"Şu anda İsrail hapishanelerinde 400'den fazlası çocuk olmak üzere 7 bin Filistinli var? Bu tutukluların tamamı her türlü işkenceye maruz kaldı."
Filistin Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyeti Başkanı Karaki böyle söylüyor.
Önceki gün medyada yer alan haber tazeliğini koruyor.
Filistinli tutuklu yakınları Gazze'den otobüse binerek Nefha cezaevindeki yakınlarını ziyarete gitmek istedi. Yanlarında Kızılhaç görevlileri de vardı.
İsrailli bir milletvekili otobüse binerek tutuklu yakınlarına hakaret etti. Ve tutuklular hakkında böcek, köpek, pislik ifadelerini kullandı. Daha da kötüsü "onları canlı göremeyeceksiniz" diyerek tehdit etti.
Bu insanların suçu haksız bir işgale, orantısız güç kullanan bir devlet terörüne karşı direnmekten başka bir şey değil. Dünya bunu çok iyi görüyor. Ancak görmemezlikten gelmeyi tercih ediyor. Otobüste gerçekleşen bu olay Kızılhaç görevlilerinin önünde yaşandı. Sonuç ne oldu? Kızılhaç komitesi "Aileler cezaevlerinde tutuklu bulunan yakınlarını güven içinde ziyaret etme hakkına sahiptir" şeklinde bir açıklama yaptı. Ardından derin bir sessizlik!...
1864'de kurulan Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin misyonu kendi yayın organlarında ifade edildiği üzere "insan yaşamı ve onurunu korumak ve tüm dünyada savaş ile iç çatışma kurbanlarına yardım etmektir." 250 milyonun üzerinde üyesi olan, 25 milyar dolar gibi bir bütçeye sahip bulunan bir örgüt olarak yaptığı tek şey yukarıdaki açıklamadan ibaret. Yoksa Filistinli Müslümanların korunacak bir yaşamı ve onuru yok mu?
İsrail cezaevlerinde yaşanan işkenceler için devreye girmesi gereken insan hakları örgütleri, dünya barışı için çalıştığını söyleyen sivil toplum kuruluşları nerede?
Birleşmiş Milletler Örgütü ya da kısaca Birleşmiş Milletler, 24 Ekim 1945'te kuruldu. Kuruluş maksadı "dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak" olarak ifade ediliyor.
O halde kuruluş amaçlarına uygun olarak BM'nin devam etmekte olan bu haksızlıklara ve ihlallere karşı elle tutulur somut önlemler alması lazım. Ama yine derin bir sessizlik var!
Çünkü bir tiyatro oynanıyor? Devletler, toplumlar, kurumlar inançlarının etrafında bloklaşıyor, itikadlar aynı olunca yapılan zulümlere tepkiler de o nispette cılız kalıyor. Bu bir gerçektir. Ve tarih bu gerçeğin sayısız örnekleriyle dolu.
Filistinli Müslümanların yaşadıklarına tepkisiz kalabilen diğer bazı "Müslüman" ülkelerin bu şablondaki yeri nedir diye sorarsak, bunun cevabı yeşil dolarlarda saklı?
(Bu konuda, MEM, dolar ve Ortadoğu üçgeni" adlı yazımıza başvurabilirsiniz).
Filistin Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyeti Başkanı Karaki böyle söylüyor.
Önceki gün medyada yer alan haber tazeliğini koruyor.
Filistinli tutuklu yakınları Gazze'den otobüse binerek Nefha cezaevindeki yakınlarını ziyarete gitmek istedi. Yanlarında Kızılhaç görevlileri de vardı.
İsrailli bir milletvekili otobüse binerek tutuklu yakınlarına hakaret etti. Ve tutuklular hakkında böcek, köpek, pislik ifadelerini kullandı. Daha da kötüsü "onları canlı göremeyeceksiniz" diyerek tehdit etti.
Bu insanların suçu haksız bir işgale, orantısız güç kullanan bir devlet terörüne karşı direnmekten başka bir şey değil. Dünya bunu çok iyi görüyor. Ancak görmemezlikten gelmeyi tercih ediyor. Otobüste gerçekleşen bu olay Kızılhaç görevlilerinin önünde yaşandı. Sonuç ne oldu? Kızılhaç komitesi "Aileler cezaevlerinde tutuklu bulunan yakınlarını güven içinde ziyaret etme hakkına sahiptir" şeklinde bir açıklama yaptı. Ardından derin bir sessizlik!...
1864'de kurulan Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin misyonu kendi yayın organlarında ifade edildiği üzere "insan yaşamı ve onurunu korumak ve tüm dünyada savaş ile iç çatışma kurbanlarına yardım etmektir." 250 milyonun üzerinde üyesi olan, 25 milyar dolar gibi bir bütçeye sahip bulunan bir örgüt olarak yaptığı tek şey yukarıdaki açıklamadan ibaret. Yoksa Filistinli Müslümanların korunacak bir yaşamı ve onuru yok mu?
İsrail cezaevlerinde yaşanan işkenceler için devreye girmesi gereken insan hakları örgütleri, dünya barışı için çalıştığını söyleyen sivil toplum kuruluşları nerede?
Birleşmiş Milletler Örgütü ya da kısaca Birleşmiş Milletler, 24 Ekim 1945'te kuruldu. Kuruluş maksadı "dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak" olarak ifade ediliyor.
O halde kuruluş amaçlarına uygun olarak BM'nin devam etmekte olan bu haksızlıklara ve ihlallere karşı elle tutulur somut önlemler alması lazım. Ama yine derin bir sessizlik var!
Çünkü bir tiyatro oynanıyor? Devletler, toplumlar, kurumlar inançlarının etrafında bloklaşıyor, itikadlar aynı olunca yapılan zulümlere tepkiler de o nispette cılız kalıyor. Bu bir gerçektir. Ve tarih bu gerçeğin sayısız örnekleriyle dolu.
Filistinli Müslümanların yaşadıklarına tepkisiz kalabilen diğer bazı "Müslüman" ülkelerin bu şablondaki yeri nedir diye sorarsak, bunun cevabı yeşil dolarlarda saklı?
(Bu konuda, MEM, dolar ve Ortadoğu üçgeni" adlı yazımıza başvurabilirsiniz).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Zeynep Baş / diğer yazıları
- Soykırım iddiaları ve ulusal bağımsızlık mitingleri / 29.04.2024
- GADİR-İ HUM… / 01.08.2021
- İnsan hakları ve Ehl-i Beyt’in duruşu / 19.03.2021
- Papa’nın Irak ziyareti ve doğru adreste buluşmak / 09.03.2021
- Yeni Osmanlıcılık ve eski planlar / 20.03.2018
- Malthus ve sömürgecilik / 02.01.2018
- Dünya Filistin'e karşı neden tepkisiz? / 29.12.2017
- Ortadoğu üzerindeki büyük proje / 26.12.2017
- Tarımın geldiği nokta / 22.12.2017
- Ekonomi insan içindir / 21.12.2017
- GADİR-İ HUM… / 01.08.2021
- İnsan hakları ve Ehl-i Beyt’in duruşu / 19.03.2021
- Papa’nın Irak ziyareti ve doğru adreste buluşmak / 09.03.2021
- Yeni Osmanlıcılık ve eski planlar / 20.03.2018
- Malthus ve sömürgecilik / 02.01.2018
- Dünya Filistin'e karşı neden tepkisiz? / 29.12.2017
- Ortadoğu üzerindeki büyük proje / 26.12.2017
- Tarımın geldiği nokta / 22.12.2017
- Ekonomi insan içindir / 21.12.2017