Bizim ülkemizde muhalefet olmak, iktidara ters düşmek gerçekten de zordur. İktidarın yanında yer almak ise her zaman rahatlık ve rantı beraberinde getirir. En azından iktidarın psikolojik baskısından kurtulup daha rahat çalışırsınız. Geceleri evinizde daha rahat uyur, daha huzurlu olursunuz, kapınızın ansızın çalınmayacağından daha emin olursunuz…
Tabii ki; “Haksızlık karşısında susan dil şeytandır” ilahi düsturundan ya da İmam Ali’nin (a.s.) “Hakikatin hatırı dostun hatırından üstündür” sözünden habersiz ya da ilgisiz iseniz…
Eğer vatan, millet ve ahiret hassasiyetiniz varsa; ne kadar zor da olsa, ne kadar çileli de olsa; düşünmek, yazmak, konuşmak sizin düsturunuzdur her zaman…
Hâlbuki büyükler kendini eleştiren kimseler kalmayınca insanlar arasında yaşamaktan korkarlarmış. Eğer insanlar, özellikle de iktidar olanlar anlasalar, çoğu zaman muhalefet ve eleştiri, kişiye göremediği yanlışları görmesini sağlar.
Tabii ki burada önemli olan kişinin iyi niyet beslemesidir. Hem eleştirenin, hem eleştirilenin iyi niyet taşıması gerekmektedir.
İnsanlar, kendi fikirlerini kitaplarla ya da gazetedeki köşelerinde, TV’deki programlarında ya da başka uygun ortamlarda; ahlak, vicdan ve hukuk ölçüleri içerisinde belirtebilmelidir. Tabii ki hukuk normlarını da kimse kendine göre, ya da iktidar kendi gücüne göre kullanmamalıdır.
Eğer bir esneklik sağlanacaksa bu esneklik; düşünebilen ve yazabilenler hakkında sağlanmalıdır.
Gerçekten düşünebilen ve yazabilenlerin çilesi diğer kimselerden daha fazladır. Onların en büyük çilesi, her olaya gözlem mantığı ile bakmaktır. Sürekli kafa yormaktır. Onlar, gece gündüz her an düşünce içindedirler… Çünkü olaylara sadece bakmazlar, görmeye çalışırlar…
Onların işi mutlaka her olaydaki ayrıntıyı yakalamaya çalışmaktır; araştırmaktır, zaman ayırmaktır.
Düşünebilen ve yazabilenler bu kadar çilenin yanında birde haksız yere başına gelebilecek tehlikelerden endişe duyarlar. Bu endişe çoğu zaman gerçeklerin gün yüzüne çıkmasına engel olmaktadır.
Bugün ülkemizde düşünebilen ve yazabilenlerin yaşadıklarına bakarsak; düşünmenin, konuşmanın ve yazmanın çilesinin ne kadar ağır olduğunu daha iyi anlarız.
Tabii ki; “Haksızlık karşısında susan dil şeytandır” ilahi düsturundan ya da İmam Ali’nin (a.s.) “Hakikatin hatırı dostun hatırından üstündür” sözünden habersiz ya da ilgisiz iseniz…
Eğer vatan, millet ve ahiret hassasiyetiniz varsa; ne kadar zor da olsa, ne kadar çileli de olsa; düşünmek, yazmak, konuşmak sizin düsturunuzdur her zaman…
Hâlbuki büyükler kendini eleştiren kimseler kalmayınca insanlar arasında yaşamaktan korkarlarmış. Eğer insanlar, özellikle de iktidar olanlar anlasalar, çoğu zaman muhalefet ve eleştiri, kişiye göremediği yanlışları görmesini sağlar.
Tabii ki burada önemli olan kişinin iyi niyet beslemesidir. Hem eleştirenin, hem eleştirilenin iyi niyet taşıması gerekmektedir.
İnsanlar, kendi fikirlerini kitaplarla ya da gazetedeki köşelerinde, TV’deki programlarında ya da başka uygun ortamlarda; ahlak, vicdan ve hukuk ölçüleri içerisinde belirtebilmelidir. Tabii ki hukuk normlarını da kimse kendine göre, ya da iktidar kendi gücüne göre kullanmamalıdır.
Eğer bir esneklik sağlanacaksa bu esneklik; düşünebilen ve yazabilenler hakkında sağlanmalıdır.
Gerçekten düşünebilen ve yazabilenlerin çilesi diğer kimselerden daha fazladır. Onların en büyük çilesi, her olaya gözlem mantığı ile bakmaktır. Sürekli kafa yormaktır. Onlar, gece gündüz her an düşünce içindedirler… Çünkü olaylara sadece bakmazlar, görmeye çalışırlar…
Onların işi mutlaka her olaydaki ayrıntıyı yakalamaya çalışmaktır; araştırmaktır, zaman ayırmaktır.
Düşünebilen ve yazabilenler bu kadar çilenin yanında birde haksız yere başına gelebilecek tehlikelerden endişe duyarlar. Bu endişe çoğu zaman gerçeklerin gün yüzüne çıkmasına engel olmaktadır.
Bugün ülkemizde düşünebilen ve yazabilenlerin yaşadıklarına bakarsak; düşünmenin, konuşmanın ve yazmanın çilesinin ne kadar ağır olduğunu daha iyi anlarız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Teravih namazlarınızı ihmal etmeyin / 07.03.2025
- Ramazan Allah’ın rızasını kazanmak için bir fırsattır / 06.03.2025
- Orucu azalara nasıl tuttururuz? / 05.03.2025
- Oruç en güzel sabır eğitimidir / 04.03.2025
- İbadet ruhunuzu öldürmek isteyenlerden sakının / 03.03.2025
- Ramazan’da her geceyi Kadir Gecesi bilmek / 01.03.2025
- Ramazan’a merhaba derken neler yapmalıyız? / 28.02.2025
- Attığınız her adım ibadet olsun ister misiniz? / 27.02.2025
- Hayatın gayesi kulluktur / 26.02.2025
- Orta yol güvenli yoldur / 25.02.2025
- Ramazan Allah’ın rızasını kazanmak için bir fırsattır / 06.03.2025
- Orucu azalara nasıl tuttururuz? / 05.03.2025
- Oruç en güzel sabır eğitimidir / 04.03.2025
- İbadet ruhunuzu öldürmek isteyenlerden sakının / 03.03.2025
- Ramazan’da her geceyi Kadir Gecesi bilmek / 01.03.2025
- Ramazan’a merhaba derken neler yapmalıyız? / 28.02.2025
- Attığınız her adım ibadet olsun ister misiniz? / 27.02.2025
- Hayatın gayesi kulluktur / 26.02.2025
- Orta yol güvenli yoldur / 25.02.2025