Domuzla beslenen sığırların eti gelecek

Hükümetin canlı hayvan ithaliyle yetinmeyip, et ithalatı da yapacağını açıklamasında sonra ithal etlerin elde edildiği hayvanların Avrupa ve Amerika'da nasıl yetiştirildiğini bilmek milletimizin de hakkı.Avrupa ülkelerinde hayvancılık ne kadar gelişmiş teknolojiyle yapılıyor olsa da en tehlikeli hastalıklar da bu ülkelerde ortaya çıkmıştır.Bu hastalıklara en önemli örnek, deli dana hastalığıdır.Deli dana hastalığının ortaya çıkmasında bilim adamlarının ittifak ettikleri sebep, otla beslenmesi gereken sığırların etle beslenmesidir.Bitkisel yemler yerine kemik tozu ve insan tüketiminde kullanılmayan artık etlerden imal edilen yemlerle beslenen sığırlar doğal besinlerini tüketemedikleri için birçok tehlikeli hayvan hastalıklarına yakalanmaktadır. Bu karmaşadan dolayı, örneğin tavuklarda ya da domuzlarda var olan bakteriler insan eliyle sığırlara bulaştırılmaktadır. Normal şartlar altında asla giremeyecekleri sığır bünyesine giren bu bakteriler de deli dana hastalığı gibi tehlikeli sonuçlar oluşturmaktadır.Amerikalı araştırmacı-gazeteci Eric Schlosser, Türkçeye de çevrilen, "Hamburger Cumhuriyeti" adlı kitabında ABD ve AB ülkelerinde ucuz yem üretme uğruna domuz, at, eşek, koyun, sığır, kedi, köpek ve kümes hayvanları ölülerinin artıklarının ve mezbahalardan toplanan kanların küçükbaş ve büyükbaş hayvan yemi üretiminde kullanıldığını yazdı.Bundan dolayıdır ki, ithal et tüketenler necasetle beslenen hayvanların etlerini tüketmiş olmaları kuvvetle muhtemeldir.İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Alper Yılmaz, kaleme aldığı bir yazısında bu gerçeğe şöyle ışık tutmaktadır:"Avrupa Birliği ülkelerinde domuz kesimlerinden elde edilen domuz kanı, domuz kılı ve insan tarafından tüketilebilecek ancak ticari nedenlerle insan tüketimine sunulmamış domuz ürünleri yem maddesi olarak kullanılabilmektedir. (Kategori 3 maddeler, AB mevzuatı 1774/2002; 1069/2009; USDA, 2009). Amerika Birleşik Devletleri'nde ise domuzdan köken alan tüm protein ürünlerinin sığır yemi olarak kullanılması uygun görülmektedir (U.S. FDA 589.2000; David L. Meeker, 2006). Dolayısıyla et ithalatı yoluyla Türkiye'ye, domuzdan köken alan dokuları, sığır yemi olarak yemiş olma olasılığı bulunan besi sığırları veya bunların etleri getirilecektir. ?Denebilir ki sığırlar bu dokuları yalnızca yiyor ve sindiriyor. Fakat yapılan bilimsel çalışmalar, hayvanlara verilen yem kaynaklı DNA parçacıklarının, et, yumurta ve süt gibi hayvansal kaynaklı ürünlere geçebildiğini göstermektedir (Ponzoni et al., 2009). Örneğin mısırla beslenen sığırlarda, mısır kloroplast DNA'sının sığır kan lenfositlerine ve süte geçtiği belirlenmiştir (Einspanier et al., 2001). Bu durumun domuz dokularını sığır yemi olarak tüketen besi sığırları için de söz konusu olması mümkündür. Yani ithal edilecek besi sığırlarının kanında ve dokularında, domuzdan kaynak alan bazı yapıların bulunması olasıdır." (Bakınız: www.hayvancilikhaber.com/haber/2755-sektorel-etkinlikler-domuz-yedirilen-sigir.html)Uzman bir kişinin ifadelerinden de anlaşılacağı gibi domuz kaynaklı yemlerle beslendikleri için ithal edilecek canlı hayvan ve karkas etlere domuzda bulunan bazı yapıların geçmesi mümkün.Her zaman olduğu gibi siyasilerin milleti cahil yerine koymaya çalışabileceklerinden şunu da belirtmekte fayda var. Siyasilerden gelecek olan ithal etlerin tahlil edildiği ve güvenle yenebileceği konusundaki açıklamalara kesinlikle inanmayın. Çünkü uzmanların açıklamalarında göre deli dana gibi tehlikeli hastalıklar hayvanların beyninin güçlü mikroskoplarla incelenmesi ile ancak teşhis edilebiliyor. İthal edilen hayvanların sadece karkas etlerinin Türkiye'ye geleceği ve beyinlerinin o ülkelerde kaldığını göz önünde tutacak olursanız, bu etlerin tahlilinden hiçbir sonuç çıkmayacaktır.Bundan dolayı hangi gerekçeyle olursa olsun Türkiye'ye yapılacak canlı hayvan ithali de karkas et ithali de yanlıştır. Yanlıştır, çünkü bu hayvanların inancımıza uygun beslenmiş oldukları garanti değildir. Hem de deli dana tecrübesinden de anlaşılacağı gibi batılı ülkelerin daha ekonomik olsun diye hayvanları fıtrata ters besleme koşulları hala devam etmektedir.Ucuz et bahanesiyle millete haram et yedirmeye kimsenin hakkı yoktur.