Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük eseri, Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Bu devleti çağdaş normlarda kurarken, birçok devrimlerle kalıcı köklü kurumlar oluşturmuştur. Bu kurumlardan biri de Diyanet İşleri Başkanlığı'dır. Bununla İslam dininin arı duru bir şekilde Türk milleti tarafından anlaşılması ve din hizmetlerinin siyaset baskısından uzak milletimize sunulması en büyük amacıydı.
Atatürk'ün milletim dinini öğrensin diye yazdırdığı ve camilerde okutturduğu hutbeler İslam dinine bağlılığının en önemli göstergesidir. "Hoş Geldin Atatürk" eserinde yer verdiği bu hutbeleri, bir vefa örneği olarak, Prof. Dr. Haydar Baş hocam bizzat bana, "Oğlum bundan sonra cuma namazlarını kıldırıp, cuma hutbelerinde Atatürk'ün yazdırdığı bu hutbeleri okuyacaksın. Arkadaşlara söyle onlar da bulundukları yerlerde bunu yapsınlar" diye görev verdi. Yıllarca bu vazifeyi şerefle yerine getirdim.
Atatürk anne ve baba tarafından dini en güzel yaşayan bir ailenin evladı olarak yetişmiş, mü'min, Müslüman bir Türk evladıdır. Prof. Dr. Haydar Baş hocamız Türk milletine hediye ettiği, Hoş Geldin Atatürk eseriyle devletimizin kurucusuna atılan iftiraları yok edilerek, gerçek kimliği ortaya konmuştur.
Merhum Prof. Dr. Baş hocamız bir konuşmasında, "12 İmam'dan biri olan İmam-ı Rıza Atatürk'ün dedelerindendir. Şimdi gelelim Zübeyde Hanım'a. Ona da iftira ettiler. Osmanlı döneminde Nakibül Eşraf Kaymakamlığı vardı. Nakibül Eşraf Kaymakamı olmak için Peygamber soyundan gelme şartı vardı. 28 Nisan 1835 tarihli nüfus defterinde Zübeyde Hanım'ın dedelerinden Abdullah Hami Bey, Nakibzade Seyyit Abdullah Hami olarak kayıtlıdır.
Seyyid nedir? Yani Zübeyde anamız da Peygamber torunudur. Zübeyde Hanım aynı zamanda Mevlana'nın hocası Şemsi Tebrizi'nin de torunu. Şimdi ben size delikanlı gibi soruyorum; hanginizin sülalesinde bu kadar temiz insanlar var? Bunlar büyük feyiz ummanı. Allah sevgisinin taşındığı okyanuslar bunlar. Allah bunların şefaatinden ayırmasın. Yani Allah ile beraber olmak istiyorsanız, bunlarla beraber olacaksınız. Vatanınızı korumak istiyorsanız bunlarla olacaksınız. Allah'ın askerleri olmak istiyorsanız Mustafa Kemal ve bu taife ile birlikte olacaksınız" demişti.
Bu soylu insan döneminin saygın din âlimlerine 3 Mart 1924 kurduğu Diyanet İşleri Teşkilatını teslim etmiştir. İlk diyanet işleri başkanı merhum Rıfat Börekçi hocadır. Kuruluş amacı, asırlar boyu dini duyguları sömürülen ve cahil bırakılan Türk halkını dini açıdan aydınlatmak ve sahtekâr hocalara engel olmak amacıyla aydın din adamları yetiştirmektir.
Türk vatandaşları kendi diliyle Yüce Kitabı anlasın diye, 20.000 TL bütçe ayrılarak, Kur'an-ı Kerim Türkçe tercüme edilmiştir. O gün için büyük bütçe. Ve bir gerçek daha bu paranın çoğunu Gazi Mustafa Kemal Atatürk kendi şahsi parasından vermiştir. Allah ona rahmet eylesin.
Kur'an'ın tercüme görevi de Elmalılı Hamdi ve Mehmet Akif'e veriliyor. Noter onaylı sözleşmede tercümenin nasıl olacağı, nelere dikkat edileceği ayrıntısıyla yazılmış. Ayetlerin halkın anlayacağı şekilde kapsamlı tercüme edilmesi istenmiştir. Bunların detay ve kaynaklarını Prof. Dr. Haydar Baş'ın Hoş Geldin Atatürk eserinde görürsünüz. (devam edecek…)
- Eğitim ve adalet / 29.11.2023
- BOP mu, Atatürk’ün Ortadoğu projesi mi? / 21.11.2023
- Kaybolan değerlerimiz / 15.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 13.11.2023
- 10 Kasım’da okuduğum Hutbe / 12.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 10.11.2023
- Anayasal düzen / 08.11.2023
- Cumhuriyetimizin 100. yılı / 01.11.2023
- Onsuz onunla olmak / 14.04.2023