‘Düşmanlıktan başka bir şey görmedim’
Hz. Ali yaralandığı zaman, oğlu Hz. Hasan’a buyurdu ki: “Bu gece biraz kendimden geçmiştim, Hz. Peygamber’i gördüm. ‘Ya Resûlallah, ümmetinden güçlükten, düşmanlıktan başka bir şey görmedim’ dedim. Hz. Peygamber, ‘Dua et onlara’ dedi, ben de, ‘Allah’ım, beni onlardan daha hayırlılara kavuştur, onlara da benden beterini musallat et’ dedim”
20.02.2025 09:30:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Hasan buyurmuştur ki: "Babamın yaralandığı sabah, fecir atmaya başlamıştı; babam namaz kılmadaydı. Bana, 'Ey oğulcağızım, bu gece biraz kendimden geçmiştim, Hz. Peygamber'i gördüm. Ya Resûlallah, ümmetinden güçlükten, düşmanlıktan başka bir şey görmedim dedim. Hz. Peygamber, Dua et onlara dedi, ben de, Allah'ım, beni onlardan daha hayırlılara kavuştur, onlara da benden beterini musallat et dedim.'
Bu sırada müezzin İbnü'n Nebbah gelip babamı namaza çağırdı. Babam yola düştü, ben de arkasından gittim."
Bu sırada Şebib, Hz. Ali'ye bir kılıç salladı fakat kılıç mescidin kapısına geldi. Bunun üzerine Mülcem oğlu, "Ya Ali, hüküm Allah'ındır, senin ve senin adamlarının değil" diye bir kılıç vurdu. Kılıç, Hz. Ali'nin, tam başına, Hendek savaşında Amr'ın vurduğu yere rastladı, başına giydiği serpuşu yarıp tepesine işledi. Hz. Ali yere düşüp, "And olsun Kâbe'nin Rabbine, kurtuldum, muradıma erdim" buyurdu.
Halk, Hz. Emirü'l-Mü'minin'in vurulduğunu duyunca, birbirine girdi, mescit kapılarını tutmaya koşuştu. Şebib'i birisi yakaladı, elinden kılıcı aldı fakat o, atik davranıp adamın elinden kurtuldu, kaçıp evine girdi. Amcasının oğlu, onun telaşını görünce, "Yoksa Mü'minlerin Emirini sen mi öldürdün?" diye sordu. Şebib, "hayır" diyecekken "evet" dedi. Bunun üzerine amcasının oğlu, kılıcını çekip Şebib'e vurdu, öldürdü.
Mülcemoğlu'nu Hemdan kabilesinden biri yakaladı, elinden kılıcını aldı, sürüyerek Hz. Ali'nin huzuruna getirdi. Verdan, kaçıp gizlendi. (Bir rivayette kaçıp kurtulan Şebib'dir, öldürülen Verdan'dır).
Hz. Ali'nin namaz kılarken yahut namazdan önce yaralandığı hakkında ihtilaf vardır. Meşhur rivayet, sabah namazının ilk secdesine varırken şehit edildiğidir.
Yaralandıktan sonra Hz. Ali, kız kardeşi Ümmü Hani'nin oğlu Hubeyre oğlu Cu'de'yi, halka namaz kıldırmaya memur etti.
Kendilerini, bir kilime yatırıp evlerine götürdüler. Başucuna Lübabe, ayakucuna Ümmü Külsüm oturdu. Hz. Ali, bir aralık gözlerini açıp onlara baktı, "En yüce arkadaşa, en hayırlı konak yerine, en güzel huzur ve istirahat mahalline gidiyorum" dedi. Sonra kendisine bir ter bastı, kendinden geçti, derken kendine geldi, "Resûlullah'ı gördüm, kendisine gitmemi, ona ulaşmamı emretti" buyurdu.
Bu sırada ibn-i Mülcem'i huzuruna getirdiler, ellerini bağlamışlardı. Hz. Ali, "Ey Allah'ın düşmanı, ben sana iyilik etmedim mi?" dedi. Mülcemoğlu, "Evet, iyilik ettin" dedi. Hz Ali, "Peki, bu yaptığın nedir?" dedi. Mülcemoğlu, "Kılıcımı kırk sabah biledim, Allah'tan, onunla halkın en kötüsünü öldürmesini diledim" dedi. Hz. Ali, "Sen onunla öldürüleceksin, halkın en kötüsü, görüyorum ki sensin" dedi. Sonra dedi ki: "Cana can; ölürsem bu adamı, o beni nasıl öldürdüyse öldürün fakat sağ kalırsam hükmü benim, ne yapacağımı ben bilirim."
Ondan sonra odaya toplanmış olan evladına, ayaline dönüp şu vasiyette bulundu: "Ey Abdulmuttaliboğulları, Mü'minlerin Emiri öldürüldü diye Müslümanların kanlarını dökmeye kalkışmayın, ancak beni öldüreni öldürün. Ey Hasan, o bana bir kılıç vurdu, ölürsem sen de onu ancak bir kılıçta öldür. Çünkü ben duydum. Resûlullah, 'İşkenceden sakının, kudurmuş köpek bile olsa eziyetle öldürmeyin' diyordu."
