Bu sefer yazıma, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nden son cümleyle başlamak istiyorum: "Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asıl kanda mevcuttur!"Bu cümle beni çok düşündürüyor. Sanki Atatürk o yıllarda günümüzde yaşanan bu olayları görmüş ve bizi yapmamız gereken şeylerle uyarmıştır.Tarihe baktığımızda, büyük zorluklarla zafere ulaşan ve adını tarihe kahramanca yazdıran bir geçmişin evlatları olduğumuzu görüyoruz. O şartlarda Nene Hatunlar, Seyyid Onbaşılar hepsi bir olmuş. Genç-ihtiyar, büyük-küçük, Lazı-Kürdü-Çerkezi, Alevisi-Sünnisi, kadını-erkeği, hepsi bir yürek. Zorlu bir zafer elde eden, ulu önderimiz M. K. Atatürk, gençliğe hitabesinde, bizlere hep ayık olmanın, vatanı her ne pahasına olursa olsun yabancılara çiğnetmemenin mesajını veriyor.Şimdi günümüze baktığımızda bu mesajın anlamı daha da derinleşiyor. Ülkemizi bölmek isteyen, bölücü güçler, her fırsatı değerlendirmek için atakta bekliyor. Sesini çıkarmaya korkan, menfaatini düşünerek yanlışa boyun eğen, insanlarla dolu etrafımız.Ama öylesine bir ses var ki; tüm sessizliklere ve gereksiz bağrışmalara yol gösteriyor. Sesini çıkaramayanların sesi, gereksiz yere çığlık atıp, gürültü yapanların sakinleştiricisi oluyor.Yol-yöntem ve çözüm önerileri sunan, gerek Bağımsız Türkiye Partisi'nin Lideri Prof. Dr. Haydar Baş Bey'le, gerekse kadrolarıyla yanlışlara 'dur' diyor. Aynı kurtuluş mücadelesi yıllarında olduğu gibi, herkes bu kadroda bir olmuş, genç-ihtiyar, büyük-küçük, Laz-Kürt-Çerkez, Alevi-Sünni, kadın-erkek?Bu kadro da ki inanç, ne yaşa bakıyor, ne de cinsiyete. İnancından gücünü alan, kadın adaylarımız, bakışındaki cesaretle, duruşundaki asaletle, sundukları plan ve projeleriyle, kahramanca, mertçe, delikanlıca nice adaylara meydan okuyorlar.Aynı Nene Hatun gibi, aynı Kara Fatma gibi?Kadrolara bakıldığında canla, başla çalışan müthiş bir gençlik mevcut. Ayrıca 50-60 yaş arası amcalar, teyzelerde fiilen aktif.Çünkü görüyorlar ki, vatan bölünmenin eşiğinde, insanlık sömürü düzeninin pençesinde, milli ve manevi değerler büyük oyunlarla sarsılmakta.İşte bu yüzden ayıkan gözler, ayıktırmak için, çarşıda, pazarda, sokaklarda kısacası her yerde.Çünkü bizler damarımızdaki asil kanın gücüyle yola çıktık. Atamızın gençliğe hitabesine kulak verdik. Genç ya da yaşlı olmuşuz, kadın ya da erkek olmuşuz hiç fark etmez. Bizim delikanlı yüreğimiz, Kürt Ahmet'le, Laz Fadime'yle, Boşnak Hasan'la, var olduğu sürece yıkılmaz bir duvar aşılmaz bir sur niteliğindedir. Bizim için mevzu bahis vatansa gerisi teferruattır?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Behiye İnekçioğlu / diğer yazıları
- Bir olma vakti / 17.01.2018
- Görmeyene göstermek / 03.10.2014
- Yaparak ve yaşayarak öğrenme süreci / 21.09.2014
- İçimizde kalsın! / 15.09.2014
- Bir parmağı eksik olanlar! / 08.09.2014
- Davaya ram olabilmek / 29.08.2014
- Bu inancın adı nedir? / 24.08.2014
- Haydi, kızlar okula! / 11.08.2014
- İhanet, esaret, asalet ve vicdan / 31.07.2014
- Hoş geldin ya şehr-i Ramazan! / 30.06.2014
- Görmeyene göstermek / 03.10.2014
- Yaparak ve yaşayarak öğrenme süreci / 21.09.2014
- İçimizde kalsın! / 15.09.2014
- Bir parmağı eksik olanlar! / 08.09.2014
- Davaya ram olabilmek / 29.08.2014
- Bu inancın adı nedir? / 24.08.2014
- Haydi, kızlar okula! / 11.08.2014
- İhanet, esaret, asalet ve vicdan / 31.07.2014
- Hoş geldin ya şehr-i Ramazan! / 30.06.2014