Vergisiz devlet olmaz. Bunu anladık, ama verginin de bir sınırı olmalı. Vergi, bir ceza değildir, cezaya dönüştürülmemeli. Hükümetin gündeme getirdiği ek vergi, vergiden daha çok cezaya benziyor. Depremin vurduğu vatandaşı, bu yetmiyormuş gibi, bir de hükümet vergiyle vurdu. Geçici dediği vergiyi, kalıcı kıldı. Arkasından sonu gelmez zamlar, krizler birbirini kovaladı. Halsiz, mecalsiz düşmüş, bir çare, bir ümit bekleyen halkın karşısına ek vergi ile çıkmak, hangi aklın eseridir? Hükümet, milletin ruh sağlığını bozmak istemiyorsa, lütfen ek vergi sevdasından vazgeçsin.
Amaç, bütçe açığını kapatmaksa, bu yolla, o amaca ulaşmak da mümkün değildir. İbn Haldun asırlar önce, bu yolun, o amaca ulaştırmayacağını haber vermiş, ardından gelen birçok iktisatçı da onu doğrulamıştır. İktisatçıların doğrulaması şöyle dursun, uygulamalar İbn Haldun'u haklı çıkarmıştır.
İbn Haldun'un dediği nedir? O diyor ki: "Vergi oranlarını artırmak, vergi gelirlerini artırmaz, aksine azaltır". Gerçekten vergide böyle bir paradoks yaşanır. Vergiye düz bir mantıkla yaklaşanlar, vergi oranlarını artırmakla, vergi gelirlerinin artacağını zannederler. Bunun aksini uygulayanlar, yani vergi oranları düşürerek, vergi gelirlerinin artırmak isteyenler, hiç bir zaman yanılmamış ve pişman olmamıştır. Bunlardan biri de ABD eski Başkanı Reagan'dır. Reagan, ABD'de adı ve sanı pek duyulmayan bir iktisatçı olan Laffer'in tavsiyesine uyarak, vergi gelirlerini artırmak amacıyla, vergi oranlarını aşağı çekmiş ve amacına ulaşmıştır. Onu, ekonomide başarılı kılan ve adından söz ettiren de bu icraatı olmuştur.
Reagan'ın Başkanlık yaptığı dönemlerde, Amerika'da yaşayan ve ekonomi ile yakından ilgilenen, daha doğrusu görevi bu olan Kemal Derviş'in, bu icraattan hiç haberi olmamış mı? Hadi, diyelim ki olmamış, peki ekonomi bilgisine ne oldu? Lafter Eğrisi'ni de mi duymadı? Lafter, kendi adıyla anılan bu eğriyle, vergi oranlarını artırmanın, belli bir orana kadar vergi gelirlerini artıracağını, o oran aşılınca düşmeye başlayacağını ve nihayet vergi oranları yüzde yüze vardığında, vergi gelirlerini sıfır olacağını ispat etmiştir.
Ekonomi bilgisini de bir kenara bırakalım. Akıl var, yakın var, kuralından hareket ederek soralım: Kazandığının çoğunu vergi vermek zorunda kalan bir kişi, niçin daha çok kazanmak için gayret sarf etsin? Çok kazananı teşvik etmek gerekirken, "çok kazanandan çok vergi" sloganıyla, onu cezalındırmaya kalkıyoruz. Çok kazanandan, çok vergi almayı savunan İngiliz iktisatçılarından İşçi Partisi'nin ekonomik danışmanı Mirrlees, bugün bu görüşün yanlış olduğunu itiraf etmekten gurur duyuyor.
Aynı görüşü savunan iktisatçıların sayısı her geçen gün artmaktadır. Savunmadan öte, bir çok devlet adamı, bu görüşün doğruluğunu, uygulamalarıyla ortaya koymaktadır. Hal böyle iken Kemal Derviş, niçin ek vergi diyerek sarp ve çıkmaz sokaklara dalar? Ekonomiyi kurtarmak için mi? Bilinen ve ilan edilen görevine bakarsanız "evet", ama yapılanlara bakarsınız "hayır". Sonuç ne olur? Sonucun iyi olmayacağı kesin. Ama insan bu ya... Yine ne kadar kötü olacağını merak etmekten kendini alamıyor.
Amaç, bütçe açığını kapatmaksa, bu yolla, o amaca ulaşmak da mümkün değildir. İbn Haldun asırlar önce, bu yolun, o amaca ulaştırmayacağını haber vermiş, ardından gelen birçok iktisatçı da onu doğrulamıştır. İktisatçıların doğrulaması şöyle dursun, uygulamalar İbn Haldun'u haklı çıkarmıştır.
İbn Haldun'un dediği nedir? O diyor ki: "Vergi oranlarını artırmak, vergi gelirlerini artırmaz, aksine azaltır". Gerçekten vergide böyle bir paradoks yaşanır. Vergiye düz bir mantıkla yaklaşanlar, vergi oranlarını artırmakla, vergi gelirlerinin artacağını zannederler. Bunun aksini uygulayanlar, yani vergi oranları düşürerek, vergi gelirlerinin artırmak isteyenler, hiç bir zaman yanılmamış ve pişman olmamıştır. Bunlardan biri de ABD eski Başkanı Reagan'dır. Reagan, ABD'de adı ve sanı pek duyulmayan bir iktisatçı olan Laffer'in tavsiyesine uyarak, vergi gelirlerini artırmak amacıyla, vergi oranlarını aşağı çekmiş ve amacına ulaşmıştır. Onu, ekonomide başarılı kılan ve adından söz ettiren de bu icraatı olmuştur.
Reagan'ın Başkanlık yaptığı dönemlerde, Amerika'da yaşayan ve ekonomi ile yakından ilgilenen, daha doğrusu görevi bu olan Kemal Derviş'in, bu icraattan hiç haberi olmamış mı? Hadi, diyelim ki olmamış, peki ekonomi bilgisine ne oldu? Lafter Eğrisi'ni de mi duymadı? Lafter, kendi adıyla anılan bu eğriyle, vergi oranlarını artırmanın, belli bir orana kadar vergi gelirlerini artıracağını, o oran aşılınca düşmeye başlayacağını ve nihayet vergi oranları yüzde yüze vardığında, vergi gelirlerini sıfır olacağını ispat etmiştir.
Ekonomi bilgisini de bir kenara bırakalım. Akıl var, yakın var, kuralından hareket ederek soralım: Kazandığının çoğunu vergi vermek zorunda kalan bir kişi, niçin daha çok kazanmak için gayret sarf etsin? Çok kazananı teşvik etmek gerekirken, "çok kazanandan çok vergi" sloganıyla, onu cezalındırmaya kalkıyoruz. Çok kazanandan, çok vergi almayı savunan İngiliz iktisatçılarından İşçi Partisi'nin ekonomik danışmanı Mirrlees, bugün bu görüşün yanlış olduğunu itiraf etmekten gurur duyuyor.
Aynı görüşü savunan iktisatçıların sayısı her geçen gün artmaktadır. Savunmadan öte, bir çok devlet adamı, bu görüşün doğruluğunu, uygulamalarıyla ortaya koymaktadır. Hal böyle iken Kemal Derviş, niçin ek vergi diyerek sarp ve çıkmaz sokaklara dalar? Ekonomiyi kurtarmak için mi? Bilinen ve ilan edilen görevine bakarsanız "evet", ama yapılanlara bakarsınız "hayır". Sonuç ne olur? Sonucun iyi olmayacağı kesin. Ama insan bu ya... Yine ne kadar kötü olacağını merak etmekten kendini alamıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018