Hz. Peygamber (sav) kıyamete yakın bazı Müslümanların halini tasvir ederken şöyle buyurmuştur: "Salih amellere yapışınız? Salih amellere yapışınız. Kıyamet kopmazdan önce gece karanlığının parçaları gibi fitneler zuhur edecek. (O dönemde) kişi, mümin olarak sabaha erer de kâfir olarak akşama kavuşur. Mümin olarak akşama erer de, kâfir olarak sabaha ulaşır. Birçok kimseler azıcık bir dünyalık mukabilinde dinlerini satarlar." (Tirmizi, Fiten, 30)
Azıcık dünyalık uğruna dinini satmak, en ağır haliyle dünyalık menfaat karşılığında ahiretini satmak manasındadır.
Gece karanlığından daha sinsi fitnelerin zuhur ettiği yaşadığımız dönem, maalesef yukarıdaki ilahi ikazın örneklerini gördüğümüz bir hal almıştır.
Diyalog, hadiste beyan buyrulan, dikkat çekilen fitnelerin başıdır.
Dinlerarası diyalogun ne manaya geldiğini, bizler bu gazete satırlarında ve katıldığımız programlarda yıllardır anlatmaktayız.
Öyle olmasa Sayın Diyanet İşleri Başkanı dahi bu fitneye kurban olur muydu?
Sayın Görmez, önceki yıl Kazakistan'da katıldığı bir programda, dinler arasında diyalog olmayacağını ancak din adamları arasında çevre, barış vs. konularda fikir alışverişinden kaynaklanan bir diyalogun söz konusu olabileceğini vurgulamıştı.
Aynı Başkan Patrikhane'yi ziyaret etti, "dinlerarası diyalog olmalıdır" mesajını verdi.
Biz de Başkan'dan beklemediğimiz bu hareket karşısında, geceden daha karanlık diyalog fitnesi hakkında tekrar bir hatırlatma yapmayı uygun bulduk. Dinlerin diyalogundan maksat, insanları kiliseye döndürme çabasıdır.
1965 senesi, Vatikan belgelerinde dinlerarası diyalog kavramının ilk defa yer aldığı yıl olmuştur.
Papa 6. Paul, 3. bin yılın hedefini "Asya'nın hıristiyanlaştırılması" olarak açıklamıştır.
Ülkemizde diyalog faaliyetlerinin etkilerini; kelime-i tevhidin ikinci bölümü olan Muhammedü-r Resulullah kısmının çıkarılması ve bunu demeyenlere de şefkat nazarı ile bakılması, Müslüman bir kadınla Hıristiyan bir erkeğin evlendirilmesi, dinler bahçesi açılması, sayısız kilise imarı, domuz etinin yaygınlaştırılması gibi örneklerle senelerdir müşahede ediyoruz.
Geçtiğimiz yılın Mart ayında Türk - Belçika Diyalog Derneği Belçika'nın en büyük kilisesi olan Sean Jean Baptista Kilisesi'nde ezan okutmuş ve bu ezanın içinden de Muhammedü-r Resulullah bölümünü çıkartmıştır.
Diyalogcular, 2000 senesinden beri hız kazanan faaliyetlerinde, "Hz. Peygamber'siz bir İslam" fikrini empoze etmektedirler.
Hz. Peygamber'siz bir İslam olamaz. Onu devreden çıkarmak içi boşaltılmış bir Müslüman inancı demektir.
Dinlerin kardeşliği de diyalog kapsamında bahsi geçen mevzulardandır.
Dinlerin kardeş edileceğini iddia etmek, "Allah katında tek din İslam'dır" ayetini reddetmek değil de nedir? Öyleyse, dinlerarası diyalogun ve dinlerin kardeşliğinin İslam dini ile bağdaşmasına imkân yoktur.
Azıcık dünyalık uğruna dinini satmak, en ağır haliyle dünyalık menfaat karşılığında ahiretini satmak manasındadır.
Gece karanlığından daha sinsi fitnelerin zuhur ettiği yaşadığımız dönem, maalesef yukarıdaki ilahi ikazın örneklerini gördüğümüz bir hal almıştır.
