Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tan Allah razı olsun, öyle bir Ehl-i Beyt çığırı açtı, öyle bir Ehl-i Beyt Külliyat'ı kaleme aldı ki, Yezidlerin safından ayrılmayanlar bile "Artık ben de Aleviyim, ben de Hüseyin'in safındayım" demeye başladılar. Soyunu seyitliğe çıkarma telaşına düşenler bile var.
Bu süreçte tabela Alevileri de türedi.
Başbakan R. T. Erdoğan bile, Nevşehir Üniversitesi'nin tabelasını Hacı Bektaş Veli Üniversitesi diye değiştirmekle çok büyük bir hizmet yaptığı zannıyla, kendini Alevi olarak ilan etmeye başladı.
Sokma akıl yedi adım gider, der atalarımız? Sokma Alevilik de gitsin gitsin, yetmiş adım!
Erdoğan'ın grubunda yaptığı Şia ve İmam Hüseyin'e dair konuşmalarına bakınca, şu görünüyor; Erdoğan'ınki konma akıl bile değil?
Erdoğan'ın yaptığını, "mezhepleri inkar etmek" adına 80'li yılların radikalleri yapardı? Genç dimağlara, "Hz. Peygamber, Hanefi miydi, Şafi miydi; hiçbirisi değildi" şeklinde fitne tohumları ekerlerdi. O gün Amerika ve Haçlının dinsel operasyonu kapsamında "mezhepsizlik tohumları" ekenler, bugün Dinlerarası Diyalog, Büyük Ortadoğu Projesi ve Arap Baharı ekseninde Amerika'nın kapı kulu, Avrupa'nın siyasi kölesi ve Papalığın zangoçları oluverdiler.
Erdoğan'ın İmam Hüseyin'e dair konuşma tarzı, 80'lerin bu radikallerinin ağzını andırıyor. Kendince güya Hz. Hüseyin'i yüceltecek. Diyor ki:
"Hz. Hüseyin ne Sünni idi, ne Şii idi. Hz. Hüseyin Hz. Ali'nin oğlu idi, o zaman ne Şiilik, ne Sünnilik vardı."
Her tarafı eğri, neresini doğrultalım ki?
İyisi mi, Nasrettin Hoca konuşsun.
Hoca, misafir olduğu bir köyde, camide vaaz dinliyormuş.
Vaiz ise "Allah ne yerdedir, ne göktedir. Ne sağdadır, ne solda?!" kabilinden ezberlediklerini tekrar edip duruyor iken; gözler Hoca'ya dönmüş. Hoca, hikmet yüklü latifesiyle söyle der:
''- Bu köftehor, Allah yok diyecek, Allah'ı inkar edecek ama dili varmıyor!"
Erdoğan'ınki de bu kabil; Hz. Hüseyin ne o idi, ne bu idi? Tamam da Hz. Hüseyin ne idi, kimdi?!
O kadarını bilmiyor, o kadarını okumamış Erdoğan!
Prof. Dr. Baş'ın muhteşem Ehl-i Beyt Külliyatı'nın 6. cildi olan 915 sayfalık İmam Hüseyin eserini okusun, belki o zaman anlar Hz. Hüseyin'in kim olduğunu.
İmam Hüseyin, velayetin şahı, Rasulullah'tan sonra İslam milletinin hidayet imamı ve halifesi İmam Ali'nin sadece oğlu değil, aynı zamanda yaranıdır, Şia'sıdır. O, hem Şiidir, hem Sünnidir. Şia'nın da, Sünnilerin de imamıdır. Yüce Allah'ın sevilmelerini ve kendilerine tabi olunmalarını mü'minlere farz kıldığı Rasulullah'ın abası altındaki Ehl-i Beyt'in 5 yüce zevatından biridir.
Erdoğan, Muaviye'nin ve Yezidlerin mezalim, baskı ve kılıçları altında Ehl-i Sünnet namıyla uydurulup çiziktirilmiş mevkutelere ve onları ilim diye talim etmiş softaların öğretilerine sarılırsa; daha çok çuvallar? Hz. Hüseyin'i gerçekten tanımak istiyorsa, Prof. Dr. Baş'a baksın, onun külliyatını talim etsin.
