Peygamber Efendimize (sav) bir kadından bahsedilir:"Ya Resulullah! Geceleri sabahlara kadar ibadet ediyor. Namazını kılıyor. Gündüzleri de hiç boş vakti yok, orucunu tutuyor.
Ve fakat çevresindekileri rahatsız eden, çok geçimsiz biri". Normal mantığına göre, "Geceleri namaz kılıyor, gündüz de oruç tutuyor; geçimsiz olması önemli değil" denmesi gerekir, öyle değil mi? Ama orada ibadetin önüne ahlak çıkıyor. Allah'ın sevgilisi o kadın hakkında:"Onda hayır yoktur, o, cehennemliktir" buyuruyor. Komşusuna zarar veren insanlarla geçimsiz olan Peygamber Efendimizin lisanından zammediliyor. Bir başka yerde amelden sual edilir, yine; "Güzel ahlaktır" buyurur.Peygamber Efendimiz buyuruyor. İmandan sual edilir. Dinden sual edilir. "Ya Resulullah! Din nedir? İman nedir?" "Güzel ahlaktır" buyuruyor. İşin özü demek ki güzel ahlaktır. Binaenaleyh güzel ahlakın numunesi olarak da Cenab-ı Fahri alem Efendimiz biz insanlara, bütün beşeriyete canlı bir güzel ahlak örneği Kur'an nümunesi olarak takdim edilmiştir. Her kim Peygamberi severse, bilsin ki, Allah'ı sevmiştir. Kur'an-ı sevmiştir. Arifler şöyle derler:"Allah-ü Taâlâ sana mal verir; sen de Allah(C.C.)'ı unutur malla uğraşırsan, o malı sana kara bir perde yapar, dünyayı âhireti göremez olursun. Yalnız malı bilirsin. Çok kere de malı alır, seni değiştirir. Fakir eder, zelil eder.. Çünkü sen, asıl nimeti vereni unuttun; nimetle meşgul oldun.Eğer,o mal mülk seni meşgul etmez de, ibadetinle de uğraşırsan, sana bir hediye olarak verilmiş olur; bir tanesi bile eksilmez.. Mal sana hizmetçi olur; sen de yaratana ibadet edersin. Böylece dünyada rahat, güzel geçinirsin. Âhirette ise sıddıklar, şehitler, salihlerle beraber olursun. Eğer kısmetinde sana gelecek bir nimet varsa; istesen de gelir, istemesen de. Belâ da aynı. Eğer sana gelecek bir belâ varsa, kaçsan da gelir; dursan da. İstersen o belânın kalkması için duâya sarıl.. İstersen sabret.İstersen Allah (C.C.) için kendini bir yere attır; elbette gelecek gelir. Sana lâzım olan, bunların hepsinde Hakka teslim olmaktır. Hepsini ona teslim et.. Eğer nimet gelirse şükretmeye başla! Belâ da gelirse, sabretmeye çalış. Belâyı hoş gör.. Onu da bir nevi nimet bil.. Gizlemeye çalış! Gücün yettiği kadar gidermeye gayret et... Hele, onu her yerde anlatmaktan sakın...Allah (C.C.)'ın sana verdiği manevi hâlin kuvvetiyle ve gittiğin yolun icabı olarak bunları yapmak mecburiyetindesin... Öyle bir yoldasın ki, Hakka taatla ve herşeyi hoş görmekle emrolunmuşsun. Ancak, böyle refik-i alâya çıkabilirsin".
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri
Ve fakat çevresindekileri rahatsız eden, çok geçimsiz biri". Normal mantığına göre, "Geceleri namaz kılıyor, gündüz de oruç tutuyor; geçimsiz olması önemli değil" denmesi gerekir, öyle değil mi? Ama orada ibadetin önüne ahlak çıkıyor. Allah'ın sevgilisi o kadın hakkında:"Onda hayır yoktur, o, cehennemliktir" buyuruyor. Komşusuna zarar veren insanlarla geçimsiz olan Peygamber Efendimizin lisanından zammediliyor. Bir başka yerde amelden sual edilir, yine; "Güzel ahlaktır" buyurur.Peygamber Efendimiz buyuruyor. İmandan sual edilir. Dinden sual edilir. "Ya Resulullah! Din nedir? İman nedir?" "Güzel ahlaktır" buyuruyor. İşin özü demek ki güzel ahlaktır. Binaenaleyh güzel ahlakın numunesi olarak da Cenab-ı Fahri alem Efendimiz biz insanlara, bütün beşeriyete canlı bir güzel ahlak örneği Kur'an nümunesi olarak takdim edilmiştir. Her kim Peygamberi severse, bilsin ki, Allah'ı sevmiştir. Kur'an-ı sevmiştir. Arifler şöyle derler:"Allah-ü Taâlâ sana mal verir; sen de Allah(C.C.)'ı unutur malla uğraşırsan, o malı sana kara bir perde yapar, dünyayı âhireti göremez olursun. Yalnız malı bilirsin. Çok kere de malı alır, seni değiştirir. Fakir eder, zelil eder.. Çünkü sen, asıl nimeti vereni unuttun; nimetle meşgul oldun.Eğer,o mal mülk seni meşgul etmez de, ibadetinle de uğraşırsan, sana bir hediye olarak verilmiş olur; bir tanesi bile eksilmez.. Mal sana hizmetçi olur; sen de yaratana ibadet edersin. Böylece dünyada rahat, güzel geçinirsin. Âhirette ise sıddıklar, şehitler, salihlerle beraber olursun. Eğer kısmetinde sana gelecek bir nimet varsa; istesen de gelir, istemesen de. Belâ da aynı. Eğer sana gelecek bir belâ varsa, kaçsan da gelir; dursan da. İstersen o belânın kalkması için duâya sarıl.. İstersen sabret.İstersen Allah (C.C.) için kendini bir yere attır; elbette gelecek gelir. Sana lâzım olan, bunların hepsinde Hakka teslim olmaktır. Hepsini ona teslim et.. Eğer nimet gelirse şükretmeye başla! Belâ da gelirse, sabretmeye çalış. Belâyı hoş gör.. Onu da bir nevi nimet bil.. Gizlemeye çalış! Gücün yettiği kadar gidermeye gayret et... Hele, onu her yerde anlatmaktan sakın...Allah (C.C.)'ın sana verdiği manevi hâlin kuvvetiyle ve gittiğin yolun icabı olarak bunları yapmak mecburiyetindesin... Öyle bir yoldasın ki, Hakka taatla ve herşeyi hoş görmekle emrolunmuşsun. Ancak, böyle refik-i alâya çıkabilirsin".
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.