasyonla mücadelemiz kararlılıkla devam ediyor'. Alkış.
Hele 2 bin 500 TL olan kirası 7 bin 500 TL'ye çıkınca direk Cumhurbaşkanını arayıp yardım istenmesi gerçekten alkışlanacak bir durum. Sayın Erdoğan'ın bir vatandaşı araması ve vatandaşın telefonu kapatması ise ülkedeki güvenin dip yaptığının bir göstergesi!
Ülkemizdeki açlık sınırı 14 bin TL'ye dayandı. Emekli maaşları, hükümetin artı 2 bin TL kararı ile 7 bin 500 TL. Aynı hükümetin Bakanı diyor ki, 'ülkemizde açlık sınırı altında maaş yok'.
Aynı hükümetin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ise 'her dört dakikada bir sosyal yardım sağlıyoruz. Önceki dönemde dışarıda bıraktığımız ihtiyaç sahiplerine de farklı yardım kalemlerinden destek oluyoruz' sözleriyle bir övünç yaşıyor.
Açlık sınırı altında maaş yok ama her 4 dakikada insanlara sosyal yardım sağlayarak hayatta kalmaları sağlanıyor. Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır? Bu nasıl bir inkardır? Bu nasıl bir karartmadır?
Yurtlarda kalan üniversite öğrencileri hem yemek fiyatlarından hem de yemeklerin kalitesinden şikayetçi oluyorlar. Bu şikayetlerini video ve fotoğraflarla belgeliyorlar.
İlgili Bakan diyor ki, 'yurtlardaki yemekleriniz dünya kalitesinde'.
Birçok ildeki yurtlarda asansör kazaları medyadan geldi. Bir gencimizi kaybettik, birçok öğrencimiz yaralandı. Bilirkişi raporlarında ihmaller zinciri sıralandı.
Aynı ilgili Bakan diyor ki, 'yurtlarda asansör sorunu yok'.
İlgili Bakan, 'şu kadar ton uyuşturucu madde ele geçirdik, insanımızı zehirlemeye çalışanlara asla fırsat vermeyeceğiz' diyor. Alkışlanıyor.
Bakan, 'şu zaman diliminde şu kadar terörist etkisiz hale getirildi. Son teröristi etkisiz hale getirinceye kadar mücadeleminiz sürecek' diyor. Alkışlanıyor.
Bakan, 'şu kadar mafya ve çeteyi çökerttik. Tefecilerin kökünü kazıyoruz, yabancı mafya liderlerini başarılı operasyonlar yakaladık, kırmızı bültenle aranan şahısları nokta operasyonla etkisiz hale getirdik' diyor. Alkışlanıyor.
Bakan, 'yaptığımız çalışmalarla şu kadar bin kaçak göçmen yakaladık. Kaçak göçe müsaade etmeyeceğiz' diyor. Alkışlanıyor.
Bir Allah kulu da çıkıp demiyor ki, 'bu ülkeyi bu hale getiren kim?' CHP mi?
Ardından KDV'yi, ÖTV'yi, MTV'yi bilmem neyi arttırıyorlar. Yetmiyor! Elektriğe, doğalgaza, benzine, motorine, LPG'ye zam yapıyorlar.
Sonrada işçiye, emekliye, asgari ücretliye sabrı ve şükrü tavsiye ederek geleceğe ümit dağıtıyorlar.
İşin ilginci yine alkışlanıyorlar. Demek ki ortada sihirli bir formül var. Daha doğrusu AKP'yi ayakta tutan iki güç var.
Birincisi muhalefet. Bu milletin tarihini çok iyi bilen, tarihten ders çıkaran, milletin tamamı ile barışık, bu coğrafyanın olağanüstü yeraltı ve yerüstü zenginliklerini bu devlet ve millet menfaatine projelendiren ve de emperyalistlerin üzerimizdeki oyun ve hedeflerine karşı plan ve projeleri olan kaç parti var?
Ben söyleyeyim; Tek parti var. Bağımsız Türkiye Partisi. BTP ile milletimiz arasında ise 'Tam Bağımsız Türkiye' sesinin duyurmamak için işbirliği yapmış hem yandaş, hem de sözde muhalif medya var.
Emin olun CHP'de, İP'te, MHP'de diğerleri de bilerek veya bilmeyerek ortaya koydukları siyaset ile Erdoğan ve partisinin ayakta tutma görevi görüyorlar.
Onların yetersiz kaldığı noktada ise din giriyor devreye. İşte o din başlığı ile iktidar yine muhalefeti kullanarak ayakta durmaya devam ediyor.
'Vatandaşı materyalist yaptılar'
Milli ve manevi değerlerin bu derece istismar edilmesi nedeniyle kaybeden hep vatandaş oldu. Kaybettiğini bilen vatandaş ise maddeci oldu. Sokak tabiriyle 'kazanmak için her yol mubahtır', anlayışına yöneldi.
Sadece para ve menfaat başlıklarında ülkemiz siyaseti zan altında. Siyaset camiası zan altında. Kamu kurumları zan altında. Yargı kurumları zan altında. Diyanet kurumu zan altında.
Spor, sanat camiası, medya zan altında. Maalesef aile kurumu bile zan altında.
BTP lideri Hüseyin Baş'ın şu tespitini hepimizin çok iyi okuması lazım!
"Bakınız son 10 yılda, belki 20 yılda ülkedeki en büyük en olumsuz değişimlerden biri nedir biliyor musunuz arkadaşlar?
Bunu ben, gençlikte de görüyorum. Bizim insanımızda inanılmaz bir materyalist bakış açısı gelişti.
Bunun sebebi nedir biliyor musunuz? Bunun sebebi yoksulluktur, bunun sebebi yokluktur. Sen insanı yokluğa mahkum ettiğin sürece insanlar materyalist, çıkarcı, pragmatist ve hatta oportünist bir hal alıyor."
Eğer bir insan maddeci olmuşsa daha çok verene her şeyini satar.
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025