Rusya'nın Suriye'deki güçlerinin komutanı Aleksandr Lapin birkaç gün önce yaptığı basın açıklamasında, Suriye ordusunun şu ana kadar ülkenin topraklarının yüzde 85'ini IŞİD militanlarından geri aldığını belirtti.
Fransız Haber Ajansı da Suriye uzmanları ile yaptığı görüşmelerde elde ettiği benzer bilgileri kamuoyuyla paylaştı.
Suriye Uzmanı Fransız Aron Long, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Suriye'nin önemli bölgelerini kontrol ettiğini belirterek, Beşar Esad iktidarının söz konusu bölgelerde devam edeceğini vurguladı. Long, Esad'ın kendisini devirmek isteyen düşmanları karşısında stratejik üstünlük sağladığını ve muhalifleri yendiğini ifade etti.
Batı Asya Araştırmaları Derneği Müdürü Maha Yahya, "Esad tamamen yıkılmış ve ekonomisi yok edilmiş bir ülkenin kazanını oldu" dedi.
Suriye uzmanı Fransız Thomas Peyrt, Beşar Esad'ın uzun bir süre daha iktidarda kalacağını söyleyerek, Suriye devletinin önümüzdeki 18 ay veya 2 yıl içerisinde ülke ekonomisini yeniden canlandıracağı öngörüsünde bulunarak; "özel bölgelere yeniden elektrik verilecek ve devlet yeniden gaz ve petrol ihracatına başlayacaktır" ifadelerini kullandı.
Suriye'de yaşanan bu tablo, her konuda öngörüleri doğru çıkan Prof. Dr. Haydar Baş'ı bir kez daha haklı
çıkardı.
Sayın Baş, 2013 yılında yazdığı makalesinde, "Bizim hükümet yetkilileri, halen 'Esed gitsin' diye dursun, inanıyoruz ki yakın bir zamanda, Türkiye düşman Esed'e yine 'kardeş Esad' demeye başlayacaktır" öngörüsüne yer vermişti.
Sayın Baş'ın ifadesiyle, "Emperyalist Batı'nın tüm taarruzlarına karşı halkının gücünü arkasına alan Esad rejimi, Rusya'nın sahip çıkması ile işgalin önüne geçmeyi başardı."
Bugün yukarıda da aktardığımız gibi, Batılı yetkililer, uzmanlar bükemedikleri Esad'ın elini tabiri caizse sıra geçmişler öpüyorlar, uzun yıllar Suriye'nin başında olacağını itiraf ediyorlar, zaferi kazandığını vurguluyorlar.
Esad her şeye rağmen başardı, zafer kazandı.
Esad'lı Suriye, ABD'nin vatan projesi, İsrail'in ise büyük İsrail devleti projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamındaydı ama bu tehlikeyi bertaraf etmeyi başardı. Peki, Sayın Baş'ın ifadesiyle, "BOP'un asıl hedefi olan Türkiye" ne yapacak?
"Diyarbakır'ın BOP'un yıldızı" olduğunu Türkiye'yi yıllardır idare eden siyasilerimiz çok iyi biliyor. Müttefikimiz ABD'nin ağır silahlarla donattığı, bir orduya çevirdiği PKK/PYD sınırımızda hazır bekliyor.
Suriye'nin Rakka ve Deyrizor illerini bir tek mermi atmadan PKK/PYD'ye terk eden IŞİD militanlarının, İngiliz Guardian gazetesinin haberine göre, özellikle son haftalarda Türkiye sınırını geçtikleri ifade ediliyor.
Prof. Dr. Baş dünkü yazısında Türkiye siyasetinin "zalim Esed" çizgisinden "Esad" çizgisine dönmeye başladığını, İdlib konusunda Rusya ve İran ile görüşmeler gerçekleştirdiğini belirterek, Rusya-Suriye-İran bloğuna daha aktif bir şekilde dahil olması gerektiğini ifade etmektedir.
Bu noktada Rusya ile olan ilişkilerimiz, ABD'nin tavrına göre şekillenmemelidir.
ABD pas attığında heyecanla koşan, sırt döndüğünde de Rusya'yı ABD'ye karşı bir koz olarak kullanan bir dış politika anlayışı bizi sağlıklı bir noktaya taşımaz.
Türkiye'nin dış politikası öncelikle milli olmalıdır ve milli menfaatlerimiz dikkate alınmalıdır.
Bu noktada, ABD'nin sınırlarımızı tanımaması, bölgemiz üzerindeki vatan hesabı, terör örgütü PKK'ya verdiği sınırsız destek dikkate alındığında, ABD ile mevcut ilişkilerimizin devamı intiharımız anlamına gelmektedir.
Bölge sorunlarını, Rusya-İran-Suriye bloğuyla beraber halletmeye çalışmak, Türkiye'nin menfaatinedir ve bu süreç devam ettirilirse, hem Türkiye'yi tehdit eden terör sorunu hem de mülteci sorunu aynı anda çözülebilir.
