Erdoğan KARABACAK
Size biraz demokrasiden bahsetmek istiyorum. Hani Avrupa'nın "ülkenizde yok" dediği demokrasiden. Ben de ülkemizde demokrasi yok diyeceğim. Yalnız ben bu konuyu şöyle yorumlayacağım.
Avrupa'nın yok dediği konularda bana göre demokrasi fazlasıyla var. Baksanıza büyük bir partinin, fakat önümüzdeki seçimlerde büyüklüğünü göreceğimiz bir partinin genel başkan yardımcısı "PKK mücadelesini mecliste sürdürsün" diyor. Her şey bitti, 35.000 şehit ve can kaybı, milyarlarca dolar maddî kayıp unutulacak, PKK meclise girecek. Amerika Apo'yu paketledi, elimize verdi. Uçak Türkiye semalarına girince "Sayın Öcalan bey, memlekete hoşgeldin, devletin bütün olanakları emrinde" dendi. Onu asmayı bile beceremedik. İnşallah bu ifademden dolayı hakkımda dava falan açılmaz. Ne de olsa adam geleceğin lider adayı. Gerçi bu arada Apo'yu asacağız diyerek halkın oylarını toplayan cılız sesler de yok değil. Apo'yu asalım, sonra idam cezasını kaldıralım gibisinden bir şeyler söylüyorlar ama onları dinleyen, daha doğrusu kaale alan yok. Babasından azar işiten çocuk misali hemen seslerini kesiyorlar. Şimdi meclisteki sayın üyelerimiz, bizim sayın vekillerimiz özverili çalışmaları ile idam cezasını kaldırırlar, "Sayın Öcalan" partisini kurar, artık partinin başına kendisi mi geçer, yoksa bir bilen mi olur, aslanlar gibi "halkının" mücadelesini yapar. Zaten adam adım adım hedefine yaklaşıyor. Konya'dan İmralı, İmralı'dan şu anda özel misafiri için dekorasyonu yapılmakta olan Ankara Ayaş cezaevi. Herhalde Ayaş'tan sonraki durağı meclis olur. Al Avrupa sana demokrasi.
Fakat bu memleketin vergisini veren, vatanını seven evladına gelince demokrasinin şekli değişiyor. Adam esnaf, öyle bir krize girmiş ki evine ekmek götüremiyor, borç gırtlağa dayanmış, gözü hiçbir şey görmüyor. Yazarkasasını Başbakanın önüne atıyor, kamyonunu yakıyor, ekmek teknesi taksisini yakıyor, çocuklarını almış çatıya çıkmış. Bunlar bir kaç örnek, ama halkın sesi. Emniyet görevlileri adamların üstüne öyle bir atlıyorlar, yere öyle bir yatırıyorlar ki zannedersiniz adamlar azılı terörist. Korkmayın sayın büyüklerimiz, bizden size zarar gelmez. Zaten görüyosunuz onların üzerinden bir tırnak çakısı bile çıkmıyor. Onların gücü ancak kendi canları ve mallarına yetiyor. Bizim büyüklerimiz bir hikâye anlatırlar. Doğruluk derecesini bilmiyorum. Rahmetli Başbakan Adnan Menderes'in yakasına ismini zikretmeyeyim bir öğrenci yapışıyor, sallıyor. Menderes "Ne istiyorsun oğlum" diye sorunca, "Özgürlük istiyorum" diyor. "Oğlum, Türkiye Cumhururiyeti Başbakanının yakasına yapıştın, sallıyorsun. Bundan iyi özgürlük mü olur?" cevabını alıyor. Biz size bunu lâyık görmüyoruz. Bizim sizden istediğimiz köşklerinizden çıkın, halkınızın dertleriyle dertlenin, memurunu, işçinin, esnafın, çitfçinin sorunlarıyla ilgilenin. Milletin sesine kulak verin. Eleştirilere açık olun. İşte ben o zaman bu ülkede demokrasi var diyeceğim. Yapamayacaksanız, ki görünen köy kılavuz istemiyor, bırakın gidin. Bizden başka kadro yok demeyin, var; Kuvay-ı Milliye kadrosu. Başka parti yok demeyin, var; Bağımsız Türkiye Partisi. Başka baş yok demeyin, var; Prof. Dr. Haydar Baş bey.
