TÜİK verilerine göre geçtiğimiz ay yüzde 9.79 olan yıllık enflasyon, Ağustos'ta tahminlerin de üzerine çıkarak yurt içi tüketici fiyatlarında yüzde 10.68, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 16.34 oldu.
Xsights'in bir gazete için 1500 kişi üzerinde yaptığı ankete göre ise Türkiye'de vatandaşların en önemli meselesi olarak yüzde 49 ile ekonomik sıkıntılar ilk sırada çıkmış; bunu yüzde 39 ile PKK ve terör; yüzde 33 ile Suriyeli mülteciler izlemiş.
Ekonomi ve terörün ülkemizin kanayan iki yarası olduğu sürpriz değil esasen?
Ancak çözüm aramak yerine olağan kabul edilmesi endişe verici...
İnsanımız alışılagelmiş değerlerden, anadan babadan gördüklerinden kurtularak siyasete yeni bir gözlük ile bakabilmeli?
Bakmalı ve çözümlerin olduğunu da fark edebilmeli.
Siyaset sahnesine çıktığımız 2001 senesinden bu yana işin, aşın formülünü anlatıyoruz. Terör sorununun halli de ekonomiden geçmektedir. Nedenlerini ve nasıl halledilebileceğini yıllarca halkımıza her ortamda anlattık.
Netice 'sıfıra sıfır elde var sıfır' noktasındayız.
Türkiye'de siyasette bir yerlere gelebilmek için okyanus ötesinden icazet alınılabileceği kanısı hakim. Buna okyanus ötesinin parasal desteği ile dağıtılan nohudu, pirinci, kömürü de eklerseniz; Türk halkının beş yıllık geleceğini bilgiye, formüle, çözüme göre değil de, küçük şahsi menfaatlere göre belirlediği gibi vahim bir tablo çıkıyor karşımıza?
Biz bunu yıkmak istiyoruz.
Milletimiz, "o anda karnını doyuracak olana değil de geleceğini teminat altına alacak sisteme sahip çıkmalı" diyoruz.
Bakınız, Milli Ekonomi Modeli olarak deklare ettiğimiz ve 9 uluslararası kongre ile dünya akademik çevrelerinin görüşüne sunulan modelimiz Rusya'yı ayağa kaldırmıştır. 120'yi aşkın ülkede kuralları ile kurtuluş olarak uygulanmaktadır.
Bugün boyalı basında tek kare yer bulamayan modelimize sahip çıkacak olan esasen milletin kendisidir.
Memur ve memur emeklilerine reva görülen zamlara ses çıkarmayan memurlar açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edildiklerine itiraz etmemektedirler.
Oysa modelimizde izah ettiğimiz gibi; işlenmemiş yer altı kaynaklarımızın teminat gösterilerek senyorajın devreye konulması ve emisyon hacminin genişletilmesi ile; memura, işçiye, bunların emeklilerine, her kesimin geçinmesine yetecek parayı devlet eliyle verebiliriz.
Gelin beraber hareket edelim, fakirliğe elveda diyelim.
Xsights'in bir gazete için 1500 kişi üzerinde yaptığı ankete göre ise Türkiye'de vatandaşların en önemli meselesi olarak yüzde 49 ile ekonomik sıkıntılar ilk sırada çıkmış; bunu yüzde 39 ile PKK ve terör; yüzde 33 ile Suriyeli mülteciler izlemiş.
Ekonomi ve terörün ülkemizin kanayan iki yarası olduğu sürpriz değil esasen?
Ancak çözüm aramak yerine olağan kabul edilmesi endişe verici...
İnsanımız alışılagelmiş değerlerden, anadan babadan gördüklerinden kurtularak siyasete yeni bir gözlük ile bakabilmeli?
Bakmalı ve çözümlerin olduğunu da fark edebilmeli.
Siyaset sahnesine çıktığımız 2001 senesinden bu yana işin, aşın formülünü anlatıyoruz. Terör sorununun halli de ekonomiden geçmektedir. Nedenlerini ve nasıl halledilebileceğini yıllarca halkımıza her ortamda anlattık.
Netice 'sıfıra sıfır elde var sıfır' noktasındayız.
Türkiye'de siyasette bir yerlere gelebilmek için okyanus ötesinden icazet alınılabileceği kanısı hakim. Buna okyanus ötesinin parasal desteği ile dağıtılan nohudu, pirinci, kömürü de eklerseniz; Türk halkının beş yıllık geleceğini bilgiye, formüle, çözüme göre değil de, küçük şahsi menfaatlere göre belirlediği gibi vahim bir tablo çıkıyor karşımıza?
Biz bunu yıkmak istiyoruz.
Milletimiz, "o anda karnını doyuracak olana değil de geleceğini teminat altına alacak sisteme sahip çıkmalı" diyoruz.
Bakınız, Milli Ekonomi Modeli olarak deklare ettiğimiz ve 9 uluslararası kongre ile dünya akademik çevrelerinin görüşüne sunulan modelimiz Rusya'yı ayağa kaldırmıştır. 120'yi aşkın ülkede kuralları ile kurtuluş olarak uygulanmaktadır.
Bugün boyalı basında tek kare yer bulamayan modelimize sahip çıkacak olan esasen milletin kendisidir.
Memur ve memur emeklilerine reva görülen zamlara ses çıkarmayan memurlar açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edildiklerine itiraz etmemektedirler.
Oysa modelimizde izah ettiğimiz gibi; işlenmemiş yer altı kaynaklarımızın teminat gösterilerek senyorajın devreye konulması ve emisyon hacminin genişletilmesi ile; memura, işçiye, bunların emeklilerine, her kesimin geçinmesine yetecek parayı devlet eliyle verebiliriz.
Gelin beraber hareket edelim, fakirliğe elveda diyelim.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- İmam Ali'nin devlet adamlarına nasihatleri / 22.11.2024
- Hz. Peygamber'in davet mektupları / 21.11.2024
- İslam tarihinde ilk fitne / 20.11.2024
- Önce insan denmedikçe... / 19.11.2024
- İnsan hakları konusu / 18.11.2024
- Unutulan kadın / 17.11.2024
- Dünya MEM diyor ya Türkiye? / 16.11.2024
- BTP'nin hayvancılık projeleri / 15.11.2024
- Bedava elektrik hayal değil / 14.11.2024
- Kadına hak ettiği değer ancak BTP iktidarında verilebilir / 13.11.2024
- Hz. Peygamber'in davet mektupları / 21.11.2024
- İslam tarihinde ilk fitne / 20.11.2024
- Önce insan denmedikçe... / 19.11.2024
- İnsan hakları konusu / 18.11.2024
- Unutulan kadın / 17.11.2024
- Dünya MEM diyor ya Türkiye? / 16.11.2024
- BTP'nin hayvancılık projeleri / 15.11.2024
- Bedava elektrik hayal değil / 14.11.2024
- Kadına hak ettiği değer ancak BTP iktidarında verilebilir / 13.11.2024