Ama nihai çözüm, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet tezi ile tam bağımsız, her yönüyle güçlü bir Türkiye olmaktır.
Geleceğimiz buna bağlıdır.
Fransız Haber Ajansı da Suriye uzmanları ile yaptığı görüşmelerde elde ettiği benzer bilgileri kamuoyuyla paylaştı.
Suriye Uzmanı Fransız Aron Long, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Suriye'nin önemli bölgelerini kontrol ettiğini belirterek, Beşar Esad iktidarının söz konusu bölgelerde devam edeceğini vurguladı. Long, Esad'ın kendisini devirmek isteyen düşmanları karşısında stratejik üstünlük sağladığını ve muhalifleri yendiğini ifade etti.
Batı Asya Araştırmaları Derneği Müdürü Maha Yahya, "Esad tamamen yıkılmış ve ekonomisi yok edilmiş bir ülkenin kazanını oldu" dedi.
Suriye uzmanı Fransız Thomas Peyrt, Beşar Esad'ın uzun bir süre daha iktidarda kalacağını söyleyerek, Suriye devletinin önümüzdeki 18 ay veya 2 yıl içerisinde ülke ekonomisini yeniden canlandıracağı öngörüsünde bulunarak; "özel bölgelere yeniden elektrik verilecek ve devlet yeniden gaz ve petrol ihracatına başlayacaktır" ifadelerini kullandı.
Suriye'de yaşanan bu tablo, her konuda öngörüleri doğru çıkan Prof. Dr. Haydar Baş'ı bir kez daha haklı
çıkardı.
Sayın Baş, 2013 yılında yazdığı makalesinde, "Bizim hükümet yetkilileri, halen 'Esed gitsin' diye dursun, inanıyoruz ki yakın bir zamanda, Türkiye düşman Esed'e yine 'kardeş Esad' demeye başlayacaktır" öngörüsüne yer vermişti.
Sayın Baş'ın ifadesiyle, "Emperyalist Batı'nın tüm taarruzlarına karşı halkının gücünü arkasına alan Esad rejimi, Rusya'nın sahip çıkması ile işgalin önüne geçmeyi başardı."
Bugün yukarıda da aktardığımız gibi, Batılı yetkililer, uzmanlar bükemedikleri Esad'ın elini tabiri caizse sıra geçmişler öpüyorlar, uzun yıllar Suriye'nin başında olacağını itiraf ediyorlar, zaferi kazandığını vurguluyorlar.
Esad her şeye rağmen başardı, zafer kazandı.
Esad'lı Suriye, ABD'nin vatan projesi, İsrail'in ise büyük İsrail devleti projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamındaydı ama bu tehlikeyi bertaraf etmeyi başardı. Peki, Sayın Baş'ın ifadesiyle, "BOP'un asıl hedefi olan Türkiye" ne yapacak?
"Diyarbakır'ın BOP'un yıldızı" olduğunu Türkiye'yi yıllardır idare eden siyasilerimiz çok iyi biliyor. Müttefikimiz ABD'nin ağır silahlarla donattığı, bir orduya çevirdiği PKK/PYD sınırımızda hazır bekliyor.
Suriye'nin Rakka ve Deyrizor illerini bir tek mermi atmadan PKK/PYD'ye terk eden IŞİD militanlarının, İngiliz Guardian gazetesinin haberine göre, özellikle son haftalarda Türkiye sınırını geçtikleri ifade ediliyor.
Prof. Dr. Baş dünkü yazısında Türkiye siyasetinin "zalim Esed" çizgisinden "Esad" çizgisine dönmeye başladığını, İdlib konusunda Rusya ve İran ile görüşmeler gerçekleştirdiğini belirterek, Rusya-Suriye-İran bloğuna daha aktif bir şekilde dahil olması gerektiğini ifade etmektedir.
Bu noktada Rusya ile olan ilişkilerimiz, ABD'nin tavrına göre şekillenmemelidir.
ABD pas attığında heyecanla koşan, sırt döndüğünde de Rusya'yı ABD'ye karşı bir koz olarak kullanan bir dış politika anlayışı bizi sağlıklı bir noktaya taşımaz.
Türkiye'nin dış politikası öncelikle milli olmalıdır ve milli menfaatlerimiz dikkate alınmalıdır.
Bu noktada, ABD'nin sınırlarımızı tanımaması, bölgemiz üzerindeki vatan hesabı, terör örgütü PKK'ya verdiği sınırsız destek dikkate alındığında, ABD ile mevcut ilişkilerimizin devamı intiharımız anlamına gelmektedir.
Bölge sorunlarını, Rusya-İran-Suriye bloğuyla beraber halletmeye çalışmak, Türkiye'nin menfaatinedir ve bu süreç devam ettirilirse, hem Türkiye'yi tehdit eden terör sorunu hem de mülteci sorunu aynı anda çözülebilir.
Ama nihai çözüm, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet tezi ile tam bağımsız, her yönüyle güçlü bir Türkiye olmaktır.
Geleceğimiz buna bağlıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025