Almanya’nın başkenti Berlin’de organize edilen 5. Ehl-i Beyt Sempozyumu birilerinin küresel kirli tezgahlarına çomak sokmuş olacak ki, feveran etmeye başladılar.
Ehl-i Beyt, tarih sürecinde değerlendirildiğinde seslerini çıkarmayanlar, Ehl-i Beyt anlayışı, Hüseyni mantık günümüze taşındığında içlerinde sakladıkları kin ve nefreti açığa çıkarmaya başladılar.
Sempozyumdan sonra bazı internet siteleri, Prof. Dr. Haydar Baş’ın yaptığı konuşmada, “Esad şu anda Hz. Hüseyin rolünde. Hz. Hüseyin’in kahramanlık rolüne soyunanlar da Yezid rolünde…” deyince, bu sözleri oldukça sığ bir düşünceyle Hüseyni mantıktan oldukça uzak bir bakış açısıyla ele almışlar ve hiçbir ilmi bir düşünce ortaya koymadan, ahlaktan da uzak bir şekilde eleştirmeye kalkmışlardır.
Kendilerini hukuki açıdan bir sıkıntıya sokmamak için de, ithamları, iftiraları ve de hakaretleri yorum kısımlarına eklemişlerdir; ama bir şeyi kaçırıyorlar, yorum bölümünde yazıların yayınlanması internet sitelerini de hukuken sorumlu kılar.
Sayın Baş’ı bu sözlerinden dolayı eleştirenler, “Sarhoşken namaza yaklaşmayın” ayetinden “sarhoşken” ifadesini çıkartıp “namaza yaklaşmayın” kısmını alanlar gibidirler.
Prof. Dr. Baş, hangi konuda olursa olsun bir ifadeyi kullanırken, öncesinde ya da sonrasında niçin bunu söylediğinin izahını mutlaka yapmakta ve delillerini de ortaya koymaktadır. Ve bu Sempozyumda da böyle yapmıştır ve izahını hemen sonrasında belirtmiştir.
Fakat eleştirileri yapanların gayesi ilmi bir hakikati ortaya çıkarmak değildir; Sayın Baş’ın yüklendiği tarihi misyona gölge düşürmek, çamur atmaktır.
Bu mantıkta olanlar ne kadar ilmi delil getirirsen getir, sözlerin içinden fitne için belirledikleri uygun ifadeleri cımbızla alırlar, mesnetsiz bir şekilde saldırırlar.
İşte “çamur at, tutmazsa izi kalır” münafık mantığının bir ürünüdür bu.
Hz. Hüseyin’in kıyamı, mücadelesi koltuk kavgası değildir. O, o dönem Yezid’in temsilcisi olduğu batıla karşı dik bir duruş sergilemiş, Hakk’ın ve haklının yanında yer almıştır. Kendisine Yezid tarafından iletilen “boyun eğ” talimatına boyun eğmemiş ve hakkın yeniden yerini bulabilmesi için canını vermiştir.
Şimdi gelelim Esad’ın yaptığına…
Prof. Dr. Haydar Baş’ın, Sempozyumda anlama kabiliyetini yitirmemiş olanlara izah ettiği gibi, Esad’ın mücadelesi, Suriye topraklarını işgal etmek, bölmek, Suriye halkını Irak halkı gibi katletmek isteyenlere karşıdır. Yine Esad’ı devirmek isteyenler, Esad, Filistin direnişine ve İsrail’in korkulu rüyası olan Lübnan Hizbullah’ına verdiği destek sebebiyle bunu istemektedirler.
Kısaca Esad, bugün İslam’ı, İslam ülkelerini ve Müslümanları koruduğu için Haçlı dünyası ve İsrail tarafından istenmeyen adam ilan edilmiştir. Esad, onların taviz taleplerine evet dememiş, onların karşısında İslam dünyası adına dimdik bir duruş sergilemiştir.
İşte Esad’ı İmam Hüseyin rolünde kılan tavır budur; Prof. Dr. Baş’ın anlatmak istediği hakikat, Hüseyni mantık budur. Esad, Hakk’ın yanındadır, Esad haklıyı haksıza karşı müdafaa etmektedir. Esad, küresel Yezitlere ve Deccal sürülerine dur demektedir.
Bu İmam Hüseyin’in rolü değildir de nedir?
Bizim kıt akıllı siyasilerimiz, pisliğin içine battıkları halde kendilerini cennette zannedeceklerine, uykudan uyanıp Deccal safından Ehl-i Beyt’in safına doğru bir geçiş yapmalıdırlar.
