Dünya elden ele gezen bir yurttur
Hz. Ali (a.s.) buyurdu ki: "Zaman iki türlüdür: Bir gün lehine, bir gün de aleyhinedir. Dünya elden ele gezen bir yurttur. Her ne kadar zayıf da olsa ondan senin olanlar sonunda sana ulaşır, her ne kadar güçlü de olsan zararına olan şeyleri kendinden uzaklaştıramazsın"
27.10.2016 00:00:00
Medine halkından bir grubun Muaviye'ye katılmasından dolayı, Hz. Ali Medine valisine yazdığı mektupta şöyle buyurdu:
"İdaren altındaki halktan kimi adamlarının, gizlice Muaviye'ye katıldığını öğrendim. Onların gitmeleriyle sana uyanların sayısının azalması sonucu onların yardımlarından mahrum kaldığını düşünerek üzülme. Hidayetten ve haktan kaçarak körlüğe ve cehalete sığınarak gitmeleri onlara ceza olarak yeter. Sen de onların derdinden kurtulmuş olursun. Onlar hak ve hidayetten kaçıp körlüğe ve cehalete düşmüş oldular. Çünkü onlar dünya ehlidir; ona meyledip, ona koşarlar. Adaleti tanıdılar, gördüler, işittiler ve iyice öğrendiler; insanların hak konusunda bizim katımızda eşit olduğunu bildiler ve bundan çekinerek bir fayda elde etmeye koştular. Allah onları rahmetinden uzak bıraksın!
Vallahi onlar bu zulümden kaçmadılar, adalete de kavuşmadılar; biz, Allah'ın bu işin zorluklarını yenmede, sıkıntısını hafifletmede bize yardım etmesini umutla beklemekteyiz inşaallah. Selam olsun sana."
***
Sorumlu kıldığı Münzir b. Carud-i Abdi'nin bazı işlerde ihanette bulunması üzerine yazdığı mektupta buyurdu ki:
"Babanın doğru bir insan olması beni aldattı; senin de onun izini takip edeceğini zannettim. Sen, bana söz verdiğin gibi davranmayıp nefsinin arzusuna boyun eğdin ve ahiretini harap ederek dünyanı imar ettin. Dinini de terk ederek aşiretini ihya etmektesin. Hakkında öğrendiklerim doğruysa ehlinin devesiyle çarıklarının bağı bile senden hayırlıdır. Senin gibi biri, sınırları muhafaza etmeye, bir sorumluluğu paylaşmaya ehil olmadığı gibi, hıyanetinden de güvende olunmaz, inşaallah, bu mektubun sana ulaşırsa hemen yanıma gel."
***
Abdullah b. Abbas'a yazdığı mektupta da şöyle buyurdu:
"Şunu iyi bil ki, ne ecelini geciktirebilir, ne de senin olmayan şeyle rızıklanabilirsin. Şunu da bil ki zaman iki türlüdür: Bir gün lehine, bir gün de aleyhinedir. Dünya elden ele gezen bir yurttur. Her ne kadar zayıf da olsa ondan senin olanlar sonunda sana ulaşır, her ne kadar güçlü de olsan zararına olan şeyleri kendinden uzaklaştıramazsın."
***
Muaviye'ye yazdığı mektupta ise şöyle buyurdu:
"Sürekli mektuplarına cevap verdiğim ve sözünü dinlediğim için bazen zayıf görüşlü biri olduğumu; feraset ve zekâmda hata ettiğimi sanıyorsun. Mektup yazıp benden bir şey istediğinde tıpkı, karnı tıka basa dolu olarak yatıp derin uykuya dalan, aldatıcı rüyalar gören veya ne yapacağını şaşıran, işlerin lehine mi yoksa aleyhine mi çıkacağını bilmeyen şaşkın kişiye benziyorsun.