Suhan oğlu Sa'saa, Hz. Ali'nin kapısına gelip içeriye girmek için izin istedi. İzin verilmedi. Sa'saa, çıkan adama, "Git, Sa'saa, Allah sana rahmet etsin, ey yaşarken de, ölümünden sonra da Mü'minlerin Emiri Ali, Allah katında ulusun, O'nu en iyi bilen sensin diyor de; bu sözlerimi aynen söyle" dedi. Adam içeriye girdi. Biraz sonra çıkıp Hz. Ali'nin "Ona söyle: Allah sana da rahmet etsin, sıkıntısı az, yardımı çok bir kişiydin" dediğini bildirdi.
Bu sırada müezzin İbnü'n Nebbah gelip babamı namaza çağırdı. Babam yola düştü, ben de arkasından gittim."
Bu sırada Şebib, Hz. Ali'ye bir kılıç salladı fakat kılıç mescidin kapısına geldi. Bunun üzerine Mülcem oğlu, "Ya Ali, hüküm Allah'ındır, senin ve senin adamlarının değil" diye bir kılıç vurdu. Kılıç, Hz. Ali'nin, tam başına, Hendek savaşında Amr'ın vurduğu yere rastladı, başına giydiği serpuşu yarıp tepesine işledi. Hz. Ali yere düşüp, "And olsun Kâbe'nin Rabbine, kurtuldum, muradıma erdim" buyurdu.
Halk, Hz. Emirü'l-Mü'minin'in vurulduğunu duyunca, birbirine girdi, mescit kapılarını tutmaya koşuştu. Şebib'i birisi yakaladı, elinden kılıcı aldı fakat o, atik davranıp adamın elinden kurtuldu, kaçıp evine girdi. Amcasının oğlu, onun telaşını görünce, "Yoksa Mü'minlerin Emirini sen mi öldürdün?" diye sordu. Şebib, "hayır" diyecekken "evet" dedi. Bunun üzerine amcasının oğlu, kılıcını çekip Şebib'e vurdu, öldürdü.
Mülcemoğlu'nu Hemdan kabilesinden biri yakaladı, elinden kılıcını aldı, sürüyerek Hz. Ali'nin huzuruna getirdi. Verdan, kaçıp gizlendi. (Bir rivayette kaçıp kurtulan Şebib'dir, öldürülen Verdan'dır).
Hz. Ali'nin namaz kılarken yahut namazdan önce yaralandığı hakkında ihtilaf vardır. Meşhur rivayet, sabah namazının ilk secdesine varırken şehit edildiğidir.
Yaralandıktan sonra Hz. Ali, kız kardeşi Ümmü Hani'nin oğlu Hubeyre oğlu Cu'de'yi, halka namaz kıldırmaya memur etti.
Kendilerini, bir kilime yatırıp evlerine götürdüler. Başucuna Lübabe, ayakucuna Ümmü Külsüm oturdu. Hz. Ali, bir aralık gözlerini açıp onlara baktı, "En yüce arkadaşa, en hayırlı konak yerine, en güzel huzur ve istirahat mahalline gidiyorum" dedi. Sonra kendisine bir ter bastı, kendinden geçti, derken kendine geldi, "Resûlullah'ı gördüm, kendisine gitmemi, ona ulaşmamı emretti" buyurdu.
Bu sırada ibn-i Mülcem'i huzuruna getirdiler, ellerini bağlamışlardı. Hz. Ali, "Ey Allah'ın düşmanı, ben sana iyilik etmedim mi?" dedi. Mülcemoğlu, "Evet, iyilik ettin" dedi. Hz Ali, "Peki, bu yaptığın nedir?" dedi. Mülcemoğlu, "Kılıcımı kırk sabah biledim, Allah'tan, onunla halkın en kötüsünü öldürmesini diledim" dedi. Hz. Ali, "Sen onunla öldürüleceksin, halkın en kötüsü, görüyorum ki sensin" dedi. Sonra dedi ki: "Cana can; ölürsem bu adamı, o beni nasıl öldürdüyse öldürün fakat sağ kalırsam hükmü benim, ne yapacağımı ben bilirim."
Ondan sonra odaya toplanmış olan evladına, ayaline dönüp şu vasiyette bulundu: "Ey Abdulmuttaliboğulları, Mü'minlerin Emiri öldürüldü diye Müslümanların kanlarını dökmeye kalkışmayın, ancak beni öldüreni öldürün. Ey Hasan, o bana bir kılıç vurdu, ölürsem sen de onu ancak bir kılıçta öldür. Çünkü ben duydum. Resûlullah, 'İşkenceden sakının, kudurmuş köpek bile olsa eziyetle öldürmeyin' diyordu."
Suhan oğlu Sa'saa, Hz. Ali'nin kapısına gelip içeriye girmek için izin istedi. İzin verilmedi. Sa'saa, çıkan adama, "Git, Sa'saa, Allah sana rahmet etsin, ey yaşarken de, ölümünden sonra da Mü'minlerin Emiri Ali, Allah katında ulusun, O'nu en iyi bilen sensin diyor de; bu sözlerimi aynen söyle" dedi. Adam içeriye girdi. Biraz sonra çıkıp Hz. Ali'nin "Ona söyle: Allah sana da rahmet etsin, sıkıntısı az, yardımı çok bir kişiydin" dediğini bildirdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.