İman, dört sütun üzerine kuruludur
İmam Ali (a.s) buyurdu ki; “Hiç kuşkusuz işleri Allah başlattı; onlardan istediğini kendisi için seçti, sevdiğini kendisine mahsus kıldı. İmanı beğendi, onu kendi isminden türeterek sevdiği kuluna bağışladı
29.01.2025 08:34:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
İmam Ali (a.s) buyurdu ki; "Hiç kuşkusuz işleri Allah başlattı; onlardan istediğini kendisi için seçti, sevdiğini kendisine mahsus kıldı. İmanı beğendi, onu kendi isminden türeterek sevdiği kuluna bağışladı.
Sonra susamışlarının kolay bir şekilde yararlanabilmeleri için imanın ne olduğunu açıkladı. Kanunlarını kolaylaştırdı. Uzaklaşmak isteyenlere karşı, temelini güçlü ve muhkem kıldı.
Onu, taşıyanlar için üstünlük vesilesi, içine girenler için güven yeri kıldı. Uyanlara kılavuz, süslenmek isteyenlere ziynet, inananlara din, sığınanlara sığınak, sarılanlara ip, hükümlerini söyleyenlere delil, anlayanlara şeref, onu konuşanlara hikmet…
Onunla nurlanmak isteyenlere ışık, tartışmaya kalkışanlara hüccet, istidlalde bulunanlara zafer, belleyip de tutanlara ilim, rivayet edenlere hadis, yargıda bulunanlara hüküm, muhaddislere hilim…
Düşünüp tedbir alanlara akıl, düşünenlere anlayış, akledenlere yakin, bir işe başlamak isteyenlere basiret, doğru yolun alametini arayanlara nişane, öğüt almak isteyenlere ibret…
İman edenlere kurtuluş, salih insanlar için Allah'la dostluk vesilesi, gözetleyenler için Allah'a yakınlık vesilesi, tevekkül edenler için güvence, işlerini Allah'a bırakanlara ve O'nun rızasına razı olanlara huzur, iyilere renk, yarışanlara hayır, sabredenlere kalkan, muttakilere elbise, doğru yolu bulanlara temizlik, Müslümanlara emniyet, doğrulara ise esenlik kıldı.
İman hakkın temelidir. Bu temelin yolu ise hidayettir, sıfatı iyiliktir, iftiharı olgunluktur. İman aydın bir yoldur; ışık veren bir meş'ale ve çerağlara nurdur. İman (sahibi) amaçta yüce ve yarışta birincidir.
Allah'tan çekin; iyi amelde bulun; çünkü Allah, çekinenler ve iyilikte bulunanlarla beraberdir." buyurdu.
Hemmam bu sözü yeterli bulmadı; daha fazla açıklamada bulunması için Hz. Ali aleyhi's-selâm'ı yemin verdi.
Hz. Ali, bunun üzerine Allah'a hamd-u senada bulunduktan sonra yukarıdaki hutbeyi okudu.
Nehcü'l-Belâğa'nın nakline göre söz hutbenin bu noktasına gelince Hemmam feryat edip düştü ve can verdi. Hz. Ali aleyhi's-selâm buyurdular ki: "Vallahi ben bundan korkuyordum."
İman meydanında yarış atları hazırdır; ödül, imrenilecek değerdedir; yarışma vesileleri eskiden beri mevcuttur; atları, asil attır. Meş'alesi iyi amellerdir; lambaları iffettir; bu yarışın bitiş noktası ölümdür; hazırlık yeri dünyadır; koşuya girenlerin toplantı yeri kıyamettir; kazananların ödülü cennettir; geriye kalanların cezası cehennemdir; malzemesi takvadır; yarışanlar, iyi iş yapanlardır.
İmanla temiz işler anlaşılır; temiz işlerle din ilmi yaşar; din ilmiyle ölümden korkulur; ölümle dünya son bulur ve dünya ahiretin karşısında yer almıştır.
Kıyamette cennet yaklaştırılır; cennet, cehennem ehline hasret; cehennem ise muttakilere öğüttür; takva ihsan kabilindendir.
