Keşke abartsam ama maalesef ki, Kobani'de ne oluyor, neler yaşanıyorsa, Doğu illerimizde de aynıları yaşanıyor. Tek fark, terör örgütünün henüz vatandaşın kanını akıtmadığıdır.Doğu illerimizde devlet isimde kaldı. Medya, iktidarın ülkemizi getirdiği vahim noktayı vatandaştan gizlemek için haber bile yapmıyor. Yapılan haberler ise "hükümet sözcülüğü" niteliğinde.6, 7 Ekim olaylarının gereği yapılmadı. "Hukuk devletiyiz" diyenler, kırktan fazla vatandaşımızın kanının müsebbiplerini hukukun önüne getirmedi. Daha vahimi bu olayları meydan ve ekranlarda tehditkar şova dönüştürüp, olayların müsebbiplerini halka şikayet etmekle siyasi rant peşine düştüler. Doğuda neler oluyor? Gördüğümüz kadarıyla? Sokaklarda teröristler uzun namlulu silahlarla güvenlik güçlerine ateş ediyor. Polis araçlarını yakıyor. Hatta polise keleş ile ateş açan bir militan öldürüldü. Ertesi gün halk galeyana getirilmiş, saldırıyor. Bu halkı kim sahipsiz bıraktı? Kime saldırıyorlar?Hükümet ise hala "çok şükür şehit haberi gelmiyor" hapını kullanıyor. Askerler ölüyor, sevgilisi yüzünden. Asker ölüyor, yanlışlıkla. Asker ölüyor, kaza ile. Dedim ya, hükümet hala pembe tablolar çiziyor. Hatırlayın! 6, 7 Ekim olaylarında bir ara Apo'ya bile posta koymaya kalktı. İmralı seferleri süresiz iptal edildi. Heyet filan gidemez, denildi. Zaten krallar gibi yaşıyor, daha ne yapacağız, sopası gösterildi. Ama hizaya erken döndüler. HDP, "sakın, Sayın Öcalan'a bir terbiyesizlik yapmaya kalkmayın" dedi. Başüstüne, dediler. Heyeti Öcalan belirleyecek, dediler. Öyle oldu. Artık gizli, açık kim İmralı'ya gidip, geliyor kimsenin haberi yok.En son bir haber çıktı; "Hükümetle çözüm paketi üzerinde anlaştık". Daha "neyin çözümü" sorusunu sormadan Sırrı Süreyya, "pakette özerklikte var" dedi. Başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan, "yok öyle şey" dedi. Emin olun sokakta adeta anket yaptım. Birçok vatandaşa söylenenleri anlatıp, Akdoğan mı doğru söylüyor, Sırrı Süreyya mı, diye sordum. Vatandaşın cevabı, Sırrı Süreyya'ydı. Neden sorusuna ise "hep Öcalan, PKK ve HDP'nin söyledikleri gerçekleşiyor da ondan" cevabı verildi. Vatandaşın haklı olduğunu Yalçın Akdoğan'da birkaç önce "açılım" süreciyle ilgili olarak, "yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik" sözleriyle teyit etti. Öcalan'ın, PKK'nın, HDP'nin ne istediği sır değil. Alenen her gün bağırıyorlar. Erdoğan'ın yoluna "kırmızı halılar" serdiği Mesut Barzani'de bu sesi dünyaya duyuruyor. Barzani, France-24'e verdiği demeçte, şunları söylüyordu: "Kürt milleti, kendi kaderini tayin etme hakkına sahiptir. Süreç devam ediyor. Belki takvim biraz gecikebilir ama asla bu hakkımızdan geri dönmeyeceğiz. Kürt halkı çok yakın zamanda kendi kaderini tayin edebilecek."Tayin edemezse ne olur? Bu sorunun cevabını da Cemil Bayık, İngiliz The Times gazetesine verdiği demeçte şöyle cevaplandırıyordu; "Hükümet, kendini barış sürecine adamaması halinde, Ekim'deki gibi yeniden ayaklanırız?"Aynı Bayık bir başka açıklamasında, doğuda görev yapan valileri, kaymakamları, savcıları vs. kamu görevlilerini, kuracakları mahkemelerde yargılayacaklarını belirtmişti. Başbakanken, PKK ile görüşene de, görüştü, diyene de saydıran, daha sonra görüştük, görüşeceğiz, diyen ve sözünü tutan Sayın Erdoğan, şimdilerde PKK'yı dünyaya şikâyet ediyor. Dünya Ekonomik Forumu'nun açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan; "Ey dünya, IŞİD gibi bir terör örgütü çıkınca ayaklanıyorsun da PKK gibi bir terör örgütü ortadayken niye ayaklanmıyorsun? Ona niye sesin çıkmıyor? Ona karşı niye ortak mücadele verelim demiyorsun? Ben bunu anlamakta da zorlanıyorum?"Keşke bu millette, sizi anlamakta zorlanmasaydı. Anlaşılması zor olanlardan biri de Başbakan Davutoğlu. Davutoğlu, 2015 yılı Bütçe Kanun Tasarısı sunuş konuşmasında, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışının bazı gerekçelerini sıraladı; "Alt kimlik ve mezhep eksenli aidiyet temelli bölünmeyi, Devletin Kurumsal işleyişinin çökmesi, dış borçlar, komşu halklar üzerinde etkisinin azalmasını?" Osmanlının yaşadığı kaderi bu kadar iyi görüp aynı kaderi bu devlet ve millete yaşatmak için icraatlar yapan bir anlayışı siz anlayabiliyor musunuz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025