Önümüzdeki 1 yıl içinde bizi 3 ayrı seçim bekliyor: Yerel Seçimler, Parlamento Seçimleri, Cumhurbaşkanı Seçimi.
Peki, hangi şartlar altında, hangi ortamda seçime giriyoruz?
Ülkemizde halen yürürlükte olan siyasi partiler kanunu ve seçim yasaları 1980 darbesini yapan darbeciler tarafından hazırlandı. Yani darbe döneminin ürünüdür. 40 yıl önce darbeciler tarafından hazırlanan yasalar ne kadar demokratik olabilir!
Sözüm ona, 1980 darbesini yapanları yargıladık, hesaba çektik, 28 Şubat post modern darbesini yapanları yargıladık. 15 Temmuz'da darbe yapmaya kalkışanları yargılıyoruz. Yani darbecilerle hesaplaşıyoruz. İktidarın en çok kullandığı argüman bu! Ama darbe ürünü seçim yasaları ile seçimleri yapıyoruz.
Daha da acı olanı, seçim yasalarında yapılan değişiklikler iyileştirmeye yönelik değil, emin olun darbe dönemine göre çok daha geriye gittik.
Aslında ülkenin nerden nereye geldiği noktasında her konuda mukayese yapabiliriz. Ancak ben bugün sadece seçim yasalarında yapılan değişiklikler ve seçime giren partilerin kendilerini seçmene anlatabilme imkan ve olanakları bakımından bir mukayese yapacağım.
1- Medyada yer bulma, seçmene ulaşabilme imkanı:
80'lı yıllarda ülkede tek televizyon vardı. O televizyonda seçime giren her partinin yer bulabilmesi için yasada düzenleme vardı. Ve bu yolla partiler seçmene kendini anlatma imkanı buluyordu. Şimdi yüzlerce TV kanalı, yüzlerce radyo var. Onlarca gazete var. Ancak TRT de dahil olmak üzere; tüm kanallarda iktidar partisi var. Ortada kalan son birkaç kanal da, baskıya dayanamayarak el değiştiriyor.
İlginçtir, gazetesinin yaptığı bir haberden sonra telefonda fırça yiyip "nereden girdim ben bu işe" deyip ağlayanlar şimdi Türkiye'nin en büyük medya grubunu satın alıyor.
80 döneminde ve sonrasında; her partinin TV'de konuşma hakkı olduğu gibi YSK 3 aylık seçim döneminde, medya kuruluşlarının her partiye eşit yer verip vermediğini denetlerdi. Bu madde çok iyi uygulanmasa da yayın organları en azından ceza yemekten çekinir, yayın yaparken dikkat ederlerdi.
9 Şubat 2017'de çıkarılan 687 sayılı OHAL KHK'sı ile YSK'nın bu yetkisi alındı. Bu ülkede muhalefetin yaptığı bir açıklamayı, iktidarın ona verdiği cevapla öğrenen ve sadece verilen cevapla da iktifa eden milyonlar var maalesef.
2- %10 seçim barajı:
Darbecilerin hazırladığı seçim yasasında %10 seçim barajı yoktu. İlk kez 1987'de getirildi. Ama ondan sonra iktidara gelenleri kapağı meclise atanların hepsi dört elle buna sarılıp devam ettiriyorlar. Baraj ile millet adeta esir alınmış, AKP'mi CHP mi tercihi ya da kısır döngüsü içinde bırakılmaktadır. Başka bir deyiş ile; ölümü gösterip sıtmaya razı etmektedirler.
3- OHAL şartlarında seçim:
OHAL demek hukukun askıya alınması demektir. 80 darbesinde hukuk askıya alınmıştı ama birkaç yıl sonra sıkıyönetim kaldırıldı. 1987'de terör nedeniyle doğu ve güneydoğuda 13 ilde OHAL ilan edildi. 15 yıl sürdü. 15 yıl içinde yapılan seçimlerde bu 13 ilde OHAL şartlarında (askıya alınmış hukuk ile) seçim yapılmıştır. 2016 yılından bu tarafa tüm ülkede OHAL var. Şimdi 81 il OHAL şartlarında seçime giriyor.
