Yeni sistemin, ilk hükümetinde ekonomi yönetimi değiştirildi. Bunu çok olumlu ve önemli bulanlar, ekonomi yönetimine getirilen yöneticileri övmeye ve yüceltmeye başladılar.
Hâlbuki ekonomi yönetiminden önce, ekonomik anlayışın değişmesi gerekmektedir. Görülen o ki, hükümete yol göstermeye çalışanlar, bu gerçeği göz ardı ediyorlar.
Onlara göre, orta gelir düzeyinden daha üst gelir düzeyine çıkabilmemiz için, yabancı yatırımcıları ülkemize çekmemiz şarttır.
Yabancı yatırımcılar derken, teknoloji getiren doğrudan üretime yönelik yatırımları değil, sıcak parayı kastediyorlar. Uluslararası piyasalarda serseri mayın gibi dolaşan paraları fazla faiz verip ülkeye getirmeyi marifet sayıyorlar.
Böyle bir ekonomik anlayışla daha üst gelir düzeyine çıkmak imkânsızdır. Bunun için yapılması gereken, beşeri sermayemizi yeterince değerlendirmek, teknolojik yenilikleri takip ve teşvik etmektir.
Beşeri sermayeyi değerlendirme konusunda çok başarısız durumdayız. Öyle ki, yetiştirdiğimiz insanları istihdam edemiyor, beyin göçünü engelleyemiyoruz. Maalesef, AK Parti iktidarında da, bu yönde olumlu bir gelişme olmamıştır.
Konumuzla ilgili olarak yazar Alev Alatlı, şöyle der: "AK Parti iktidarının Türkiye'deki beyin gücünü lâyıkıyla sağamadığı kanısındayım. Uluslararası standartlarda nitelikli, muazzam bir iş gücümüz var bizim. Bilimden sanata, teknolojiden finansa, spora hemen her alanda olağanüstü donanımlı kadrolarımız var. Bu insanlarımız oyun dışı bırakılmamalı, ne yapıp edip sisteme dâhil edilmelidirler."
Teknolojik yenilikleri takip ve teşvike gelince? Bunun yolu bilim, araştırma ve geliştirmeye önem vermekten geçer. Gelişmiş ülkelerin yaptıklarına bakınca, bu konuda da yeterli düzeyde olmadığımız görülür.
Bütün bunları ekonomi yönetimine getirilen yöneticileri önemsemediğimiz için söylemiyoruz. Elbette yöneticiler, her halükârda çok önemlidir. Ama yöneticinin eğitim ve kariyerinden daha önemli olan, onun yönetim anlayışıdır, daha doğrusu sorunlara bakış ve yaklaşım tarzıdır.
Özellikle ekonomi yönetimine getirilenler, bildiklerini, düşündüklerini ve gördüklerini mutlaka sorgulamalıdırlar. Kendi kendilerine, "bildiklerim ülkemin gerçekleriyle örtüşüyor mu, böyle düşünmemi ve görmemi, acaba emperyalistler mi dayatıyor?" sorularını sormalı ve cevaplarını bulmalıdırlar.
Malumdur ki, emperyalistlerin, bir topluma girebilmeleri için, o toplum içinde
yapay da olsa bir üs kurmaları gerekiyor. Ona dayanarak o ülkede operasyonlar yapıyorlar.
Ülkemizde ise her alanda, daha çok da ekonomi alanında faal durumda üsleri mevcuttur. O üslere bağlı olarak çalışan ekonomik tetikçilerin asıl hedefinde de ekonomi yöneticileri bulunmaktadır.
O nedenle ekonomi yöneticileri, yerli ve milli fikir sahipleri tarafından koruma altına alınmalıdırlar. Aksi halde yanlış dayatmalar sonucu, yanlış yeni adımlar atılabilir.
Şu gerçeği aklımızdan çıkarmamalıyız: Ekonomik sorunlarımızı ancak ve ancak yerli ve milli bir anlayışla ele alırsak çözer, yerlilik ve milliliği de diğer alanlara yayabiliriz.
