En son İstanbul'da yaşanan sel felaketi, hal diliyle aynen böyle söylüyor.
'Ey insan! Sen benim yoluma, geçeceğim vadilere, asırlardır geçtiğim derelere sen çöktüğünü san.'
Yaşadığı şehre, doğup- büyüdüğü, doyup yürüdüğü kente, kasabaya ihanet eden, ihanet edilmesine göz yuman, açık açık 'ihanet ettik' diyenleri alkışlamaya devam eden günümüz insanı, selin-suyun yollarına binalar kondurmayı, selin-suyun yollarına çökmüş olmayı açıkgözlülük zannediyor.
Milyonlarca yıldan beri oluşmuş olan yer şekilleri, dağlar tepeler, ovalar yaylalar ve suyun-selin kendine açtığı yollar, rant uğruna işgal edilince, günün birinde, işte İstanbul'da olduğu gibi, Kırklareli'nde olduğu gibi sel hal diliyle konuşuyor; 'çekilin yolumdan, ya açarsınız yolumu ya da ben kendi yöntemlerimle işte böyle açarım.'
Her sene ve ülkenin neredeyse her yerinde yaşanan felaketler, yaşanan can kayıpları ve hesapsız maddi kayıplar dün de, İstanbul'da ve Kırklareli'nde yaşandı ne yazık ki.
Merkezde merkezi hükümetin, şehirlerde ise yerel yönetimlerin büyük ihmalleri, derin gafletleri ve akıl almaz umursamazlıkları yüzünden, şehirlerin merkezlerinde, ana caddelerinde, bir sağanak yağmurun ardından kamyonlar yüzüyor ve insanlar botlar vasıtasıyla bir yerden bir yere ancak ulaşabiliyorlar.
İşin başından itibaren tedbir alması gereken, halkını doğru istikamette yönlendirmesi gereken yetkililer, iş işten geçtikten, yolu kesilen seller, önüne çıkan her şeyi biçtikten sonra açıklama yapıyorlar; 'dere yatağına şehir kurmak sadece bizde var.'
Dün yayınlanan yazımızın başlığı, "Yanlışta ısrar dünyayı sarsar" şeklinde idi, yıllardan beri yapılan yanlışta ısrarlar, önceki gün itibariyle en son İstanbul ve Kırklareli aracılığı ile, tüm ülkeyi sarstı, sarstı ne demek, sallayıp savurdu attı bir tarafa.
İstanbul'u bilenler bilir, en son yaşanan sel felaketinde, adeta topyekun selin önünde sürüklenen Başakşehir, Kayaşehir, Halkalı gibi yerleşim yerlerinin en eskisinin mazisi elli seneyi geçmez.
Siz, elli sene gibi kısa bir sürede bu kadar dereye, bu kadar vadiye, bu kadar su ve sel yollarına tıka-basa şehir kurmayı nasıl becerdiniz, nasıl başardınız da bunca felakete yol açtınız?
Yanlışlara devam, yanlışları alkışlamaya devam!
- Meğer ilan edilen imar kâbusu imiş / 07.02.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025