Liberal ekonomi modelinin, savunucuları ve uygulayıcıları bile, yeri geldiğinde onu eleştirir ve adaletsiz bulurlar. Ancak değişmesini de istemezler. Tam aksine bu modelin ayakta kalması ve yaşaması için gayret sarf ederler. Değiştirmeye kalkanlara da var güçleriyle yüklenirler. Derler ki: "Evet, liberal ekonomi modeli, küresel adaletsizlik oluşturuyor, ama yine de ekonomi modelleri içerisinde en iyisi budur."Bu tez doğru değil ve adaletsizliğe bir kılıf bulma girişimidir. Hâlbuki şartlar ne olursa olsun, adaletsizlik asla savunulamaz. Hele ekonomik ve mali adaletsizlik, adaletsizliğin en kötülerinden biridir, insanı da büyük oranda yaralayan ve isyana iten bir olaydır. Bir başka deyişle, bir toplumun ne kadar adil olduğunu ekonomik ve mali gücün dağılımı belirler. Söz konusu güç, belli ellerde ne kadar yoğunlaşırsa, o toplumdaki adalet de o kadar azdır. Şu bir gerçektir ki, böyle bir yoğunlaşma, daha ziyade liberal ekonomi modelini uygulayan toplumlarda ortaya çıkmaktadır. Yerinde bir deyimle ekonomide denetimsizlik ve adaletsizlik paralel gider. Her birey, denetimsiz toplumlarda adaletsiz paylaşımın olduğunu bizzat yaşarak görür. Liberal ekonomistlerin savunduğu gibi ekonomide adaleti sağlamak imkânsız mıdır? Hayır, ne imkânsız, ne de zordur. Onu böyle gösteren ekonomik, mali ve siyasi güç sahipleridir.Liberal ekonomistlerin en büyük çelişkilerinden biri de şudur: Demokrasiyi, çoğulculuğu, özgürlüğü ve güvenliği savunurlar. Fakat şunu unutuyorlar, adaletsiz toplumlarda bunların hiçbiri gerçek anlamda olmaz. Buna rağmen liberaller, adaletli dağıtıma yine önem vermez ve onunla ilgilenmezler.Ekonomide temel bir değişim, artık kaçınılmazdır. Ancak buna ekonomi biliminden başlamak gerekir. Böyle yapılmadığı sürece ekonomide temel bir değişim gerçekleştirilemez. Çünkü liberal ekonomi modeli, bilim diye yutturulmaktadır. Okutulan ekonomi bilimi ile ekonomik gerçekler arasında tam bir uyumsuzluk yaşanmaktadır. Gerçek bilimlerde açıklamalar, gerçek olaylara, ekonomi biliminde ise pratiği olmayan teorilere dayanır. Dünya, her alanda, hatta bilimlerde bile değişim, evrimle ve gelişme geçirir. Bunun tek istisnası ekonomi bilimidir. Zira ekonomi biliminde 21. yüzyılın ekonomik sorunlarını, hâlâ daha 19. yüzyılın teorileriyle yorumluyor, inceliyor ve açıklıyorlar. Tabii olarak sorunlara da çözüm, bir türlü bulunamıyor. Fikir özgürlüğünü ve çoğulculuğu baş tacı eden liberaller, üniversitelerde farklı görüşlerin okutulmasını isterler mi? Ne gezer. Dünyanın en iyi üniversitelerinden biri sayılan Harvard Üniversitesi'nde bile eleştirel bir dersin okutulmasına izin verilmemiştir. Bazı öğretim üyeleri, "Zehirli bir ideolojiyi bilim kılığına sokarak okutmak ve desteklemek bir çeşit intihardır" diyerek itiraz etmişler, ama sonuç yine değişmemiştir.Ekonomi üzerinde değişik fikir ve görüşler ileri sürülüyor, fakat bunların hiçbiri temel bir değişiklik içermiyor. Ekonomide değişimi, 'Milli Ekonomi Modeli' ile ekonomi biliminden, yani temelden başlatan tek bilim adamı Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur. O bakımdan 'Milli Ekonomi Modeli' eşsiz ve emsalsizdir. Ekonomiyi teorilerden kurtaracak ve onu gerçek bilime kavuşturacak olan yegâne kaynaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018