Yoksa unutmasınlar ki Yezitler’in ve Yezitlerle aynı safta olanların, bu dünyada ulaştıkları lanet, ahirette de azaptan başka bir şey değildir.
Ehl-i Beyt, tarih sürecinde değerlendirildiğinde seslerini çıkarmayanlar, Ehl-i Beyt anlayışı, Hüseyni mantık günümüze taşındığında içlerinde sakladıkları kin ve nefreti açığa çıkarmaya başladılar.
Sempozyumdan sonra bazı internet siteleri, Prof. Dr. Haydar Baş’ın yaptığı konuşmada, “Esad şu anda Hz. Hüseyin rolünde. Hz. Hüseyin’in kahramanlık rolüne soyunanlar da Yezid rolünde…” deyince, bu sözleri oldukça sığ bir düşünceyle Hüseyni mantıktan oldukça uzak bir bakış açısıyla ele almışlar ve hiçbir ilmi bir düşünce ortaya koymadan, ahlaktan da uzak bir şekilde eleştirmeye kalkmışlardır.
Kendilerini hukuki açıdan bir sıkıntıya sokmamak için de, ithamları, iftiraları ve de hakaretleri yorum kısımlarına eklemişlerdir; ama bir şeyi kaçırıyorlar, yorum bölümünde yazıların yayınlanması internet sitelerini de hukuken sorumlu kılar.
Sayın Baş’ı bu sözlerinden dolayı eleştirenler, “Sarhoşken namaza yaklaşmayın” ayetinden “sarhoşken” ifadesini çıkartıp “namaza yaklaşmayın” kısmını alanlar gibidirler.
Prof. Dr. Baş, hangi konuda olursa olsun bir ifadeyi kullanırken, öncesinde ya da sonrasında niçin bunu söylediğinin izahını mutlaka yapmakta ve delillerini de ortaya koymaktadır. Ve bu Sempozyumda da böyle yapmıştır ve izahını hemen sonrasında belirtmiştir.
Fakat eleştirileri yapanların gayesi ilmi bir hakikati ortaya çıkarmak değildir; Sayın Baş’ın yüklendiği tarihi misyona gölge düşürmek, çamur atmaktır.
Bu mantıkta olanlar ne kadar ilmi delil getirirsen getir, sözlerin içinden fitne için belirledikleri uygun ifadeleri cımbızla alırlar, mesnetsiz bir şekilde saldırırlar.
İşte “çamur at, tutmazsa izi kalır” münafık mantığının bir ürünüdür bu.
Hz. Hüseyin’in kıyamı, mücadelesi koltuk kavgası değildir. O, o dönem Yezid’in temsilcisi olduğu batıla karşı dik bir duruş sergilemiş, Hakk’ın ve haklının yanında yer almıştır. Kendisine Yezid tarafından iletilen “boyun eğ” talimatına boyun eğmemiş ve hakkın yeniden yerini bulabilmesi için canını vermiştir.
Şimdi gelelim Esad’ın yaptığına…
Prof. Dr. Haydar Baş’ın, Sempozyumda anlama kabiliyetini yitirmemiş olanlara izah ettiği gibi, Esad’ın mücadelesi, Suriye topraklarını işgal etmek, bölmek, Suriye halkını Irak halkı gibi katletmek isteyenlere karşıdır. Yine Esad’ı devirmek isteyenler, Esad, Filistin direnişine ve İsrail’in korkulu rüyası olan Lübnan Hizbullah’ına verdiği destek sebebiyle bunu istemektedirler.
Kısaca Esad, bugün İslam’ı, İslam ülkelerini ve Müslümanları koruduğu için Haçlı dünyası ve İsrail tarafından istenmeyen adam ilan edilmiştir. Esad, onların taviz taleplerine evet dememiş, onların karşısında İslam dünyası adına dimdik bir duruş sergilemiştir.
İşte Esad’ı İmam Hüseyin rolünde kılan tavır budur; Prof. Dr. Baş’ın anlatmak istediği hakikat, Hüseyni mantık budur. Esad, Hakk’ın yanındadır, Esad haklıyı haksıza karşı müdafaa etmektedir. Esad, küresel Yezitlere ve Deccal sürülerine dur demektedir.
Bu İmam Hüseyin’in rolü değildir de nedir?
Bizim kıt akıllı siyasilerimiz, pisliğin içine battıkları halde kendilerini cennette zannedeceklerine, uykudan uyanıp Deccal safından Ehl-i Beyt’in safına doğru bir geçiş yapmalıdırlar.
Yoksa unutmasınlar ki Yezitler’in ve Yezitlerle aynı safta olanların, bu dünyada ulaştıkları lanet, ahirette de azaptan başka bir şey değildir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025