Sen ve ben maddî olarak bir araya gelmekle muhabbet oluşmaz. Muhabbet ancak, ruhlarımızın cesetlerimiz ile tek mizac haline gelip kaynaşmasıyla oluşur. Allah dostlarından hiçbiri bid'at ehli değildir. Onlar edep konusunda sadece Allah Rasûlü (s.a.v.)'i takip ederler. O da bu edebi Kur'an-ı Kerîm'den almıştır. Bir edep kuralı olarak Kur'an'da şöyle buyrulur: "Ey Mü'minler! Sizin eviniz olmayan evlere izin alıp ev halkına selâm vermeden girmeyin". İşte Allah dostları bir yere gittikleri zaman üç defa izin isterler. Şayet kendilerine izin verilirse girerler, aksi halde dönüp giderler.
Kim Allah'ın yarattıklarına şefkatli davranmazsa, Allah dostu olamaz. Rivâyete göre Mûsâ (a.s.) koyun güderdi. Fakat koyunlardan hiç birine bir değnek bile vurmadı, onları aç bırakmadı, eziyet de etmedi. Allah Teâlâ da onu İsrailoğullarına peygamber olarak gönderdi, onunla konuştu. Mûsâ (a.s.) peygamberliğinden sonra da çobanlığa devam etti ve milletini bir çok kötülüklerden korudu. Başka söze hacet yok; kim Allah'ın yarattıklarını aziz tutar, onlara şefkatle muamele ederse, Hakk ehlinin ulaştığı derecelere ulaşır. Eğer insanlar tamamıyla kötülüklerden vazgeçseler ve Allah'ın emri altına girselerdi, rehberlere ihtiyaç duyulmazdı. Fakat onlar bu yola bir çok illet ve hastalıkla girdiler, manevî bir hekime ihtiyaç duydular. Sizden, Allah'ın Kitab'ına, Hz. Peygamber'in Sünnet'ine tâbi olmanızı, namaz kılmanızı, oruç tutmanızı, haccetmenizi, bütün emirlere uymanızı ve güzel işlere sarılmanızı, söz, fiil ve itikat olarak Allah'a itaatle meşgul olmanızı istiyorum.
Dünyanın süsüne, bineklerine, giyim-kuşamına ve hazzına bakma. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in ahlâkına tâbi ol. Eğer buna muktedir değilsen rehbere tâbi ol. Bunu da yapmazsan helâk olursun. Bil ki, tevbe ne kitap sahifelerinde yazıldığı gibidir, ne de amelsiz sözden ibarettir. Tevbe, ölünceye kadar, yaptıklarını bir daha yapmamaya kesin azmetmektir. Karanlık gecelerde ayaklarını sağlam yere bas, boş işlerle uğraştığın halde kendini maneviyat ehli sanma.
Kim Allah'ın yarattıklarına şefkatli davranmazsa, Allah dostu olamaz. Rivâyete göre Mûsâ (a.s.) koyun güderdi. Fakat koyunlardan hiç birine bir değnek bile vurmadı, onları aç bırakmadı, eziyet de etmedi. Allah Teâlâ da onu İsrailoğullarına peygamber olarak gönderdi, onunla konuştu. Mûsâ (a.s.) peygamberliğinden sonra da çobanlığa devam etti ve milletini bir çok kötülüklerden korudu. Başka söze hacet yok; kim Allah'ın yarattıklarını aziz tutar, onlara şefkatle muamele ederse, Hakk ehlinin ulaştığı derecelere ulaşır. Eğer insanlar tamamıyla kötülüklerden vazgeçseler ve Allah'ın emri altına girselerdi, rehberlere ihtiyaç duyulmazdı. Fakat onlar bu yola bir çok illet ve hastalıkla girdiler, manevî bir hekime ihtiyaç duydular. Sizden, Allah'ın Kitab'ına, Hz. Peygamber'in Sünnet'ine tâbi olmanızı, namaz kılmanızı, oruç tutmanızı, haccetmenizi, bütün emirlere uymanızı ve güzel işlere sarılmanızı, söz, fiil ve itikat olarak Allah'a itaatle meşgul olmanızı istiyorum.
Dünyanın süsüne, bineklerine, giyim-kuşamına ve hazzına bakma. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in ahlâkına tâbi ol. Eğer buna muktedir değilsen rehbere tâbi ol. Bunu da yapmazsan helâk olursun. Bil ki, tevbe ne kitap sahifelerinde yazıldığı gibidir, ne de amelsiz sözden ibarettir. Tevbe, ölünceye kadar, yaptıklarını bir daha yapmamaya kesin azmetmektir. Karanlık gecelerde ayaklarını sağlam yere bas, boş işlerle uğraştığın halde kendini maneviyat ehli sanma.