8 Mart 1977 tarihinden itibaren B.M. Tarafından "Dünya Kadınlar Günü" olarak kabul edilmiştir.Alınan bu kararın, kadına sahip çıkmak ve ona değer vermek adına yapıldığı iddia edilse de, bu söylemden öteye geçememiştir. Yapılan faaliyetler bir yana, dünyada kadının haklarının neler olduğu noktasında bile ittifak sağlanamamıştır. Farklı kültürlerde kadının yeri ve hakları da farklılık arz etmiştir.Batıda, her konuda olduğu gibi kadına ve kadın haklarına bakış noktasında da yanlış anlayışlar hâkim olmuştur. Bu durumu, "İslam'da Kadın Hakları" adlı eserinde Prof. Dr. Haydar Baş sayfa 16'da açık bir vaziyette dile getirmiştir;"Tarihte ve batı kültüründe kadının bir günah kaynağı, bir reklâm vasıtası veya kendisinden istifade edilen bir meta olmasına ve de zor işlere koşulmasının bir hak ve nikâhın kadın için bir esaret olduğu" şeklinde algılanmıştır. Hayatın ve insanın olduğu her sahada ve konumda gerçek ölçüyü koyan İslam medeniyeti olmuştur. Böylece kadına hakkını en kâmil manada İslam tanımıştır. Adı geçen eserinde Prof. Dr. Haydar Baş bunu şöyle dile getirmiştir. "İslam medeniyetinde kadının her türlü hakkı garanti altına alınmış, onore edilmiş, kendisine hürmet duyulan bir ana ve bir nevi evinin kraliçesi olmuştur. İslam medeniyetinde kadın, hayatı, canı, malı, namusu teminat altına alınarak korunmuş ve Allah'ın bir emaneti olarak vasf edilmiştir. Bu vasfı ile kadın toplumun temeli, kâmil ve vasıflı insan yetiştiren muallimesi, eli öpülecek ve "ayağının altında cennet olan" yüce bir varlıktır. Öz ifadesiyle "kadın, anadır" Anaya verilen kıymet ve gösterilen hürmet, esasen kadına verilen değerin yansımasıdır." Batı medeniyeti kadına hak adı altında kurduğu teşkilatlarla, sivil toplum örgütleriyle, beklide hak gaspına sebebiyet vermiş, onu asli görevinden, aile ocağından koparmıştır. Beklide şefkatten yoksun, mutsuz ve sorumsuz kişilerin egemen olduğu toplum yapısının oluşmasına zemin hazırlamıştır. Kadın, gelecek nesilleri yetiştirmek için harcayacağı zamanı, evinin dışında harcayarak, istediği eğitimi ona verememiştir. Böylece; Türk-İslam medeniyetinin temellerinin sarsılacağı tohumlar atılmış, batının eğitim metotlarıyla anne şefkatinden mahrum çocuk eğitiminin başlaması sağlanmış, geldiğimiz noktaya zemin hazırlanmıştır. Kadının daha özgür ve daha serbest davranması ve hatta aile içinde bile egemen hale getirilmeye çalışılması aslında; kadının omuzlarına mesul olmadığı halde ailenin geçim yükünü de yüklenmiş, neticede gelinen durum şudur; "Kadın erkek eşitliği, kadının aile hayatına geçmesi meselesi derken, kadının en önemli vasfı olan anneliği unutulmuş, bir kenara itilmiş, hiçlenmiş ve hatta kadını ezen, kişiliğini yok eden bir ayak bağı olarak gösterilmek istenmiştir. Batı, kadını kendi kendiyle çatışma noktasına getirmiştir. Bu şeklide kadın, aile hayatından ve anneliğinden koparılırken, her sahada kendinden istifade edilen bir yaratık haline dönüşmüştür." (a.g.e.) Bu gün için kadın belki kendini daha serbest bir hayat süren, istediği gibi davranan, erkekle eşit konuma gelmiş bir durumda görebilir. Kendince bazı haklı sebeplerden de bahsedebilir. Fakat aklıselim düşünüldüğü zaman görülecektir ki; kadın zamanımızda "bir reklâm unsuru olarak" kullanılmaktan öte yol alamamıştır. İnsanın haklarına sahip çıkılmak adına kurulan dünya örgütleri (B.M gibi AİHM gibi) kadına doğuştan elde ettiği haklarını bile yaşatmaktan aciz bir hale gelmiştir. Kadının en doğal hakkı olan inanç hürriyeti kapsamındaki başörtüsü meselesini bile halledememiştir. Aksine hakkını elinden almıştır.Kadın bugün Irak'ta ve işgal altındaki ülkelerde, namusu ayaklar altına alınan, işkencenin her türlüsüne maruz bırakılan bir unsur haline gelmişse, dünyanın her yerinde alınıp satılan bir meta halini almışsa; kadınıyla erkeğiyle topyekûn "kadın istismarına" son verilebilecek çalışmalar ortaya konmadıkça; dünyanın "kadınlar günü" falan kutlamalarına hakkı olmadığı kanaatindeyim.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Tebliğ ve sâlih amel ilişkisi / 23.11.2024
- Ehl-i Beyt’in tebliğ anlayışı / 22.11.2024
- Güzel ahlak ve tebliğ ilişkisi / 21.11.2024
- Tebliğin en etkili yolu lisanıhâldir / 20.11.2024
- Tebliğ metodu hakkında bilinmesi gerekenler / 19.11.2024
- Abese suresinden alınacak dersler / 18.11.2024
- Atatürk sevgisinin önünde kimse duramayacaktır / 16.11.2024
- Atatürk’ün mersiye yazdığını duydunuz mu? / 15.11.2024
- Demokratik Krallık hakkında / 14.11.2024
- Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi / 13.11.2024
- Ehl-i Beyt’in tebliğ anlayışı / 22.11.2024
- Güzel ahlak ve tebliğ ilişkisi / 21.11.2024
- Tebliğin en etkili yolu lisanıhâldir / 20.11.2024
- Tebliğ metodu hakkında bilinmesi gerekenler / 19.11.2024
- Abese suresinden alınacak dersler / 18.11.2024
- Atatürk sevgisinin önünde kimse duramayacaktır / 16.11.2024
- Atatürk’ün mersiye yazdığını duydunuz mu? / 15.11.2024
- Demokratik Krallık hakkında / 14.11.2024
- Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi / 13.11.2024