Erdoğan, Hz. Hüzeyin'i tanımadığı gibi, Yezidlerin de kimler olduğunu karıştırmaktadır.
Dahası, kendisinin çok sevdiği tabirle, şecaat arz ederken sirkatin söylemektedir.
"Bugün de Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de, Lübnan'da kendisine hangi sıfatı takarsa taksın, mazlumu katleden Yezid'dir" demektedir Erdoğan? Eyvallah!
Türk milleti ve akl-ı selim sahipleri de Erdoğan'a şunu soruyor, cevabını bekliyor:
"Bugün Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de, Lübnan'da kendisine hangi sıfatı takarsa taksın, mazlumu katleden Yezid ise; Büyük Ortadoğu Projesi ve Arap Baharı ekseninde yine bugün Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de, Lübnan'da kendisine hangi sıfatı takarsa taksın, mazlumu katleden Yezidlerin stratejik ortağı ve eş başkanı olan kimdir? Böylesine ne ad verilir?! Yezid'in kapı kulu mu, tetikçisi mi yoksa Yezid'in çömezi mi?!"
Erdoğan, kendi icraatlarıyla, Yezid diye tanımladıklarının icraatlarını şöyle bir mukayese etsin bakalım; ortaya ne çıkacak!
Bu soru, Hz. Hüseyin'in safında görünen İslamcı maskeli Yezidleri deşifre edecek niteliktedir. Yüz puanlık uzmanlık sorusudur bu?
Erdoğan'ın bu soruya vereceği cevap, İslam alemi, Türk milleti ve bizzat kendi geleceği adına hayatidir.
Erdoğan, şöyle bir aynaya baksın; kendini gerçekten ne olarak görüyor?!
Rasulullah'ın, Ehl-i Beyt'in ve tüm mü'minlerin Kerbela matemini yüreğimde paylaşarak; İmam Hüseyin, Kerbela şehitleri ve Ehl-i Beyt'in şefaat ve himmetlerini niyaz ediyorum.
Bu süreçte tabela Alevileri de türedi.
Başbakan R. T. Erdoğan bile, Nevşehir Üniversitesi'nin tabelasını Hacı Bektaş Veli Üniversitesi diye değiştirmekle çok büyük bir hizmet yaptığı zannıyla, kendini Alevi olarak ilan etmeye başladı.
Sokma akıl yedi adım gider, der atalarımız? Sokma Alevilik de gitsin gitsin, yetmiş adım!
Erdoğan'ın grubunda yaptığı Şia ve İmam Hüseyin'e dair konuşmalarına bakınca, şu görünüyor; Erdoğan'ınki konma akıl bile değil?
Erdoğan'ın yaptığını, "mezhepleri inkar etmek" adına 80'li yılların radikalleri yapardı? Genç dimağlara, "Hz. Peygamber, Hanefi miydi, Şafi miydi; hiçbirisi değildi" şeklinde fitne tohumları ekerlerdi. O gün Amerika ve Haçlının dinsel operasyonu kapsamında "mezhepsizlik tohumları" ekenler, bugün Dinlerarası Diyalog, Büyük Ortadoğu Projesi ve Arap Baharı ekseninde Amerika'nın kapı kulu, Avrupa'nın siyasi kölesi ve Papalığın zangoçları oluverdiler.
Erdoğan'ın İmam Hüseyin'e dair konuşma tarzı, 80'lerin bu radikallerinin ağzını andırıyor. Kendince güya Hz. Hüseyin'i yüceltecek. Diyor ki:
"Hz. Hüseyin ne Sünni idi, ne Şii idi. Hz. Hüseyin Hz. Ali'nin oğlu idi, o zaman ne Şiilik, ne Sünnilik vardı."
Her tarafı eğri, neresini doğrultalım ki?
