TOBB, MÜSİAD, ATO ve diğer sanayi ve ticaret örgütleri, ekonominin gidişatından, üretim maliyetlerinden ve TL'nin önlenmeyen değer kaybından duydukları kaygıları dile getiren açıklamalar yapıp, hükümeti bir an önce tedbir almaya davet ettiler.
Sayın Erdoğan ve hükümet kurmayları dolaylı olarak, 'endişelenmeye gerek yok, biz ne yaptığımızı farkındayız' açıklamalarında bulundular.
Bu ülkenin en büyük sanayi örgütlerinden biri olan TÜSİAD'ın neden bir açıklama yapmadığı ve neden görüş belirtmediği merak edilmeye başlandı.
Ve TÜSİAD yakarıda bahsettiğim sanayi ve ticaret odalarının yaptığı açıklamalarının aynısı yaptı, kaygı ve endişelerini dile getirdi.
Aylardır dillerinden düşürmedikleri, 'ekonomimiz kuşatma altında, derin hesaplar yapıyorlar, ezanlarımızı susturamayacaksınız' söylemlerine fail bulmuş olmanın sevinci ile TÜSİAD'dan gelen pası, Sayın Erdoğan anında gole çevirdi:
'Ey TÜSİAD ve yavruları! Sizlere sesleniyorum. Sizin tek göreviniz var yatırım, üretim, istihdam, büyüme. Siz bu konuda ne yapıyorsunuz? Kalkıp hükümete saldırmanın farklı versiyonlarını aramayın. Bizimle mücadele edemezsiniz'.
Ama artık 'VAR' var ve VAR'ın başında atanmışlar değil millet oturuyor. Millet pozisyonu izledi ve Sayın Erdoğan'ın golünü iptal etti.
Neden? Çünkü 2021 yılındayız ve artık korku ve düşman yaratma siyaseti ile ülke sorunlarının çözülmeyeceği, kötü gidişat ve çaresizliğin aklanamayacağına hükmedildi.
AKP'li kurmaylar, iktidara gelmeden öncede, geldikten sonrada her daim bir düşman yaratma siyaseti izleyerek insanımızı yönlendirdiler.
'Laik devlet, başörtüsü zulmü, dinimizi yaşamamıza müsaade etmiyorlar, önümüzü kesmek isteyenler var, ordu içinde bizden rahatsız olanlar var, zihnini batıya satmış akademisyenler var, zenginler kulübü bize ayar veremez, Ergenekon, Balyoz, 17-25 Aralık, çözüm süreci, Kobani olayları, hendek siyaseti, beşinci kol, 15 Temmuz ve dış güçler gibi nice başlıklarla düşmanlar yaratıldı, bu düşmanlar üzerinden siyaset üretildi.
Halkımız yaratılan bu düşmanlara karşı milli ve manevi değerler üzerinden söylemlerle karşı karşıya getirilerek, 'biz mi, onlar mı' tercihine zorlandı. Halkımızda haliyle iktidara sahip çıktı.
19 yıl geçti ve artık milletimize de gına geldi. Bu kadar düşmana karşı her türlü yetkiyi verdik, yetkinin yetmediği yerlerde istediğinizi yapma hakkını da kendinizde gördünüz. Hala neden şikayetçisiniz' sorusunu soruyor.
Düne kadar karneyle çay-şeker alan Bulgarlar, bugün ülkemize akın ediyor. Gazeteler, 'Edirne Bulgarların AVM'si oldu', '1 milyoncu Türkiye' manşetlerini atıyor.
Trakya'ya gelen Bulgar ve Yunanlılar, 'ülkeniz cennet' diyor. Iğdır'a, Artvin'e gelen Azerbaycanlı, Gürcistanlı vatandaşlarda aynı şeyleri söylüyor.
Hep dolar örneği veriliyor ama (maalesef) her para birimi karşısında değer kaybeden bir Türk Lirası var. Madoru'nun 'pozu'su' karşısında bile değer kaybediyoruz.
Bu tablonun müsebbibi TÜSİAD olabilir mi? Asla. O zaman neden TÜSİAD hedefte? Dediğim gibi AKP, kendi adına fail arıyor.
Sayın Erdoğan, TÜSİAD'a ne diyordu: 'Sizin tek göreviniz var yatırım, üretim, istihdam, büyüme'.
Sayın Erdoğan başka ne diyordu? 'İhracat, ihracat, ihracat'.
Başka ne diyordu? 'Kasım ayında 211 milyar dolarlık ihracat ile rekor kırdık'.
Şimdi! Bu ülkede en çok yatırım yapan kim? TÜSİAD.
Bu ülkede en çok istihdam sağlayan kim? TÜSİAD.
Bu ülkeden en çok üretim ve ihracat yapan kim? TÜSİAD.
O halde Sayın Erdoğan ne yapmaya çalışıyor?
Faiz tekerlemesinden bıktık artık
İktidarlarının 16. yılında başladılar, 'faiz bütün kötülüklerin anasıdır' sloganına. Şimdi işi ayet ve hadislere kadar götürdüler.
Demek ki ilk 16 yıl, faizin reşit olmasını beklediler. 16 yaşına basınca faiz reşit oldu ve kötülük doğurmaya başladı.
Dalga filan geçmiyorum. Dün faizi övenlerin, işlerini faizle yapanların bugün faize hem de dinimiz üzerinden karşıymış gibi görünmelerini hazmedemiyorum.
TL bütün para birimleri karşısında değer kaybediyor. Kimse durduramıyor. Ama tekerleme aynı: Faiz sebep enflasyon sonuçmuş.
Konu faiz ve enflasyon değil. Türk Lirası neden değer kaybediyor? Diğer ifadeyle devletin itibarının yere düşürülmesine kim sebep oluyor?
AKP'nin mazeretleri bitmez. Ama artık mazeretler karın doyurmadığı gibi ekonomik çöküşü de durdurmuyor.
Geldiğimiz noktada sorun sadece iktidar değildir. Sistemde sorundur. Sadece iktidarın değil sisteminde değişmesi şarttır.
Dünya Milli Ekonomi Modeli, derken bizler hala tekerlemelerle oyalanırsak yarın bugünden de daha kötü olacaktır.
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025