Takva öyle bir hedeftir ki, peşinde gidenler helak olmaz; onunla amel eden pişmanlık duymaz. Çünkü mutluluğa erenler takvayla ermişlerdir. Hüsrana uğrayanlar ise günah işleyerek ziyan görmüşlerdir. Akıllı kimseler günahtan sakınmalı ve takva ehli öğüt almalıdır.
İman, dört sütun üzerine kuruludur: Sabır, yakin, adalet ve cihat.
Sabır dört şeye dayalıdır: Özlem, korku zühd ve gözetleme. Cenneti özleyen, şehvetlerden vazgeçer. Cehennemden korkan, haramlardan çekinir. Dünyada zahit olan kişiye, (dünya) musibetleri kolay gelir.
Ölümü gözetleyen hayır işlere koşar.
Yakin dört şeye dayalıdır: Basiret, hikmeti yorumlamak ve inceliklerine dikkat etmek, geçmişlerden öğüt almak ve geçmişlerin sünnetini bilmek. Basiret sahibi gözü açık olur ve hikmetin inceliklerini tanıyıp yorumlayabilir.
Hikmeti te'vil edebilen ibret alınacak şeyi tanır. İbret alınacak şeyi tanıyan ise sünnetullahı (toplumda geçerli olan ilâhî kanunları) bilir. Sünneti bilen kimse de sanki geçmiş kavimlerle yaşamış gibi olur.
Adalet dört temele dayanmaktadır: Derin anlayış, ilmi derinlik, açık hükümle karara varmak, olgunlukta sabit olmak. Anlayış sahibi olan bütün ilimleri tefsir eder (onların derinliğine dalar); hükmü tanıyan ondan sapmaz; hilimli (olgun) olansa yaptığı işte aşırıya gitmez ve insanlar arasında övgüyle yaşar.
Cihat da dört ilkeye dayalıdır: Emr-i maruf ve nehy-i münker,( ) savaş ve sıkıntılı anlarda doğru olmak, fasık kimselere karşı kin duymak. Marufu (iyiliği) emreden kişi müminlere güç verir; münkerden sakındıran, kâfirlerin burunlarını yere sürer; savaş ve sıkıntılı anlarda doğru olan (sebat gösteren), üzerine düşen vazifeyi yapmış olur; fasıklara karşı kin besleyen Allah için öfkelenir. Her kim Allah için öfkelenirse Allah da onun öfkesi için öfkelenir. İşte bunlar imanın hakikati, erkânı ve kısımlarıdır." Devam edecek
Sonra susamışlarının kolay bir şekilde yararlanabilmeleri için imanın ne olduğunu açıkladı. Kanunlarını kolaylaştırdı. Uzaklaşmak isteyenlere karşı, temelini güçlü ve muhkem kıldı.
Onu, taşıyanlar için üstünlük vesilesi, içine girenler için güven yeri kıldı. Uyanlara kılavuz, süslenmek isteyenlere ziynet, inananlara din, sığınanlara sığınak, sarılanlara ip, hükümlerini söyleyenlere delil, anlayanlara şeref, onu konuşanlara hikmet…
Onunla nurlanmak isteyenlere ışık, tartışmaya kalkışanlara hüccet, istidlalde bulunanlara zafer, belleyip de tutanlara ilim, rivayet edenlere hadis, yargıda bulunanlara hüküm, muhaddislere hilim…
Düşünüp tedbir alanlara akıl, düşünenlere anlayış, akledenlere yakin, bir işe başlamak isteyenlere basiret, doğru yolun alametini arayanlara nişane, öğüt almak isteyenlere ibret…
İman edenlere kurtuluş, salih insanlar için Allah'la dostluk vesilesi, gözetleyenler için Allah'a yakınlık vesilesi, tevekkül edenler için güvence, işlerini Allah'a bırakanlara ve O'nun rızasına razı olanlara huzur, iyilere renk, yarışanlara hayır, sabredenlere kalkan, muttakilere elbise, doğru yolu bulanlara temizlik, Müslümanlara emniyet, doğrulara ise esenlik kıldı.
İman hakkın temelidir. Bu temelin yolu ise hidayettir, sıfatı iyiliktir, iftiharı olgunluktur. İman aydın bir yoldur; ışık veren bir meş'ale ve çerağlara nurdur. İman (sahibi) amaçta yüce ve yarışta birincidir.
