En kısa ve en anlaşılır şekilde bu dört kelimenin tanımını yapmak isterim.İhanet; bağlı olduğun düşünce, inanış ve görüşe ters düşmek ve hainlik etmektir.Esaret; kölelik, bağımlılık ve tutsaklık anlamına gelir. Asalet; karakter düzgünlüğü, yüksekliği ve olgunluğu anlamına gelmektedir. Vicdan ise, merhamet sonucu oluşan bir yargılama sistemdir.Bu dört kelimenin tanımını neden yaptım?Çünkü günümüz şartlarında cereyan eden, gerek siyasi, gerek ekonomi, gerekse sosyal olayların arkasında bu dört olgu bulunmaktadır.Aslında, bu olgular günümüz insanlarının karakterlerinin ayrıldığı gurupları göstermektedir.Savunduğu davayı, sahip olduğu inancı, üzerinde yaşadığı toprakları üç-beş kuruş dünya menfaatine, makam ve koltuk sevgisine satanlar ihaneti yaşayan guruptandırlar.Bu ihanete yine menfaatini düşünerek sessiz kalıp, haksız yere elde edinilen rütbelerden şefaat umanlarda kendi ayakları üzerinde durmasını bilmeyen, sürekli birilerini alkışlayıp, çıkar sağlamaya çalışan esaret sahibi insanlardır.Yapılan haksızlıkları ve yolsuzlukları görüp, tepkisini dile getiremeyen ama bu durumdan rahatsız olduğunu beyan eden insanlarda vicdan sahibi insanlardır.Bir de her ne olursa olsun, haksızlığın karşısında tüm benliğiyle dimdik duran ve bu duruşundan asla taviz vermeyen istikrarını son nefesine kadar koruyan gurup vardır ki, işte bu da asaleti temsil eden guruptur.Bu dört zümreyi Türkiye şartlarına uyarladığımızda da karşıma o kadar somut örnekler çıkıyor ki, milletin kanını emen vampirler, torpille bir yere gelebilmek için yalakalık yapan karaktersiz insanlar, bizde böyle olmasını istemiyoruz ama elden ne gelir, diyen zavallılar ve hakkı her yerde korkmadan söyleyen kahramanlar var. Şimdi bir öz eleştiri yapma zamanı? Biz bu gurubun neresindeyiz? İhaneti mi temsil ediyoruz, esareti mi, asaleti mi? Yoksa sadece kuru bir vicdan yapıp kendimizi mi tatmin ediyoruz?
Behiye İnekçioğlu / diğer yazıları
- Bir olma vakti / 17.01.2018
- Görmeyene göstermek / 03.10.2014
- Yaparak ve yaşayarak öğrenme süreci / 21.09.2014
- İçimizde kalsın! / 15.09.2014
- Bir parmağı eksik olanlar! / 08.09.2014
- Davaya ram olabilmek / 29.08.2014
- Bu inancın adı nedir? / 24.08.2014
- Haydi, kızlar okula! / 11.08.2014
- İhanet, esaret, asalet ve vicdan / 31.07.2014
- Hoş geldin ya şehr-i Ramazan! / 30.06.2014
- Görmeyene göstermek / 03.10.2014
- Yaparak ve yaşayarak öğrenme süreci / 21.09.2014
- İçimizde kalsın! / 15.09.2014
- Bir parmağı eksik olanlar! / 08.09.2014
- Davaya ram olabilmek / 29.08.2014
- Bu inancın adı nedir? / 24.08.2014
- Haydi, kızlar okula! / 11.08.2014
- İhanet, esaret, asalet ve vicdan / 31.07.2014
- Hoş geldin ya şehr-i Ramazan! / 30.06.2014