Size biraz demokrasiden bahsetmek istiyorum. Hani Avrupa'nın "ülkenizde yok" dediği demokrasiden. Ben de ülkemizde demokrasi yok diyeceğim. Yalnız ben bu konuyu şöyle yorumlayacağım.
Avrupa'nın yok dediği konularda bana göre demokrasi fazlasıyla var. Baksanıza büyük bir partinin, fakat önümüzdeki seçimlerde büyüklüğünü göreceğimiz bir partinin genel başkan yardımcısı "PKK mücadelesini mecliste sürdürsün" diyor. Her şey bitti, 35.000 şehit ve can kaybı, milyarlarca dolar maddî kayıp unutulacak, PKK meclise girecek. Amerika Apo'yu paketledi, elimize verdi. Uçak Türkiye semalarına girince "Sayın Öcalan bey, memlekete hoşgeldin, devletin bütün olanakları emrinde" dendi. Onu asmayı bile beceremedik. İnşallah bu ifademden dolayı hakkımda dava falan açılmaz. Ne de olsa adam geleceğin lider adayı. Gerçi bu arada Apo'yu asacağız diyerek halkın oylarını toplayan cılız sesler de yok değil. Apo'yu asalım, sonra idam cezasını kaldıralım gibisinden bir şeyler söylüyorlar ama onları dinleyen, daha doğrusu kaale alan yok. Babasından azar işiten çocuk misali hemen seslerini kesiyorlar. Şimdi meclisteki sayın üyelerimiz, bizim sayın vekillerimiz özverili çalışmaları ile idam cezasını kaldırırlar, "Sayın Öcalan" partisini kurar, artık partinin başına kendisi mi geçer, yoksa bir bilen mi olur, aslanlar gibi "halkının" mücadelesini yapar. Zaten adam adım adım hedefine yaklaşıyor. Konya'dan İmralı, İmralı'dan şu anda özel misafiri için dekorasyonu yapılmakta olan Ankara Ayaş cezaevi. Herhalde Ayaş'tan sonraki durağı meclis olur. Al Avrupa sana demokrasi.
Fakat bu memleketin vergisini veren, vatanını seven evladına gelince demokrasinin şekli değişiyor. Adam esnaf, öyle bir krize girmiş ki evine ekmek götüremiyor, borç gırtlağa dayanmış, gözü hiçbir şey görmüyor. Yazarkasasını Başbakanın önüne atıyor, kamyonunu yakıyor, ekmek teknesi taksisini yakıyor, çocuklarını almış çatıya çıkmış. Bunlar bir kaç örnek, ama halkın sesi. Emniyet görevlileri adamların üstüne öyle bir atlıyorlar, yere öyle bir yatırıyorlar ki zannedersiniz adamlar azılı terörist. Korkmayın sayın büyüklerimiz, bizden size zarar gelmez. Zaten görüyosunuz onların üzerinden bir tırnak çakısı bile çıkmıyor. Onların gücü ancak kendi canları ve mallarına yetiyor. Bizim büyüklerimiz bir hikâye anlatırlar. Doğruluk derecesini bilmiyorum. Rahmetli Başbakan Adnan Menderes'in yakasına ismini zikretmeyeyim bir öğrenci yapışıyor, sallıyor. Menderes "Ne istiyorsun oğlum" diye sorunca, "Özgürlük istiyorum" diyor. "Oğlum, Türkiye Cumhururiyeti Başbakanının yakasına yapıştın, sallıyorsun. Bundan iyi özgürlük mü olur?" cevabını alıyor. Biz size bunu lâyık görmüyoruz. Bizim sizden istediğimiz köşklerinizden çıkın, halkınızın dertleriyle dertlenin, memurunu, işçinin, esnafın, çitfçinin sorunlarıyla ilgilenin. Milletin sesine kulak verin. Eleştirilere açık olun. İşte ben o zaman bu ülkede demokrasi var diyeceğim. Yapamayacaksanız, ki görünen köy kılavuz istemiyor, bırakın gidin. Bizden başka kadro yok demeyin, var; Kuvay-ı Milliye kadrosu. Başka parti yok demeyin, var; Bağımsız Türkiye Partisi. Başka baş yok demeyin, var; Prof. Dr. Haydar Baş bey.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.