Elbette sen, o değilsin, fakat o sana çok benziyor. Allah'a yemin olsun, eğer yaşamanı istemeseydim, benden sana, kemiklerini kırıp etlerini dökecek ağır bir saldırı gelirdi. Şeytanın, iyi işlere dönmene, söylenen nasihatleri dinlemene engel olduğunu bil. Selam, ehlinedir."
(Nehcü'l-Belağa'dan?)
"İdaren altındaki halktan kimi adamlarının, gizlice Muaviye'ye katıldığını öğrendim. Onların gitmeleriyle sana uyanların sayısının azalması sonucu onların yardımlarından mahrum kaldığını düşünerek üzülme. Hidayetten ve haktan kaçarak körlüğe ve cehalete sığınarak gitmeleri onlara ceza olarak yeter. Sen de onların derdinden kurtulmuş olursun. Onlar hak ve hidayetten kaçıp körlüğe ve cehalete düşmüş oldular. Çünkü onlar dünya ehlidir; ona meyledip, ona koşarlar. Adaleti tanıdılar, gördüler, işittiler ve iyice öğrendiler; insanların hak konusunda bizim katımızda eşit olduğunu bildiler ve bundan çekinerek bir fayda elde etmeye koştular. Allah onları rahmetinden uzak bıraksın!
Vallahi onlar bu zulümden kaçmadılar, adalete de kavuşmadılar; biz, Allah'ın bu işin zorluklarını yenmede, sıkıntısını hafifletmede bize yardım etmesini umutla beklemekteyiz inşaallah. Selam olsun sana."
***
Sorumlu kıldığı Münzir b. Carud-i Abdi'nin bazı işlerde ihanette bulunması üzerine yazdığı mektupta buyurdu ki:
"Babanın doğru bir insan olması beni aldattı; senin de onun izini takip edeceğini zannettim. Sen, bana söz verdiğin gibi davranmayıp nefsinin arzusuna boyun eğdin ve ahiretini harap ederek dünyanı imar ettin. Dinini de terk ederek aşiretini ihya etmektesin. Hakkında öğrendiklerim doğruysa ehlinin devesiyle çarıklarının bağı bile senden hayırlıdır. Senin gibi biri, sınırları muhafaza etmeye, bir sorumluluğu paylaşmaya ehil olmadığı gibi, hıyanetinden de güvende olunmaz, inşaallah, bu mektubun sana ulaşırsa hemen yanıma gel."
***
Abdullah b. Abbas'a yazdığı mektupta da şöyle buyurdu:
"Şunu iyi bil ki, ne ecelini geciktirebilir, ne de senin olmayan şeyle rızıklanabilirsin. Şunu da bil ki zaman iki türlüdür: Bir gün lehine, bir gün de aleyhinedir. Dünya elden ele gezen bir yurttur. Her ne kadar zayıf da olsa ondan senin olanlar sonunda sana ulaşır, her ne kadar güçlü de olsan zararına olan şeyleri kendinden uzaklaştıramazsın."
***
Muaviye'ye yazdığı mektupta ise şöyle buyurdu:
"Sürekli mektuplarına cevap verdiğim ve sözünü dinlediğim için bazen zayıf görüşlü biri olduğumu; feraset ve zekâmda hata ettiğimi sanıyorsun. Mektup yazıp benden bir şey istediğinde tıpkı, karnı tıka basa dolu olarak yatıp derin uykuya dalan, aldatıcı rüyalar gören veya ne yapacağını şaşıran, işlerin lehine mi yoksa aleyhine mi çıkacağını bilmeyen şaşkın kişiye benziyorsun.
Elbette sen, o değilsin, fakat o sana çok benziyor. Allah'a yemin olsun, eğer yaşamanı istemeseydim, benden sana, kemiklerini kırıp etlerini dökecek ağır bir saldırı gelirdi. Şeytanın, iyi işlere dönmene, söylenen nasihatleri dinlemene engel olduğunu bil. Selam, ehlinedir."
(Nehcü'l-Belağa'dan?)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.