Diyanet sırat köprüsünden düştü

24 Aralık 2021 tarihli yazımın başlığı, 'Diyanet'e sırat köprüsü kuruldu' şeklindeydi. Neden bu başlığı atmıştım?

Malumunuz 'din istismarı' bitmek bilmiyor. Bitecek gibi de görünmüyor. Öyle ki, yol, baraj, köprü, havalimanı vs. yaptıklarında, 'biz yaptık, yaptıklarımızla övünüyoruz' diyenler, olumsuz tablolar karşısında, 'doları çıkaranda, düşürende Allah'tır, yaptıran da, söyleten de Allah'tır' diyebilme gafletine, delaletine düşüyorlar. 

İktidara geldiği ilk yıl Of mitinginde, 'dört hak din vardır' diyen, Brezilya ziyaretinde Kemal Kılıçdaroğlu'na Tevrat'tan pasajlar okuyan (Kılıçdaroğlu'da, İncil'den cevap vermişti), Kuran güncellenmelidir gibi daha nice açıklamalarda bulunan Sayın Erdoğan, son birkaç yıldır faiz karşıtı söylemlere başladı.

En son faiz konusunda, 'nas vardır, aksini yapamayız' yaklaşımını sergiledi. Ama sistemin kendisi, faiz olduğu için adeta arkadan dolandılar ve faizsiz olduğunu, iddia ettikleri yeni bir ekonomi programı açıkladılar. 

Eski tabirle, 'Sultan'ın sofrasına oturan' din bilginleri anında fetvalarını verdiler; 'Faiz değil hibedir'.

Tabi konu İslam ve resmi olarak en yetkili kurum Diyanet İşleri Başkanlığı. 

Ayasofya'nın siyasete açıldığı günlerde tek hamle ile bu siyaset mantığını yerle bir eden (Ayasofya'da mevlit okunmasına izin vermediler) BTP Lideri Hüseyin Baş, halkımızın fitneye düşmemesi ve din istismarının önüne geçilmesi için Diyaneti göreve çağırdı. 

Sayın Baş yaptığı açıklamada, 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Nas üzerinden açıklamaları ve son açıkladıkları ekonomi programının, Nas'a uygunluğunu, Diyanet'e resmi müracaatla soracaklarını' açıkladı ve sordular.

O gün 'Diyanet cevap verir mi' diye, sormuş ve dört seçenek yazmıştım!

1- Aynen 'Ayasofya'da, Atatürk için mevlit' başvurusuna verdikleri cevap gibi 'kendilerinin siyasi tartışmalara alet olmayacaklarını' açıklayabilirler.

2- Eğer konu hakkında Kuran ve Hadis bakarlarsa, 'Nas'a aykırıdır, haramdır, Allah ve Resulüne savaş açmaktır' diyebilirler.

3- Hayrettin Karaman'a bakarlarsa, 'iktidar aleyhine olacaksa haram, diyemeyiz, hibedir diyebiliriz' diyebilirler.

4- Yanmaz kefen satıcısına bakarlarsa, 'Hibedir, gönül rahatlığıyla alabilirsiniz' diyebilirler.

32 gün sonra cevap

BTP Liderinin sorusuna Diyanet İşleri Başkanlığı 32 gün sonra cevap verdi. Demek ki, Sayın Baş, çalışmadıkları yerden sormuş.

DİB cevabı aynen şöyle: "Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Uygulama Genelgesi'nin 1. maddesinin (1/ç) amir hükmü gereği, istismara açık olduğu değerlendirilen sorulara cevap verilememektedir."

Bu cevaptan hangi sonuçlar çıkar?

Dinin sahibi Yüce Allah'ın 'kemale erdirdim' dediği, hak ile batılın ayrıldığı, helal ve haramların apaçık olduğu, Allah'ın hükümleri karşısına hüküm koymanın küfür olduğu, hangi şart ve ortamda olursanız olun Hak'tan ayrılmayın, doğruyu söyleyin, korkmayın, haksızlık karşısında susmayın gibi anlayışın ortaya konulduğu İslam dini hakkında eğer Diyanet 'istismar' kavramına sığınıyorsa bu ortada açık bir din istismarının olduğunun itirafıdır.

Eğer Sayın Erdoğan hatta Süleyman Soylu bile din hakkında konuşabiliyor ve hüküm koyabiliyor ama Diyanet, konuşamıyorsa bu istismardan dolayı değil dünyalık menfaatlerin sekteye uğraması korkusundandır.

Bu ülkede Doğu Perinçek, Hayrettin Karaman, Cübbeli Ahmet gibi nice isimler İslam hakkında fikir ortaya koyuyor, hüküm veriyor ve Diyanet susuyorsa Allah (c.c) müntakimdir!

El-Müntakim (c.c): Suçluları, adaleti ile hak ettikleri cezaya çarptıran, kendisine isyan edenleri, asileri, canileri, azgınları şiddetle cezalandıran. Kulun hak ettiği ceza ne ise onun cezasını tam olarak veren demektir. 

Rabbim, bizleri maddi-manevi muhafaza eylesin. Namertlerin karşısında mağdur, mahcup ve mağlup eylemesin. Amin.