İyisi mi, Nasrettin Hoca konuşsun.
Hoca, misafir olduğu bir köyde, camide vaaz dinliyormuş.
Vaiz ise "Allah ne yerdedir, ne göktedir. Ne sağdadır, ne solda?!" kabilinden ezberlediklerini tekrar edip duruyor iken; gözler Hoca'ya dönmüş. Hoca, hikmet yüklü latifesiyle söyle der:
''- Bu köftehor, Allah yok diyecek, Allah'ı inkar edecek ama dili varmıyor!"
Erdoğan'ınki de bu kabil; Hz. Hüseyin ne o idi, ne bu idi? Tamam da Hz. Hüseyin ne idi, kimdi?!
O kadarını bilmiyor, o kadarını okumamış Erdoğan!
Prof. Dr. Baş'ın muhteşem Ehl-i Beyt Külliyatı'nın 6. cildi olan 915 sayfalık İmam Hüseyin eserini okusun, belki o zaman anlar Hz. Hüseyin'in kim olduğunu.
İmam Hüseyin, velayetin şahı, Rasulullah'tan sonra İslam milletinin hidayet imamı ve halifesi İmam Ali'nin sadece oğlu değil, aynı zamanda yaranıdır, Şia'sıdır. O, hem Şiidir, hem Sünnidir. Şia'nın da, Sünnilerin de imamıdır. Yüce Allah'ın sevilmelerini ve kendilerine tabi olunmalarını mü'minlere farz kıldığı Rasulullah'ın abası altındaki Ehl-i Beyt'in 5 yüce zevatından biridir.
Erdoğan, Muaviye'nin ve Yezidlerin mezalim, baskı ve kılıçları altında Ehl-i Sünnet namıyla uydurulup çiziktirilmiş mevkutelere ve onları ilim diye talim etmiş softaların öğretilerine sarılırsa; daha çok çuvallar? Hz. Hüseyin'i gerçekten tanımak istiyorsa, Prof. Dr. Baş'a baksın, onun külliyatını talim etsin.
Erdoğan, Hz. Hüzeyin'i tanımadığı gibi, Yezidlerin de kimler olduğunu karıştırmaktadır.
Dahası, kendisinin çok sevdiği tabirle, şecaat arz ederken sirkatin söylemektedir.
"Bugün de Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de, Lübnan'da kendisine hangi sıfatı takarsa taksın, mazlumu katleden Yezid'dir" demektedir Erdoğan? Eyvallah!
Türk milleti ve akl-ı selim sahipleri de Erdoğan'a şunu soruyor, cevabını bekliyor:
"Bugün Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de, Lübnan'da kendisine hangi sıfatı takarsa taksın, mazlumu katleden Yezid ise; Büyük Ortadoğu Projesi ve Arap Baharı ekseninde yine bugün Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de, Lübnan'da kendisine hangi sıfatı takarsa taksın, mazlumu katleden Yezidlerin stratejik ortağı ve eş başkanı olan kimdir? Böylesine ne ad verilir?! Yezid'in kapı kulu mu, tetikçisi mi yoksa Yezid'in çömezi mi?!"
Erdoğan, kendi icraatlarıyla, Yezid diye tanımladıklarının icraatlarını şöyle bir mukayese etsin bakalım; ortaya ne çıkacak!
Bu soru, Hz. Hüseyin'in safında görünen İslamcı maskeli Yezidleri deşifre edecek niteliktedir. Yüz puanlık uzmanlık sorusudur bu?
Erdoğan'ın bu soruya vereceği cevap, İslam alemi, Türk milleti ve bizzat kendi geleceği adına hayatidir.
Erdoğan, şöyle bir aynaya baksın; kendini gerçekten ne olarak görüyor?!
Rasulullah'ın, Ehl-i Beyt'in ve tüm mü'minlerin Kerbela matemini yüreğimde paylaşarak; İmam Hüseyin, Kerbela şehitleri ve Ehl-i Beyt'in şefaat ve himmetlerini niyaz ediyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019