Haydar Hoca'nın "Hoşgeldin Atatürk" isimli eserini okumanın tam zamanı.
Özellikle bu kitabın 417'nci sayfasında "Mustafa Kemal ve Din Adamlarının Vatan Savunmasına Karşı Olanlara Rıfat BÖREKÇİ ile Cevap" isimli bir bölüm var.
Okurken tüyleriniz diken diken oluyor. İçinizde belli belirsiz bir öfke kabarıyor ve Türkiye üzerine oynanan oyunların bugün yeni senaryolar olmadığını fark ediyorsunuz.
Kalemşörlüğe soyunarak Türkiye sevdalısı olmak başka, kelle koltukta hakkında ölüm fetvası çıkarılmış biri olarak vatan savunmasına soyunmak başka…
Bu nedenle her dönemde Cumhuriyet düşmanı, mandacı, kendi çıkarlarını düşünen, ne şekilde ifade ederseniz edin kısaca vatandan gayri her şeyi farklı algılayan insanlar her dönemde olacaktır. İngilizler sürdürdükleri sömürge düzenini non-goverment dedikleri bu vatansız, devlete bağlı olmayan kitleler sayesinde uzatabilmişlerdir.
Bunun için de genellikle din unsurunu kullanmışlar, din adamlarını zenginleştirmişler, gittikleri yerde ki vatan hainlerini bulup, iş başına getirmişlerdir. Başlangıçta Atatürk'ü saltanatı eline geçirip, yerine göz diken adam olarak görme gafletinde bulunmuşlardır. Açıkçası padişah yerine bir diktatör ile çalışmak daha çok işlerine geleceğinden buna göz yummuşlardır. Ancak Anadolu'daki ateşi güçlendirip; vatan topraklarını işgalden kurtararak yeni bir devlet kurma fikrinde olduğunun öğrenilmesi onun ve arkadaşlarının düşman olarak ilan edilmesine neden olmuştur.
Eğer Atatürk; Kurtuluş Savaşından galip çıkmasa idi, pek çok anti-demokrat devlette olduğu gibi "Vatan Haini" olarak ilan edilir, boynu vurulur ve mezarı dahi bilinmeyenler kervanına katılmış olurdu. 30 Ağustos; Türk insanı için, kendini Türk olarak gören ve bu vatanın bir parçası olarak kabul edenler için çok önemlidir.
30 Ağustos'u asla unutmamalı, onu sadece muhteşem ordumuza armağan edilmiş bir bayram olarak değil, ayni zamanda çoluk çocuk, genç yaşlı tüm vatanseverlerin canı pahasına yurdu kurtarmak için kazanılmış bir zafer olarak algılamalıyız.
30 Ağustos zaferi sadece milletçe kazanılmış bir zafer değil, aynı zamanda Cumhuriyete giden yolun açıldığı, kendi vatanında insanca yaşamanın, üretmenin ve kazanımların kapısının aralandığı önemli bir dönüm noktasıdır.
Günümüz çocuk ve gençlerinin bunu anlayamadan büyümeleri, büyüklerin ihtiyarlamaları ise ne kadar acıdır! Milletçe kutlanan pek çok bayramın giderek sönükleşmesi, evinin penceresine bir bayrak asmayı bile unutan, bayramı tatil olarak gören bir anlayışın yerleşmesi, coşkulu kutlamaların unutulmaya başlanması vatanseverlik göstergesi olan katılımların azalması son derece düşündürücüdür.
Tıpkı Halife'nin ülkeyi işgal eden düşmanı bırakıp yazdırdığı fetvalar ile vatanı kurtarmaya çalışanların ölüm emrini onaylaması ne kadar vatan hainliği ise, bugün milli gün ve bayramları unutmak, onları layığınca kutlamamak, bu heyecanı çocuk ve gençlere hissettirmemek de o kadar tehlikeli ve düşündürücüdür.
Milli birlik ve beraberliğin ana fikri kader birliği yapmak, kederde, tasada ve sevinçte birlik olmak, vatan savunması söz konusu ise gerisi teferruattır diyecek bilince erişmektir.
Yoksa orman yanarken karşı sahilde yangını seyrederek yiyip içip eğlenmek değildir.
Bu ayıp sadece diktatör Neron'a aittir.
30 Ağustos'un bu yıl farklı bir biçimde kutlanmasını ve Cumhuriyete giden yolun daha çok insanı aydınlatmasını dilerim.
- Rekabet ve geleceğin partisi olmak… / 05.04.2025
- İlahi adalet… / 04.04.2025
- Sahne… / 02.04.2025
- Sessizlik… / 01.04.2025
- Bayramlık… / 28.03.2025
- Gelecek kaygısı… / 21.03.2025
- VEFA… / 19.03.2025
- Doğruları söylemek… / 14.10.2024
- Haydar Hoca'yı hatırlarken… / 06.08.2024