Diyalog, hadiste beyan buyrulan, dikkat çekilen fitnelerin başıdır.
Dinlerarası diyalogun ne manaya geldiğini, bizler bu gazete satırlarında ve katıldığımız programlarda yıllardır anlatmaktayız.
Öyle olmasa Sayın Diyanet İşleri Başkanı dahi bu fitneye kurban olur muydu?
Sayın Görmez, önceki yıl Kazakistan'da katıldığı bir programda, dinler arasında diyalog olmayacağını ancak din adamları arasında çevre, barış vs. konularda fikir alışverişinden kaynaklanan bir diyalogun söz konusu olabileceğini vurgulamıştı.
Aynı Başkan Patrikhane'yi ziyaret etti, "dinlerarası diyalog olmalıdır" mesajını verdi.
Biz de Başkan'dan beklemediğimiz bu hareket karşısında, geceden daha karanlık diyalog fitnesi hakkında tekrar bir hatırlatma yapmayı uygun bulduk. Dinlerin diyalogundan maksat, insanları kiliseye döndürme çabasıdır.
1965 senesi, Vatikan belgelerinde dinlerarası diyalog kavramının ilk defa yer aldığı yıl olmuştur.
Papa 6. Paul, 3. bin yılın hedefini "Asya'nın hıristiyanlaştırılması" olarak açıklamıştır.
Ülkemizde diyalog faaliyetlerinin etkilerini; kelime-i tevhidin ikinci bölümü olan Muhammedü-r Resulullah kısmının çıkarılması ve bunu demeyenlere de şefkat nazarı ile bakılması, Müslüman bir kadınla Hıristiyan bir erkeğin evlendirilmesi, dinler bahçesi açılması, sayısız kilise imarı, domuz etinin yaygınlaştırılması gibi örneklerle senelerdir müşahede ediyoruz.
Geçtiğimiz yılın Mart ayında Türk - Belçika Diyalog Derneği Belçika'nın en büyük kilisesi olan Sean Jean Baptista Kilisesi'nde ezan okutmuş ve bu ezanın içinden de Muhammedü-r Resulullah bölümünü çıkartmıştır.
Diyalogcular, 2000 senesinden beri hız kazanan faaliyetlerinde, "Hz. Peygamber'siz bir İslam" fikrini empoze etmektedirler.
Hz. Peygamber'siz bir İslam olamaz. Onu devreden çıkarmak içi boşaltılmış bir Müslüman inancı demektir.
Dinlerin kardeşliği de diyalog kapsamında bahsi geçen mevzulardandır.
Dinlerin kardeş edileceğini iddia etmek, "Allah katında tek din İslam'dır" ayetini reddetmek değil de nedir? Öyleyse, dinlerarası diyalogun ve dinlerin kardeşliğinin İslam dini ile bağdaşmasına imkân yoktur.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- Peygamber sabrı miskinliği içermezdi / 18.12.2024
- Sünnet, Kuran’ın kendisidir / 17.12.2024
- Risaletin gayesi güzel ahlaktır / 16.12.2024
- Ölçü O’nun ahlakıdır / 15.12.2024
- Örnek insan zarureti / 14.12.2024
- Müslümanlar aleyhine casusluk yapanların durumu / 13.12.2024
- Münafıkların bariz sıfatları / 12.12.2024
- MEM uygulanmadan Türkiye ekonomisi düzelmez / 11.12.2024
- Hz. Yusuf misali / 10.12.2024
- Kaynak olmaz mı? / 09.12.2024
- Sünnet, Kuran’ın kendisidir / 17.12.2024
- Risaletin gayesi güzel ahlaktır / 16.12.2024
- Ölçü O’nun ahlakıdır / 15.12.2024
- Örnek insan zarureti / 14.12.2024
- Müslümanlar aleyhine casusluk yapanların durumu / 13.12.2024
- Münafıkların bariz sıfatları / 12.12.2024
- MEM uygulanmadan Türkiye ekonomisi düzelmez / 11.12.2024
- Hz. Yusuf misali / 10.12.2024
- Kaynak olmaz mı? / 09.12.2024