Allah'tan çekin; iyi amelde bulun; çünkü Allah, çekinenler ve iyilikte bulunanlarla beraberdir." buyurdu.
Hemmam bu sözü yeterli bulmadı; daha fazla açıklamada bulunması için Hz. Ali aleyhi's-selâm'ı yemin verdi.
Hz. Ali, bunun üzerine Allah'a hamd-u senada bulunduktan sonra yukarıdaki hutbeyi okudu.
Nehcü'l-Belâğa'nın nakline göre söz hutbenin bu noktasına gelince Hemmam feryat edip düştü ve can verdi. Hz. Ali aleyhi's-selâm buyurdular ki: "Vallahi ben bundan korkuyordum."
İman meydanında yarış atları hazırdır; ödül, imrenilecek değerdedir; yarışma vesileleri eskiden beri mevcuttur; atları, asil attır. Meş'alesi iyi amellerdir; lambaları iffettir; bu yarışın bitiş noktası ölümdür; hazırlık yeri dünyadır; koşuya girenlerin toplantı yeri kıyamettir; kazananların ödülü cennettir; geriye kalanların cezası cehennemdir; malzemesi takvadır; yarışanlar, iyi iş yapanlardır.
İmanla temiz işler anlaşılır; temiz işlerle din ilmi yaşar; din ilmiyle ölümden korkulur; ölümle dünya son bulur ve dünya ahiretin karşısında yer almıştır.
Kıyamette cennet yaklaştırılır; cennet, cehennem ehline hasret; cehennem ise muttakilere öğüttür; takva ihsan kabilindendir.
Takva öyle bir hedeftir ki, peşinde gidenler helak olmaz; onunla amel eden pişmanlık duymaz. Çünkü mutluluğa erenler takvayla ermişlerdir. Hüsrana uğrayanlar ise günah işleyerek ziyan görmüşlerdir. Akıllı kimseler günahtan sakınmalı ve takva ehli öğüt almalıdır.
İman, dört sütun üzerine kuruludur: Sabır, yakin, adalet ve cihat.
Sabır dört şeye dayalıdır: Özlem, korku zühd ve gözetleme. Cenneti özleyen, şehvetlerden vazgeçer. Cehennemden korkan, haramlardan çekinir. Dünyada zahit olan kişiye, (dünya) musibetleri kolay gelir.
Ölümü gözetleyen hayır işlere koşar.
Yakin dört şeye dayalıdır: Basiret, hikmeti yorumlamak ve inceliklerine dikkat etmek, geçmişlerden öğüt almak ve geçmişlerin sünnetini bilmek. Basiret sahibi gözü açık olur ve hikmetin inceliklerini tanıyıp yorumlayabilir.
Hikmeti te'vil edebilen ibret alınacak şeyi tanır. İbret alınacak şeyi tanıyan ise sünnetullahı (toplumda geçerli olan ilâhî kanunları) bilir. Sünneti bilen kimse de sanki geçmiş kavimlerle yaşamış gibi olur.
Adalet dört temele dayanmaktadır: Derin anlayış, ilmi derinlik, açık hükümle karara varmak, olgunlukta sabit olmak. Anlayış sahibi olan bütün ilimleri tefsir eder (onların derinliğine dalar); hükmü tanıyan ondan sapmaz; hilimli (olgun) olansa yaptığı işte aşırıya gitmez ve insanlar arasında övgüyle yaşar.
Cihat da dört ilkeye dayalıdır: Emr-i maruf ve nehy-i münker,( ) savaş ve sıkıntılı anlarda doğru olmak, fasık kimselere karşı kin duymak. Marufu (iyiliği) emreden kişi müminlere güç verir; münkerden sakındıran, kâfirlerin burunlarını yere sürer; savaş ve sıkıntılı anlarda doğru olan (sebat gösteren), üzerine düşen vazifeyi yapmış olur; fasıklara karşı kin besleyen Allah için öfkelenir. Her kim Allah için öfkelenirse Allah da onun öfkesi için öfkelenir. İşte bunlar imanın hakikati, erkânı ve kısımlarıdır." Devam edecek
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.