Hâlbuki ekonomi yönetiminden önce, ekonomik anlayışın değişmesi gerekmektedir. Görülen o ki, hükümete yol göstermeye çalışanlar, bu gerçeği göz ardı ediyorlar.
Onlara göre, orta gelir düzeyinden daha üst gelir düzeyine çıkabilmemiz için, yabancı yatırımcıları ülkemize çekmemiz şarttır.
Yabancı yatırımcılar derken, teknoloji getiren doğrudan üretime yönelik yatırımları değil, sıcak parayı kastediyorlar. Uluslararası piyasalarda serseri mayın gibi dolaşan paraları fazla faiz verip ülkeye getirmeyi marifet sayıyorlar.
Böyle bir ekonomik anlayışla daha üst gelir düzeyine çıkmak imkânsızdır. Bunun için yapılması gereken, beşeri sermayemizi yeterince değerlendirmek, teknolojik yenilikleri takip ve teşvik etmektir.
Beşeri sermayeyi değerlendirme konusunda çok başarısız durumdayız. Öyle ki, yetiştirdiğimiz insanları istihdam edemiyor, beyin göçünü engelleyemiyoruz. Maalesef, AK Parti iktidarında da, bu yönde olumlu bir gelişme olmamıştır.
Konumuzla ilgili olarak yazar Alev Alatlı, şöyle der: "AK Parti iktidarının Türkiye'deki beyin gücünü lâyıkıyla sağamadığı kanısındayım. Uluslararası standartlarda nitelikli, muazzam bir iş gücümüz var bizim. Bilimden sanata, teknolojiden finansa, spora hemen her alanda olağanüstü donanımlı kadrolarımız var. Bu insanlarımız oyun dışı bırakılmamalı, ne yapıp edip sisteme dâhil edilmelidirler."
Teknolojik yenilikleri takip ve teşvike gelince? Bunun yolu bilim, araştırma ve geliştirmeye önem vermekten geçer. Gelişmiş ülkelerin yaptıklarına bakınca, bu konuda da yeterli düzeyde olmadığımız görülür.
Bütün bunları ekonomi yönetimine getirilen yöneticileri önemsemediğimiz için söylemiyoruz. Elbette yöneticiler, her halükârda çok önemlidir. Ama yöneticinin eğitim ve kariyerinden daha önemli olan, onun yönetim anlayışıdır, daha doğrusu sorunlara bakış ve yaklaşım tarzıdır.
Özellikle ekonomi yönetimine getirilenler, bildiklerini, düşündüklerini ve gördüklerini mutlaka sorgulamalıdırlar. Kendi kendilerine, "bildiklerim ülkemin gerçekleriyle örtüşüyor mu, böyle düşünmemi ve görmemi, acaba emperyalistler mi dayatıyor?" sorularını sormalı ve cevaplarını bulmalıdırlar.
Malumdur ki, emperyalistlerin, bir topluma girebilmeleri için, o toplum içinde
yapay da olsa bir üs kurmaları gerekiyor. Ona dayanarak o ülkede operasyonlar yapıyorlar.
Ülkemizde ise her alanda, daha çok da ekonomi alanında faal durumda üsleri mevcuttur. O üslere bağlı olarak çalışan ekonomik tetikçilerin asıl hedefinde de ekonomi yöneticileri bulunmaktadır.
O nedenle ekonomi yöneticileri, yerli ve milli fikir sahipleri tarafından koruma altına alınmalıdırlar. Aksi halde yanlış dayatmalar sonucu, yanlış yeni adımlar atılabilir.
Şu gerçeği aklımızdan çıkarmamalıyız: Ekonomik sorunlarımızı ancak ve ancak yerli ve milli bir anlayışla ele alırsak çözer, yerlilik ve milliliği de diğer alanlara yayabiliriz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018