(yarın devam edecek...)
Peki, hangi şartlar altında, hangi ortamda seçime giriyoruz?
Ülkemizde halen yürürlükte olan siyasi partiler kanunu ve seçim yasaları 1980 darbesini yapan darbeciler tarafından hazırlandı. Yani darbe döneminin ürünüdür. 40 yıl önce darbeciler tarafından hazırlanan yasalar ne kadar demokratik olabilir!
Sözüm ona, 1980 darbesini yapanları yargıladık, hesaba çektik, 28 Şubat post modern darbesini yapanları yargıladık. 15 Temmuz'da darbe yapmaya kalkışanları yargılıyoruz. Yani darbecilerle hesaplaşıyoruz. İktidarın en çok kullandığı argüman bu! Ama darbe ürünü seçim yasaları ile seçimleri yapıyoruz.
Daha da acı olanı, seçim yasalarında yapılan değişiklikler iyileştirmeye yönelik değil, emin olun darbe dönemine göre çok daha geriye gittik.
Aslında ülkenin nerden nereye geldiği noktasında her konuda mukayese yapabiliriz. Ancak ben bugün sadece seçim yasalarında yapılan değişiklikler ve seçime giren partilerin kendilerini seçmene anlatabilme imkan ve olanakları bakımından bir mukayese yapacağım.
1- Medyada yer bulma, seçmene ulaşabilme imkanı:
80'lı yıllarda ülkede tek televizyon vardı. O televizyonda seçime giren her partinin yer bulabilmesi için yasada düzenleme vardı. Ve bu yolla partiler seçmene kendini anlatma imkanı buluyordu. Şimdi yüzlerce TV kanalı, yüzlerce radyo var. Onlarca gazete var. Ancak TRT de dahil olmak üzere; tüm kanallarda iktidar partisi var. Ortada kalan son birkaç kanal da, baskıya dayanamayarak el değiştiriyor.
İlginçtir, gazetesinin yaptığı bir haberden sonra telefonda fırça yiyip "nereden girdim ben bu işe" deyip ağlayanlar şimdi Türkiye'nin en büyük medya grubunu satın alıyor.
80 döneminde ve sonrasında; her partinin TV'de konuşma hakkı olduğu gibi YSK 3 aylık seçim döneminde, medya kuruluşlarının her partiye eşit yer verip vermediğini denetlerdi. Bu madde çok iyi uygulanmasa da yayın organları en azından ceza yemekten çekinir, yayın yaparken dikkat ederlerdi.
9 Şubat 2017'de çıkarılan 687 sayılı OHAL KHK'sı ile YSK'nın bu yetkisi alındı. Bu ülkede muhalefetin yaptığı bir açıklamayı, iktidarın ona verdiği cevapla öğrenen ve sadece verilen cevapla da iktifa eden milyonlar var maalesef.
2- %10 seçim barajı:
Darbecilerin hazırladığı seçim yasasında %10 seçim barajı yoktu. İlk kez 1987'de getirildi. Ama ondan sonra iktidara gelenleri kapağı meclise atanların hepsi dört elle buna sarılıp devam ettiriyorlar. Baraj ile millet adeta esir alınmış, AKP'mi CHP mi tercihi ya da kısır döngüsü içinde bırakılmaktadır. Başka bir deyiş ile; ölümü gösterip sıtmaya razı etmektedirler.
3- OHAL şartlarında seçim:
OHAL demek hukukun askıya alınması demektir. 80 darbesinde hukuk askıya alınmıştı ama birkaç yıl sonra sıkıyönetim kaldırıldı. 1987'de terör nedeniyle doğu ve güneydoğuda 13 ilde OHAL ilan edildi. 15 yıl sürdü. 15 yıl içinde yapılan seçimlerde bu 13 ilde OHAL şartlarında (askıya alınmış hukuk ile) seçim yapılmıştır. 2016 yılından bu tarafa tüm ülkede OHAL var. Şimdi 81 il OHAL şartlarında seçime giriyor.
(yarın devam edecek...)
Lütfullah Önder / diğer yazıları
- Sararan sendikalar / 23.03.2023
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021