Döviz açığı olarak da ifade edilen cari işlemler açığındaki artış ekonomideki kötü gidişatı gösteren en önemli ölçeklerden biridir.Ekonomideki gidişatı görme açısından sadece ihracat rakamlarını göstermek ve ihracattaki artışla övünmeye çalışmak, ya da övünenleri takdir etmek işbilmezliğin en üst noktasıdır.İhracattaki artış tek başına bir şey ifade etmez, önemli olan ithalatın da durumudur. İthalat ile ihracat arasındaki farkı ifade eden dış ticaret açığı dış ticaretimizin nasıl gittiğini gösterir.Bir takım gelir ve gider kalemleri de ilave edildiğinde karşımıza cari işlemler açığı çıkar ki asıl önemli gösterge de budur.Dilerseniz önce cari işlemler açığının son verilerini verelim ondan sonra değerlendirmemize devam edelim.Cari açık 2010 yılı Kasım ayında, 2009'un aynı ayına göre yüzde 225 artışla 5 milyar 933 milyon dolara yükseldi.2009 Kasım ayında cari işlemler dengesi 1 milyar 825 milyon dolar açık vermişti. 2010 Kasım ayı cari işlemler hesabının açık vermesinde, dış ticaret açığının bir önceki yılın Kasım ayına göre yüzde 144.5 oranında artarak 6 milyar 368 milyon dolara ulaşması etkili oldu.Cari açık, 2010 yılının 11 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 277 artışla 11 milyar 38 milyon dolardan 41 milyar 630 milyon dolara yükseldi.Evet, rakamlar bunlar. Cari açık Kasım'da yüzde 225 artmış, 2010'un ilk 11 ayında da yüzde 277 artmış.Cari açıktaki bu astronomik artışlar ne anlama geliyor... Türkiye'nin ihracatı ithalata bağlıdır. İhracat ne kadar artarsa ithalat da doğal olarak artmaktadır. Neden mi? Çünkü Türkiye'de ihracat için gerekli olan ürünlerin üretimindeki hammadde, enerji ve finans yani en temel unsurlar ağırlıklı olarak ithalatla temin edilmektedir.Hatta yaptığımız ihracatın tamamı ithal ettiğimiz hammadde maliyetini bile karşılamamaktadır.Cari açıktaki artış üretimdeki bağımlılığımızı göstermektedir.Cari açıktaki artış ihracattan çok daha fazla ithalat yaptığımızı göstermektedir.Cari açıktaki artış, hammadde, enerji ve finans politikalarımızın temelden yanlış olduğunu göstermektedir.Ülkemizin altı, 3 katrilyon dolarlık maden rezerviyle doluyken, siyasilerimiz bu hazineyi ecnebilere peşkeş çekmektedir ama ihtiyaç duyulan kaynaklar ise dışarıdan büyük bedeller ödenerek temin edilmektedir.Ülkemizde her türlü enerji kaynağı mevcutken, bunlar değerlendirilmemektedir yine pahalı bir şekilde dışarıdan ithal edilmektedir.Ülkemiz senyoraj geliri hakkını bir kenara bırakmış, tamamen faizli borç para ile üretim yapmaya çalışmaktadır. Türkiye'nin finans bağımlılığı yüzde 90'lar seviyesindedir.İşte cari açıktaki artış bunların hepsinin yanlış olduğunu göstermektedir.Cari açık, döviz açığı anlamına geldiği için astronomik artışlar ülkemizin daha da borç batağına saplandığını göstermektedir.Her şeyden önemlisi cari açıktaki artış ekonomik ve siyasi olarak bağımlılığımızın daha da arttığını göstermektedir. Cari açığı cari fazlaya çevirmenin tek yolu ise yerli hammadde, yerli enerji, yerli finans ve yerli üretimi korumaktır, bu da Milli Ekonomi Modeli demektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025