Ekonomiden sorumlu Bakan Kemal Derviş'in henüz ülkemize teşrif ettiği günlerde Avustralyalı iktisatçının "Global Kriz Yapıcıları" kitabı yayınlanmıştı.
Avustralyalı iktisatçının iddiası, IMF ve Dünya Bankası'nın parlattığı liberal iktisatçıların uluslararası finans şirketleri ile göbek bağına dikkat çekmişti.
Bu tip uzmanların gittikleri ülke liderlerini yanıltarak, kriz önleme politikaları adı altında uyguladıkları tedbirlerle yeni krizlere kapı araladığını iddia etmişti.
Ekonomiyi daraltıcı, borç-faiz sarmalına itici politikalarla geçici rahatlamalar sağladıklarını ancak uzun vadede krizi patlatacak bubi tuzaklarını yerleştirdiklerini ileri sürüyordu.
Türkiye ekonomisinin Derviş'li macerası adeta bu iddianın geçerliliğinin test edildiği laboratuar oldu.
Büyük kurtarıcı edası ile IMF tarafından gönderilen Derviş, ekonomide bir dizi tedbir uygulamış, her uygulaması siyasi ve ekonomik krizi müzmin hale getirmiştir.
Derviş, ha bugün düzelecek ha yarın düzelecek masalı ile milletimizi uyutmuş, uyguladığı politikalarla önce siyasetin elini kolunu bağlamış, siyaset ile ekonomi arasındaki bağı koparmıştı.
İktisatçısından işadamına, sendikacısından bürokratına hemen her kesim Derviş'e methiyeler düzmüştü.
Medyanın Derviş goygoylaması öyle ifrat boyutlara varmıştı ki siyasetçiler Derviş'i kendilerine idol olarak seçmişlerdi.
Derviş'i eleştirmenin adeta suç sayıldığı bir ortamda Derviş politikalarının ülkeyi batıracağını haykıran bir tek kişi olmuştu: Prof. Dr. Haydar Baş... Bugün Derviş'in en büyük oyunu olan dalgalı kurdan örnek verelim.
Derviş dalgalı kur sayesinde ihracat ve turizm gelirlerinin patlayacağını, iç borcumuzun döviz cinsinden azalacağını, böylece ekonominin krizden çıkacağını iddia etmişti.
O günlerde Prof. Dr. Haydar Baş Bey ise dalgalı kurla dolarizasyonun artacağını, Türk parasının piyasadan kovulacağını, insanımızın emeğinin ucuza yabancıya peşkeş çekileceğini söylemişti.
Gelişmeler Prof. Baş'ı haklı çıkardı. Dalgalı kur sayesinde millet olarak yüzde elli fakirleştik. Dolarizasyon güçlendi. Hazine TL ile borçlanamaz hale geldi.
İçerdeki borç vericiler dahi dövizle borç verir oldu.
İç borcun yüzde 30'u dövize endekslendi.
Dalgalı kurla kontrolden çıkan dövizin riski devlete bindi. Bundan sonra çıkacak bir kriz iç borcu patlatacak ve hazineyi tamtakır hale getirecek.
Türkiye'nin artık deneme yanılma politikalarına, ithal kadro ve zihniyetlere tahammülü kalmamıştır.
Çözüm milli, yerli çözümde. Çözümün adresi, problemi zamanında teşhis eden kadrolardan başka kim olabilir?
Avustralyalı iktisatçının iddiası, IMF ve Dünya Bankası'nın parlattığı liberal iktisatçıların uluslararası finans şirketleri ile göbek bağına dikkat çekmişti.
Bu tip uzmanların gittikleri ülke liderlerini yanıltarak, kriz önleme politikaları adı altında uyguladıkları tedbirlerle yeni krizlere kapı araladığını iddia etmişti.
Ekonomiyi daraltıcı, borç-faiz sarmalına itici politikalarla geçici rahatlamalar sağladıklarını ancak uzun vadede krizi patlatacak bubi tuzaklarını yerleştirdiklerini ileri sürüyordu.
Türkiye ekonomisinin Derviş'li macerası adeta bu iddianın geçerliliğinin test edildiği laboratuar oldu.
Büyük kurtarıcı edası ile IMF tarafından gönderilen Derviş, ekonomide bir dizi tedbir uygulamış, her uygulaması siyasi ve ekonomik krizi müzmin hale getirmiştir.
Derviş, ha bugün düzelecek ha yarın düzelecek masalı ile milletimizi uyutmuş, uyguladığı politikalarla önce siyasetin elini kolunu bağlamış, siyaset ile ekonomi arasındaki bağı koparmıştı.
İktisatçısından işadamına, sendikacısından bürokratına hemen her kesim Derviş'e methiyeler düzmüştü.
Medyanın Derviş goygoylaması öyle ifrat boyutlara varmıştı ki siyasetçiler Derviş'i kendilerine idol olarak seçmişlerdi.
Derviş'i eleştirmenin adeta suç sayıldığı bir ortamda Derviş politikalarının ülkeyi batıracağını haykıran bir tek kişi olmuştu: Prof. Dr. Haydar Baş... Bugün Derviş'in en büyük oyunu olan dalgalı kurdan örnek verelim.
Derviş dalgalı kur sayesinde ihracat ve turizm gelirlerinin patlayacağını, iç borcumuzun döviz cinsinden azalacağını, böylece ekonominin krizden çıkacağını iddia etmişti.
O günlerde Prof. Dr. Haydar Baş Bey ise dalgalı kurla dolarizasyonun artacağını, Türk parasının piyasadan kovulacağını, insanımızın emeğinin ucuza yabancıya peşkeş çekileceğini söylemişti.
Gelişmeler Prof. Baş'ı haklı çıkardı. Dalgalı kur sayesinde millet olarak yüzde elli fakirleştik. Dolarizasyon güçlendi. Hazine TL ile borçlanamaz hale geldi.
İçerdeki borç vericiler dahi dövizle borç verir oldu.
İç borcun yüzde 30'u dövize endekslendi.
Dalgalı kurla kontrolden çıkan dövizin riski devlete bindi. Bundan sonra çıkacak bir kriz iç borcu patlatacak ve hazineyi tamtakır hale getirecek.
Türkiye'nin artık deneme yanılma politikalarına, ithal kadro ve zihniyetlere tahammülü kalmamıştır.
Çözüm milli, yerli çözümde. Çözümün adresi, problemi zamanında teşhis eden kadrolardan başka kim olabilir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014