Ebu Tâlib’in imanında şüphe yoktur
Hz. Ebû Tâlib’in, Peygamber’e (s.a.a) inandığına şüphe yoktur. Hz. Peygamber’i (s.a.a.) canla başla koruduğu, oğlu Hz. Ali’yi, Hz. Peygamber’in yatağında yatırdığı, kendisinin, evin çevresinde dolaşıp herhangi bir suikastı önlemeye çalıştığı, imanını apaçık belirten şiirler söylediği meşhurdur
10.12.2024 11:11:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Muhammed, din uğruna çalışmasına devam ederken, bundan rahatsız olanlar Hz. Ebû Tâlib'e müracaatla bu işin kötüye gideceğini, Hz. Muhammed'i, bu işten vazgeçirmesini söylediler. Hz. Ebû Tâlib, Resûlullah'a, bu hususta birkaç söz söyledi.
Hz. Muhammed, "Amca, Ben memurum, istersen sen de Beni koruma, Ben, yine de işime devam edeceğim" buyurdu.
Ebû Tâlib, Hz. Muhammed'in, dolu dolu olan gözlerine baktı, sözlerini duydu, pek müteessir oldu. Yarı ağlamaklı bir sesle, "Kardeş oğlu, Sen işine bak. Ben sağ oldukça onlar, hiçbir şey yapamazlar sana" dedi.
Hz. Muhammed'in, peygamberliğinin ilânının onuncu yılı, Ebû Tâlib vefat etti. Vefatından önce, oğullarına ve bütün Hâşimoğullarına, Hz. Muhammed'e yardım etmelerini, O'nu korumalarını, O'na uymalarını vasiyet etti ve Hz. Muhammed'in gerçek peygamber olduğunu açıkça bildiren şiirler okudu.
Ebû Tâlib'in vefatı Şaban'ın onuncu yahut Ramazan ayının yedinci günüydü. Ondan bir ay yahut üç gün sonra da Hz. Muhammed'in sevgili zevcesi ve Hz. Fâtıma'nın anası, mü'minlerin anası Haticet'ül-Kübrâ vefat etti.
Ebû Tâlib gibi bir amcadan ve Hz. Hatice gibi bir eşten ayrılan Hz. Muhammed (s.a.a.), pek müteessir oldu. Bir yandan da müşriklerin, inananlara revâ gördükleri ezâ ve cefâ çoğaldıkça çoğaldı. Bu yüzden bu yıla, "Senetü'l-Hüzün" denildi.
Hz. Ebû Tâlib'in, Cenâb-ı Peygamber'e (s.a.a), ihlâs ile inandığına hiçbir şüphe yoktur.
Hz. Peygamber'i (s.a.a.) canlabaşla koruduğu, bu muhâsara sırasında oğlu Hz. Ali'yi, Hz. Peygamber'in yatağında yatırdığı, kendisinin, yalın kılıç, evin çevresinde dolaşıp herhangi bir suikastı önlemeye çalıştığı, imanını apaçık belirten şiirler söylediği meşhurdur.
İmam Hasan soyundan Abdü'l-Azîm, sekizinci İmam Aliyyü'r- Rızâ'ya (a.s.), Ebû Tâlib'in iman edip etmediğini sormuş, İmâm, mü'min olduğunu bildirmiştir. Altıncı İmam, Hz. Ca'fer'us-Sâdık (a.s), "Ashâb-ı Kehf, imanlarını gizlediler; Allah onlara iki kat ecir verdi; Ebû Tâlib de onlar gibidir" buyurmuştur.
İbn-i Abbâs, Ebû-Tâlib'in, vefât ederken şehâdet getirdiğini, babasından rivâyet eder. (Bihârü'l-Envâr; elGadir).
Hz. Peygamber'in, Hz. Ebu Tâlib'i yıkamaları, defnetmeleri; bilhassa zevceleri Esed kızı Fâtıma'nın, yani Hz. Ali'nin (a.s) annelerinin, vefatına dek onun nikâhı altında ve evinde kalmaları, imanına şüphe getirmez delillerdir.
Hz. Muhammed, "Amca, Ben memurum, istersen sen de Beni koruma, Ben, yine de işime devam edeceğim" buyurdu.
Ebû Tâlib, Hz. Muhammed'in, dolu dolu olan gözlerine baktı, sözlerini duydu, pek müteessir oldu. Yarı ağlamaklı bir sesle, "Kardeş oğlu, Sen işine bak. Ben sağ oldukça onlar, hiçbir şey yapamazlar sana" dedi.
Hz. Muhammed'in, peygamberliğinin ilânının onuncu yılı, Ebû Tâlib vefat etti. Vefatından önce, oğullarına ve bütün Hâşimoğullarına, Hz. Muhammed'e yardım etmelerini, O'nu korumalarını, O'na uymalarını vasiyet etti ve Hz. Muhammed'in gerçek peygamber olduğunu açıkça bildiren şiirler okudu.
Ebû Tâlib'in vefatı Şaban'ın onuncu yahut Ramazan ayının yedinci günüydü. Ondan bir ay yahut üç gün sonra da Hz. Muhammed'in sevgili zevcesi ve Hz. Fâtıma'nın anası, mü'minlerin anası Haticet'ül-Kübrâ vefat etti.
Ebû Tâlib gibi bir amcadan ve Hz. Hatice gibi bir eşten ayrılan Hz. Muhammed (s.a.a.), pek müteessir oldu. Bir yandan da müşriklerin, inananlara revâ gördükleri ezâ ve cefâ çoğaldıkça çoğaldı. Bu yüzden bu yıla, "Senetü'l-Hüzün" denildi.
Hz. Ebû Tâlib'in, Cenâb-ı Peygamber'e (s.a.a), ihlâs ile inandığına hiçbir şüphe yoktur.
Hz. Peygamber'i (s.a.a.) canlabaşla koruduğu, bu muhâsara sırasında oğlu Hz. Ali'yi, Hz. Peygamber'in yatağında yatırdığı, kendisinin, yalın kılıç, evin çevresinde dolaşıp herhangi bir suikastı önlemeye çalıştığı, imanını apaçık belirten şiirler söylediği meşhurdur.
İmam Hasan soyundan Abdü'l-Azîm, sekizinci İmam Aliyyü'r- Rızâ'ya (a.s.), Ebû Tâlib'in iman edip etmediğini sormuş, İmâm, mü'min olduğunu bildirmiştir. Altıncı İmam, Hz. Ca'fer'us-Sâdık (a.s), "Ashâb-ı Kehf, imanlarını gizlediler; Allah onlara iki kat ecir verdi; Ebû Tâlib de onlar gibidir" buyurmuştur.
İbn-i Abbâs, Ebû-Tâlib'in, vefât ederken şehâdet getirdiğini, babasından rivâyet eder. (Bihârü'l-Envâr; elGadir).
Hz. Peygamber'in, Hz. Ebu Tâlib'i yıkamaları, defnetmeleri; bilhassa zevceleri Esed kızı Fâtıma'nın, yani Hz. Ali'nin (a.s) annelerinin, vefatına dek onun nikâhı altında ve evinde kalmaları, imanına şüphe getirmez delillerdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.